1. HABERLER

  2. KAVRAMLAR

  3. Psikanalitik Psikoterapi Yöntemi

Psikanalitik Psikoterapi Yöntemi

Psikanalitik Psikoterapi Yöntemi Nedir? Yöntemin temel kavramları, temel tezleri, ana amaçları ve uygulamada etkili olduğu alanlar...

A+A-

TERAPİST-HASTA İLİŞKİLERİ

Danışanın analistle ilişkileri transferans kavramı içinde yer alır. Transferans süreci psikanalitik yaklaşımın odak noktasıdır. Transferans hastanın geçmişindeki önemli kişilerin hasta üzerinde yarattığı etkiye ilişkin bilgi sağlamaktır. Terapi ilerledikçe çocukluktaki duygu ve çatışmalar derinden yüzeye çıkar. Danışan duygusal olarak represe olur.

Güvenip güvenmeme, sevmeye karşılık nefret, bağımlılığa karşı bağımsızlık, otoriteye karşı utanç ve suçluluk ... gibi çatışmalar ve bunlara ilişkin duygular yüzeye çıkar. Hastanın geçmişinde sevgi, cinsellik, saldırganlık, sıkıntı ... gibi çatışmalar transferansta ifade edilir. Bunları yeniden yaşayarak ve bunları analistle bağlantılayarak kişi, bu eski materyalleri gündeme getirmiş olur. Danışan analisti cezalandırıcı, kontrol edici, isteyici, otorite figürü olarak görebilir. Örnek; sevmediği babasını analiste transfer edebilir. Bu negatif transferanstır. Ya da pozitif transferans yaparak analiste aşık olabilir. Böylelikle ihtiyacı olan sevgi, kabul ve onayı terapistin güçlü kişiliğinden sağlamaya çalışarak benliğini iyileştirmeye çalışabilir. Eğer terapide transferans ilişkişi çözülürse hasta iyileşebilir. Buradaki çözülmenin anlamı, danışanın geçimişindeki yaşantıları nasıl bugüne getirdiğini, farkettirilmesidir. Böylelikle danışan günlük yaşamdaki çatışma ve savunmalarını anlayabilir. Transferans analizi terapi sürecinin çok önemli kısmını işgal eder.

Transferansla uğraşma süreci, bilinçdışı materyallerin ve savunmaların keşfedilmesi sürecidir. Bu savunmaların çoğu erken çocuklukta edinilir. Sevgi gereksinimi ve anne baba figürlerini kabul etmesi gibi, bebeklik dönemine ait dürtülerin yol açtığı davranışlar ve bilinçdışı materyaller kişiye farkettirilerek, ruhsal anlamda özgür olması sağlanır. Eğer telepatik ilişki içerisinde, hastanın bu talepte bulunuculuk dönemi anlaşılıp çözümlenmezse, kişi bu bebeksi isteklerine diğer insanlar tarafından sevilme ve kabul edilmek için gereksinim duymak şekline dönüşütürülür. Terapist hasta ilişkisi, çocukluğa ilişkin bu güdülerin görünür hale geldiği bir sahnedir.
"Transferans tam anlamıyla çözülebilir mi?"

Çocukluğa ait bütün gereksinim ve travmalar tek bir terapiste yansıtılamayacağı için çözülemez. Terapide bizim üzerinde durduğumuz günlük yaşamımızdaki diğer insanlara yansıttığımız, yönelttiğimiz bilinçdışı duygular ve gerçekçi olmayan isteklerin farkettirilmesidir. Terapist de bin insan olduğuna göre terapistin geçmişi de, çözmemiş olduğu çalışmalarda danışana yansıyabilir. Terapistin kendisi bu yoğun ilişki içerisinde bilinçdışı çatışmalar yaşayabilir. Hatta terapistin kendisi terapiden geçmiş olsa bile bu durum olabilir. Kontrtransferans dediğimiz bu durum terapistin gereksinimlerini, çözemediği çalışmalarını, mantıklı olmayan tepkilerini danışana yansıtmasıdır. Örnek; aşırı bağımlı bir hasta koruyucu anne ya da babavari tutumuyla hastayı aşırı şekilde yönlendirerek ona nasıl yaşayacağını, nasıl seveceğini, annesine nasıl güvenmesi gerektiğini söyleyerek onu yönlendirebilir. Böylelikle hastanın bağımlılık derecesini arttırırı. Kendisi bu durumu yaşayarak kendisini önemli hissetme gereksinimini karşılayacak, kendi kendisinie terapi yapmaya çalışacaktır. Bu türdeki tutumlar terapinin ilerlemesini engeller.

Analist ne tür hastaların ve ne tür problemlerin kendisinde duygusal tepkiler uyandırdığının farkında olmalıdır. Kendi çatışmalarını farkederek, bunların çözümü ve iyileştirilmesi yoluna gitmeli, en azından kendisini bu gibi durumlarda frenleyebilmelidir. Objektif olmalı, öfke, sevgi, eleştiri gibi yoğun duyguları danışana yöneltmemelidir. Terapist insan olsa bile mesleği gereği problemlerini çözmek zorunda olan bir insandır. Çözülmemiş problemlerini terapiye yansıtmamaya özen gösterilmelidir.

Hastanın terapiste yönelttiği bütün bu duygular transferans değildir. Bunların birçoğu gerçekten terapiste karşı hissedilen duygularda olabilir. Terapiste yönelik her olumlu duygu (+) transferans olmayabilir; olumsuz duygu da (-) transferans değildir. Aynı şekilde terapistin hastaya duyduğu her duygu da kontrtransferans değildir. Gerçekle bağlantılı olabilir. Diğer terapilerden daha fazla psikanalitik terapide hasta terapist ilişkisine önem verilir. Çünkü transferan üzerinde çalışılarak, bilinçdışı psikodinamiklere içgörü sağlanar.

Psikanalitik yaklaşım tam bir kişilik değişimi veya yüzeysel çatışmaların giderilmesine yönelik değildir. Dinamik anlamda benlik anlayışının kazanılması esastır.

Bu haber toplam 76428 defa okunmuştur
Haberin Devamı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.