Fransız Sinemasından Gelen Hayli Çarpıcı Bir Film

Bu sinemanın gerçeküstücü, giderek 'absürd' öğeler içeren aşk filmlerine yeni bir örnek: Yani Kumun Altında'dan Kimseye Söyleme'ye, Anthony Zimmer'den Arkana Bakma'ya, o çok özel filmler kategorisinden.

Ki Amerikalılar bayılıp kendi versiyonlarını çekmeye kalktıklarında kesinlikle tökezliyorlar (Bakınız: Anthony Zimmer/ Turist!). Fransa'nın güneyinde, Marsilya çevresinde geçen filmde, ana kahramanlarımız Gaspard ve Marion adlı, birbirlerine sevdalı iki yeni-yetme.

Gaspard iki kafadar arkadaşıyla tatilini geçirirken, meraklısı olduğu bilgisayar oyunlarında da Sam adlı ölümcül bir sarışın dilberi ve kurbanlarını ekranda haklamasını izliyor. Bir plaj kabininde buldukları bir telefon, onları Sam'i çok andıran bir sarışınla erkek arkadaşının peşine salıyor. Ve o andan itibaren, gerçek âlemle sanal âlem arasında gidip gelen ölümcül bir macera başlıyor.

2003'teki yankı yapan ilk filmi Bambi'yi Kim Öldürdü'den beri çalışmayan Gilles Marchand'ın, yanına Lemming adlı çok ilginç filmiyle tanıdığımız Dominik Moll'u alarak çektiği bu film, türünün zirvelerine doğru tırmanıyor.

 Filmin üç ana ekseni var. Biri çağdaş toplumlarda, hem de en zenginlerinde giderek yaygınlaşan intihar çılgınlığı. İkincisi, git gide daha çok genç insanı kendine bağlayan o gizemli, oyalayıcı, belki bir parça da tehlikeli bilgisayar oyunları. Ve bir ölçüde de, aşkta kendisine giderek daha çok pay ayırmaya başlayan sadomazoşistik ilişkiler.

Film, görünürdeki sakinliği içine tüm bu modern temaları ustaca yerleştiriyor. Bir yanda sakin, güvenli, saf ve temiz ilk aşk. Öte yanda, tüm varlığını gerçek dünya ile sanalı arasında paylaştıran, ama bu kışkırtıcılığını daha da artıran bir ölümcül dişi.

Tüm yan kişiler -çocuğun arkadaşları, kızın babası, fettan dişinin gizemli ağabeyi vs. hikâyeye çok özel katkılarda bulunuyor, onu zenginleştiriyor. Aşkın bu kim bilir kaçıncı yüzünü yadsınamaz bir özgünlükle sunan film, tipik bir Fransız sosunun tadını içeriyor.

Sabah