Duygusal Taciz İntihara Sürükleyebilir
İşyerinde yaşanan duygusal taciz kişiyi intihara dahi sürükleyebiliyor
ZAMAN - Daha çok işyerlerinde görülen; ancak aile ortamında da yaşanmasına rağmen dışa yansıtılmayan yıldırma, bıktırma, sindirme, yok sayma anlamları da taşıyan duygusal taciz (mobbing), insanları intihara kadar varan problemlerle karşı kaşıya getiriyor. Çözümse geri adım atmak yerine direnmek.
Türkiye'de daha çok bayanlara uygulanan "mobbing", iş verimi, personel arası birlik ve beraberliğin bozulması gibi problemlerle birlikte depresyona girme, hazımsızlık, mide spazmı, şiddetli baş ağrıları gibi sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Duygusal taciz sadece işyerinde ortaya çıkmıyor. İnsanoğlunun var olduğu hemen her ortamda düşünce ve inanç ayrılığından kıskançlık ve cinsiyet ayrımına kadar her tür faktör duygusal tacize sebep olabiliyor. Duygusal taciz mağdurlarının yüzde 80 gibi büyük bir bölümünün bayanlar olduğu, bunun en büyük nedeninin de bayanların toplum içinde daha zayıf olmaları olarak gösteriliyor.
Duygusal tacizi, otorite olan kişilerin karşı tarafa kötü niyetle göstermiş olduğu saldırganlık veya kötü niyetli davranışlar olarak tanımlayan Kayseri Erciyes Üniversitesi Mediko Sosyal Sağlık Merkezi psikologlarından Uzman Doktor Yıldız Özkan Dereli, "Duygusal taciz daha çok yıldırma olarak nitelendiriliyor ve yaygın olarak aşağılama şeklinde ortaya çıkıyor. Çok fazla sorumluk verme veya hiçbir sorumluluk vermeme, gereğinden fazla eleştirme, fikir ve fiziksel görünüşleriyle alay etme, hiçbir konuda görüşlerini almama, selam vermeme, kapıyı çarpma, masaya dosya fırlatma gibi şekillerde görülebiliyor." açıklamasında bulundu.
İşine bağlı zeki kişiler daha çok etkileniyor
Duygusal tacize uğrayan kişilerin daha çok pratik, zeki, işine bağlı, sorumluluk sahibi, kendini işine adamış, başarıya önem veren ve politik veya diplomatik davranmayıp olduğu gibi davranmayı tercih eden kişiler olduğunu vurgulayan Dereli, bu kişilerin kıskanıldığı, grubun çıkarlarına uymadıkları için böylesi olaylara maruz kaldıklarını bildirdi. Taciz uygulayanların, kendine güveni olmayan ve açık iletişim kuramayan kişiler olduğunu dile getiren Dereli, bu kişilerin daha çok kendini üstün göstermeye çalışan, ikiyüzlü, duyarsız, aşırı denetleyici, korkak, sinirli, korku ve güvensizliğini başkalarını alçaltarak kendini yükseltmeye çalışma gibi özellikleri olduğunu vurguladı. Tacize maruz kalan kişilerde güven kaybı ve kaygıyla birlikte iş veriminde düşüş görüldüğünü belirten Dereli, kaygı içinde olan kişilerin daha çok hata yaptığını, sinirlerine hakim olamayarak depresyona girdiğini ve intihara kalkıştıklarını söyledi.
Tacize uğrayan kişilerin kesinlikle kendilerini kurban rolünde görüp durumu kabullenmemesi gerektiğine dikkat çeken Dereli, 'durumu idare edeyim' düşüncesinin tacizciye fırsat vererek davranışların şiddetini artırarak devam etmesine neden olacağını kaydediyor.
Tacizciye kesinlikle duygusal tepki verilmemesi gerektiğinin altını çizen Dereli, "Zaten karşı tarafın amacı kişinin duygusal tepki vererek hata yapmasını ve haksız olduğunu ispatlamak. O nedenle ona karşı duygusal tepki vermek yerine o anda tepki vermeyip durumu ayrıntılı bir şekilde düşünerek mantıklı bir tepki verilmelidir. Tacizcilerle açık iletişim kurmaya çalışılmalıdır. Karşıdaki insanın neden böyle davrandığıyla alakalı bilgi sahibi olunmalıdır. Bilgi sahibi olunursa ne yapılacağı konusunda daha iyi kararlar verilebilir. Bununla birlikte yöneticilere de haber verilmelidir." şeklinde konuştu.
İntihar kararından arkadaşım vazgeçirdi
Sağlık sektöründe çalışan ve yaklaşık bir yıldır iş arkadaşlarının psikolojik baskısına maruz kaldığını anlatan A.B. (27), yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "İş disiplinimle üstlerimin beğenisini kazandım. Kısa sürede 6-7 kişilik grubumuzun sorumlusu yapıldım. O günden sonra şaşırtıcı bir şekilde ilk önce gruptan dışlandım. Daha sonra çirkin iftiralara maruz kaldım. Üstlerimle aram bozuldu. Depresyona girdim. Düşündüğüm tek şey intihardı. Yaşadıklarımı bir arkadaşımla paylaşınca beni vazgeçirdi. Şu anda yıldırmalar devam ediyor; ancak artık baş etmeyi öğreniyorum." diyor. Özel bir firmada işçi olarak çalışan M.T. de şefinin uyguladığı baskılar sonrası iş değiştirmek zorunda kaldığını söylüyor. İşini ne kadar iyi yaparsa yapsın hiçbir zaman beğenilmediğini ifade eden M.T. diğer çalışanlara gösterilen toleransın hiçbir zaman kendisine gösterilmediğini ifade ediyor. Bu duruma ancak 9 ay dayanabildiğini dile getiren M.T. çareyi iş değiştirmekte bulmuş.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.