Türk Psikologlar Derneği’nden Serbest Meslek İcrası Yönetmeliğine Üç Başlıkta Dava

Türk Psikologlar Derneği’nden Serbest Meslek İcrası Yönetmeliğine Üç Başlıkta Dava
Türk Psikologlar Derneği, yeni yönetmeliğin mesleklerini kısıtladığını ve halkın ruh sağlığı hizmetlerine erişimini zorlaştırdığını belirterek üç ana başlıkta iptal davası açtı. TPD davaların gerekçelerine yönelik bir bilgilendirme açıklaması yayımladı

Türk Psikologlar Derneği (TPD), uzun yıllardır süregelen meslek yasası eksikliği mücadelesini yeni bir boyuta taşıdı. Yakın zamanda yayımlanan "Sağlık Meslek Mensuplarının Serbest Meslek İcrası Hakkında Yönetmelik"e karşı dava açtığını duyuran TPD, yönetmeliğin psikologların mesleki haklarını korumak bir yana, önemli eksiklikler ve riskler barındırdığını ifade etti. Dernek, davaların temel gerekçelerini kamuoyuyla paylaştı.

TPD'den Sağlık Meslekleri Serbest Meslek İcrası Yönetmeliği'ne Dava: "Psikologlar Göz Ardı Edildi!"


Açıklamada, TPD'nin 1219 sayılı Yasa Ek Madde 13'ün Anayasaya Aykırılığı itirazını öne sürdüğü belirtildi. Dernek, yönetmeliğin psikolojik sağlık alanında olumlu adımlar içermesine rağmen, psikologların yönetmelikte hak ettiği şekilde yer almamasının ciddi bir sorun olduğunu vurguladı. Yapılan açıklamada, bu durumun temel sebebinin yönetmeliğin dayanağı olan 1219 sayılı Kanun'da psikologların ayrı bir başlıkta tanımlanmamış olması olduğu ifade edildi. TPD, mevzuat gereği kanun maddelerinin iptali için doğrudan dava açamadıklarını ancak bu hukuki yolu kullanarak 1219 sayılı Kanun Ek 13. Maddesi'nin Anayasanın 10. (eşitlik ilkesi) ve 49. (çalışma hak ve hürriyeti) maddelerine aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne taşınması talebinin dava dilekçesiyle sunulduğunu dile getirdi. Açılan davanın asıl hedefinin, 1219 sayılı Kanun'daki değişiklikleri hızlandırmak ve psikologların sağlık lisansiyeri olarak kanun maddesine eklenmesini sağlamak olduğu kaydedildi.

Açıklamada ayrıca, yönetmelikteki psikologların ancak klinik psikologların yanında çalışabilmesi yönündeki kısıtlamanın devlet kurumlarındaki uygulamalarla çeliştiğine dikkat çekildi. TPD, 4 yıllık lisans mezunu psikologlar için yetki sınırları kapsamında bağımsız çalışma hakkı tanınması gerektiğini savunarak, Devlet Hastaneleri ve Sağlıklı Hayat Merkezleri gibi kamu kurumlarındaki uygulamaların bu kısıtlamayla çeliştiğinin altını çizdi.


Yapılan açıklamada, TPD'nin ikinci itiraz başlığının Yönetmelikte Psikolojinin Tıbbi Uygulamaları Eğitim ve Sertifikasının Eklenmemiş Olması olduğu belirtildi. 1219 sayılı Kanun'un Ek Madde 13 ve Geçici Madde 7'sinin, ilgili mevzuatına göre Bakanlıkça uygun görülen "psikolojinin tıbbi uygulamalarıyla ilgili sertifikalı eğitim almış ve yeterliliğini belgelemiş" psikologların sertifika alanlarındaki tıbbi uygulamalarda görev alabileceğini belirttiği hatırlatıldı. TPD, bu yetkinliğe sahip psikologların yönetmelikte açıkça tanımlanması gerektiğini savunarak, bu dava ile "Psikolojinin Tıbbi Uygulamaları" eğitimini ve yetki belgesini almış psikologların da serbest çalışma icrasında sorunsuz yer almasının amaçlandığını kaydetti. Açıklamada, diplomasında "Klinik Psikoloji" yazmasa dahi eşdeğer eğitimi almış veya uzun yıllardır alanda deneyim sahibi olmuş psikologların da bu eğitim çerçevesinde haklarına kavuşması gerektiği vurgulandı.


Açıklamada son olarak, TPD'nin Yönetmelikte Düzenlenen Fiziki Koşullar, Çalışma Esasları ve Sair Hususlar başlığı altında itiraz ettiği ifade edildi. Yönetmelikte belirlenen mekânsal standartlar ve çalışma esaslarının, mesleğin doğasıyla uyumsuz, ekonomik açıdan sürdürülemez ve pratikte zorlayıcı olarak görüldüğü belirtildi. Bu başlık altında dava açılan temel sorunlar şunlar olarak sıralandı:

  • Sağlık Meslek Hizmet Birimi Açma Koşulları: Aynı unvana sahip en fazla üç sağlık meslek mensubunun birlikte çalışabilmesi sınırının psikologlar için uygun olmadığı ve bunun ekonomik ve pratik zorluklar yarattığı ifade edildi.
  • Mekânsal Standartlar: Her bir klinik psikolog için ayrı ayrı 10 m² uygulama odası zorunluluğu, uygulama odasında lavabo bulunması zorunluluğu, tuvalet kapılarının dışa açılması zorunluluğu ve her bir meslek mensubu için en fazla iki uygulama odası sınırının psikologlar için uygun olmadığı belirtildi. TPD, bu koşulların paylaşımlı oda kullanımını engellediğini, terapötik ortamı bozma potansiyeli taşıdığını ve özellikle kiralanan veya mevcut binalarda uyarlanması güç gereklilikler olduğunu ifade etti.
  • Geçiş Süreci: Mevcut iş yerlerinin yönetmeliğe uyum sağlaması için verilen 3 aylık sürenin yetersiz olduğu ve bu sürenin en az 12 aya çıkarılması gerektiği talep edildi.
  • Çalışma Esasları ve Yetki Sınırlamaları: Klinik psikologların tanılı hastalarda hekim reçetesi veya tedavi planına bağlı kalma zorunluluğunun, TPD tarafından kabul edilemez olduğu ve klinik psikologların tedavi planlamasını bağımsız yapabilmesi gerektiği vurgulandı.

Türk Psikologlar Derneği, yönetmeliğin mevcut haliyle hem meslektaşların hak kayıplarına yol açması hem de halkın psikolojik hizmetlere erişimini zorlaştırma potansiyeli taşıması nedeniyle davaların açılması yönünde karar aldıklarını belirtti. Dernek, bu davaların, 1219 sayılı Kanun'da psikolog tanımının netleştirilmesi, psikologların yetkilerinin tanımlanması, eşdeğer yüksek lisans eğitimine sahip diplomaların tanınması, sertifikalı eğitimlerin statüsünün güçlendirilmesi, kamu ve özel sektörde istihdamın artırılması ve kapsamlı bir meslek yasası çıkarılması için sürdürülen daha geniş çaplı mücadelelerin bir parçası olduğunu ifade etti.

YORUM!

Bu yönetmelik tartışması, sadece psikologların mesleki haklarıyla ilgili teknik bir mesele değil; aynı zamanda Türkiye’de ruh sağlığı hizmetlerinin nasıl tanımlanacağına dair daha geniş bir vizyon mücadelesi. Psikologların “sağlık meslek mensubu” sayılıp sayılmayacağı sorusu, kamu erişimi, meslek etiği ve uygulama özgürlüğü gibi temel konuları da beraberinde getiriyor. Açılan bu davalar, sadece bir yönetmelik düzeltmesini değil, mesleğin kamusal statüsünü yeniden inşa etme çabasını yansıtıyor.

Son dönemde hem yasal düzenlemeler hem de kamuoyundaki söylemler, psikoloji lisans mezunlarını adeta “yetkisiz, işlevsiz, tanımsız” bir konuma itmiş gibi görünüyor. Oysa psikoloji lisans diploması, uluslararası akademik ve mesleki çerçevede güçlü bir temel yeterliliği ifade eder.

Psikoloji Lisansı Ne Anlama Geliyor, Ne Olmalıydı?

  • Temel mesleki yetkinliktir: Lisans mezunları bilimsel değerlendirme, ön görüşme, psikoeğitim, danışmanlık, çeşitli ölçme-değerlendirme uygulamaları gibi birçok alanda yeterli bilgi ve beceriye sahiptir.

  • Kamu ve özel sektörde çalışan binlerce psikolog, yalnızca lisans diploması ile yıllardır etkin ve etik biçimde hizmet vermektedir.

  • Yüksek lisans bir uzmanlık alanıdır, meslek yetkisinin tek başına koşulu değil.


Ne Oldu Da Bu Algı Oluştu?

  • 1219 sayılı kanundaki belirsizlik, psikologları "sağlık meslek mensubu" kapsamı dışında tutarak ciddi bir tanım boşluğu yarattı.

  • Yeni yönetmelik, psikoloji lisansiyerlerini yalnızca klinik psikologların yanında çalışabilen teknik personel gibi tanımladı.

  • Sertifikalı eğitimlerin değersizleştirilmesi ve “klinik” ibaresi olmayan diplomaların dışlanması, sahadaki çok sayıda deneyimli psikoloğun görmezden gelinmesine neden oldu.


Ne Yapılmalı?

  • Psikoloji lisansiyerliği tanımı güçlendirilmeli, açıkça yetki alanları belirlenmelidir.

  • Yüksek lisanslı psikologlara verilen haklar, lisans mezunlarının emek ve varlığını yok saymadan yapılandırılmalıdır.

  • Sahada çalışan lisans mezunları, sadece eğitimle değil; deneyim, etik duruş ve sürekli gelişimle de değer üretmeye devam ediyor.

Kaynak:Aktüel Psikoloji

Bu haber toplam 631 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.