Boşanmalarda basit gerekçeler

Boşanmalarda basit gerekçeler
Boşanmalarda birçok gerekçe incir çekirdeğini doldurmuyor

Türkiye'de her sene 650 bin çift evlenirken 100 bin çift boşanıyor. Kurulan her 6,5 yuvaya karşılık bir yuva yıkılıyor. Ülke genelinde binde 1,28 civarında olan boşanma oranı, Ege Bölgesi'ne gelindiğinde birden fırlıyor. Boşanmada rekoru elinde bulunduran İzmir'de oran binde 2,38, Uşak'ta binde 2,05, Denizli'de binde 2,04'e kadar çıkıyor. 'İmam nikâhı', 'metres', 'kuma' gibi gayri resmi birliktelikler de hesaba katıldığında oran daha da artıyor. İstatistiklere göre boşanmaların yarıya yakını, evliliğin ilk beş yılında oluyor. İzmir'deki boşanma çılgınlığına, aile hukuku davalarına bakan avukatlar da anlam veremiyor. Onlara göre "şiddetli geçimsizlik" ibaresiyle açılan dava dosyalarının yüzde 90'ı incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerle dolu. "Evdeki mobilyaları değiştirmedi", "Maç seyrederken önümden geçti" gibi bahaneler bile boşanma sebebi olarak sunuluyor. Hukukçular, boşanmaların sadece yüzde 10'unu içki, kumar, uyuşturucu, hakaret, dövme, sövme ve sapıklık gibi toplumda hoş görülmeyen sebeplere bağlıyor.

İzmirli avukat Mehmet Gültekin'e göre boşanmaların yüzde 90'ı incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerden, yalnızca yüzde 10'u kronikleşmiş problemlerden kaynaklanıyor. Bunlar ise içki, kumar, uyuşturucu, hakaret, dövme, sövme ve sapıklık şeklinde sıralanıyor. Avukat Gültekin, "Erkek mantıklı ve net konuşur, kadınsa dolambaçlı konuşmayı sever; neyi kastettiğini anlamak gerekir." diyor. Yeni çiftlere eşya alımında yardımcı olunmamasını isteyen Gültekin, her şeyi hazır bulamayan eşlerin çalışarak eşya alması durumunda evlilik kurumuna daha sıkı sarıldığını kaydediyor. Sıkıntıların evliliklerde birleştirici rol oynadığını ifade eden Gültekin, şunları söylüyor: "Esasen ihtiyacı olmadığı halde bir eşyaya ihtiyaç hissedip mutsuz olan kadınlara rastlıyoruz. Özellikle 35-40 yaş sonrası kadınlarda lüks bağımlılığı artıyor. Evler ve diğer mülkler genellikle erkeklerin üzerinde olduğu için kendini güvende hisse tmek isteyen kadında sıkıntı başlıyor."

Gültekin'e göre erkeklerin en büyük yanlışı, sahip olduktan sonra kadını bir daha kaybetmeyeceğini sanması. Eşlerin problemlerini devamlı konuşmasını ve irdelemesini isteyen, "Aldatmak sebep değil, sonuçtur." diyen Gültekin'e göre evde aradığı mutluluğu bulamayan erkek veya kadının gözü dışarıya kayıyor.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Sosyal Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Halil İbrahim Bahar, boşanmayı artıran yeni sebepleri şöyle sıralıyor: "Ferdiyetçiliğin artması, romantik aşkın sona ermesi, kadının ekonomik bağımsızlığını kazanması, özgürleşme özentisi, boşanmanın kolaylaşması ve medyanın boşanmayı normalleştirmesi."

Boşanma sebeplerinin başında şiddetli geçimsizlik gösteriliyor

Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Aile Hukuku Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Beşir Acabey ise boşanma istatistiklerine farklı bir ekleme yapıyor. "Devam etmekte olan dinî beraberlikler var. Hukuken evlilik sayılmadığı için boşanma istatistiklerine yansımıyor." diyen Acabey, bu gayri resmi beraberlikler de hesaba katıldığında boşanma oranlarının artacağını vurguluyor. Yard. Doç. Dr. Acabey'in açıklamalarına göre 10 Ocak 2002'de yürürlüğe giren 4721 sayılı Medeni Kanun'da, özel ve genel olmak üzere iki tür boşanma sebebi var. Genel sebep, günlük hayatta "şiddetli geçimsizlik" diye biliniyor. Türkiye'deki boşanmaların çoğu, bu sebebe dayandırılıyor. Eşler, hem ispatı zor olduğu için hem de kirli çamaşırları açığa çıkmasın diye zina, cana kast, fena muamele, cürüm ve akıl hastalığı gibi özel sebeplerden dolayı boşanma davası açmıyor. Anlaşmalı boşanma da genel sebebe dayalı tür; 1988 yılında yapılan değişiklikle Medeni Kanun'a girdi. Anlaşmalı boşanma için evliliğin en az bir yıl devam etmiş olması şartı aranıyor.

"Neden boşandınız?" sorusuna verilen cevaplar

Gönül Ş. "1993'te evlendim. Eşim, okuluma devam etmem için verdiği sözü tutmadı. İçkiye, ardından şiddete başladı. Ailemin yanına döndüm. Bir süre sonra beni aldattığını da öğrendim. Boşandık. Yeniden eğitim alıp hemşire oldum. Dokuz yıl evlenmedim. Çocuğumda cilt hastalığı ortaya çıktı. Çocuk psikoloğu, baba motifi ihtiyacının karşılanması için evlenmemi tavsiye etti. 2004 yılında ikinci evliliğimi yaptım. İkinci eşim çocuğu kendisine rakip görmeye başladı, bu yüzden kavgalar çıktı. Eşim her anlamda benden düşük seviyedeydi, dinî konularda da duyarsızdı. Onunla da yürümedi."

'Kadın ve içki, düzenimizi bozdu'

A.Y.: "F.G. ile evlendiğimde çok mutluydum. Önceleri evine bağlıydı. Çocuğumuz olduktan sonra evliliğimizin ikinci yılında, işyerinden başka bir hanımla gezip tozmaya başladı. Evlilik bağlarımız, eşimin içki içmeye başlamasıyla daha da koptu. Hemen dava açıp, eşimin gezip tozduğu arkadaşıyla çektirdiği fotoğrafı hakime delil olarak sundum. Velayet ve tazminat davalarını kazandım."

Bu haber toplam 2642 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.