1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. Ölmek üzere olan bir annenin güncesi

Ölmek üzere olan bir annenin güncesi

On yıl önce nadir bir bağışıklık hastalığına yakalanan 39 yaşındaki Michelle Mayer, açtığı blog’da hayat, ölüm ve çocukları üzerine yazılar yazıyor.

A+A-

Oğuz ESER / TIMETURK

 

Michelle Mayer, İtalyan asıllı bir Amerikalı. Bundan 10 yıl önce nadir görülen bir bağışıklık hastalığına yakalandı. 39 yaşında ve artık hastalığı son aşamalarında. Mayer’in, Amelia ve Aidan adında iki çocuğu var. Kasım’a kadar UNC’de Kamu Sağlığı Okulu’nda Profesörlük yapan Mayer, blogundaki profilinde şunları yazıyor:

“Ölümün korkmadan üzerine gideceğim. Bir kültür olarak ölümün etrafındaki her şeyden ödümüz kopuyor ve sonuç olarak ölüm ve keder sürecindeki tüm derslerden kendimizi mahrum ediyoruz. Ölümün doğum kadar hayatın bir parçası olduğu gerçeğini görmezden geliyoruz. Bu (blog) benim “Son Dersim” değil. Bunlar yolculukta beliren kalbim, düşüncelerim, sevinçlerim ve korkularım. Umudum,  sizin de kendi yolculuğunuz için bunlardan istifade etmeniz. İnanıyorum ki deneyimlerimi paylaşmak sadece ölümcül hastalığı olanlara değil aynı zamanda sağlık bağışlananlara da yardımcı olacak”.

Mayer’ın hastalığının adı sklerodermi. Bağışıklık sistemi deri ve organ hücrelerine saldırarak onları kırılgan hale getiriyor. Yani vücut kendi kendini yavaş yavaş öldürüyor. Popular Science’dan Christopher Wanjek, arkadaşı olan Mayer’ın hikayesiyle, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini söyleyen ilaçlar arasında bir ilişki kurdu:

“Bağışıklığı güçlendirecek ve hastalıkla savaşacak vitamin ve şifalı ot karışımlarının yüzlercesi size bağışıklık sisteminin  bir sınırı olmayacağını düşündürebilir. Ancak bu ilaçların hiçbiri üreticileri zengin etmek dışında bir işe yaramaz. Böylece iş planlarını güncelleyebilir ve ürünlerini garajdan “böceksiz” bir depoya taşıyabilirler.”

“Buğday çimi, kirpi otları (echinacea) ve diğer tırtıl yiyecekleriyle” bağışıklık sisteminin süper şarj edilememesinin “iyi bir şey olduğunu” söyleyen Wanjek, Batı’da “denge kavramı” olmadığının altını çizerek şunları aktarıyor: “Doğu tıbbında bir denge vardır. Özel hastalıklar için çeşitli ginseng türleri tavsiye edilir. Hiç kimse onu şekerli çay haline getirmez ya da kutularda kendini az yavaş hisseden birine satmaz. Benzer şekilde hiçbir saygın Doğu tıbbı uzmanı sağlıklı birine bağışıklığını güçlendirecek ilaç vermez”.

Türkiye’de reklam yasağı olduğu için çok fazla ortalıkta görünmese de, eczanelerin baş köşelerini artık bu türden vitaminler, şifalı bitkiler kaplıyor. “Kurbağa bacağını” bile aşina bırakacak türden onlarca garabet ot, bir tür çağdaş “cadı kulübesine” dönüşen eczanelerde reçetesiz satılıyor.

Mayer’in blogu, spor, düzgün beslenme, sigara içmeme, doğru kiloda olma gibi sağlık için yapılan her şeyin aslında hiçbir garantisi olmadığını sadece riskleri azalttığını gösteren bir örnek. Fizik bakış açısından böylesi ihtimalleri azaltma savaşı, rastgele ve ölümcül başka beklenmeyen bir durumun olasılığını artırır.


Bu haber toplam 2337 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.