Melda BEKCAN

Melda BEKCAN

Yaşadıklarımdan aldığım en büyük ders

Yaşadıklarımdan aldığım en büyük ders

Tüm yaşadıklarımdan aldığım en büyük ders ne biliyor musunuz? Sanki sen olmazsan hiçbir şey yürümeyecekmiş gibi geliyor, sonra bir bakıyorsun ki sen ortada yokken de her şey gayet iyi gidiyor.

Günlerdir ilk defa yüzümde gülümseme belirdiğini fark ettim. Annemin kaynattığı bitki çayının üstüme dökülmesiyle yanan bölgelerin, nihayet iyileşmeye başladığını duyduğumda, karşımda son derece sakin bir ses tonuyla konuşan doktorumun aksine, içimden 'Yuppiii! Ben artık iyileşiyoruuum!' diye avazım çıktığı kadar bağırarak hastane kapısına doğru koşasım geldi.

Daha bitmedi! Üstüne üstlük doktorum, 'yaralara su değdirme yasağını' kaldırmaktan bahsetmesin mi? O an, içimdeki çığlıklar atmak isteyen Melda'nın daha suya dokunmadan üzerine ve yüreğine serin sular serpildi bile. Artık kötü günlerin geride kaldığını ve hayatın olağan akışına kapılmaya başladığımı hissettim…

Eve dönüş yolunda, bu mutlu haberi bana refakat eden babamla paylaştım ve yol boyunca son günlerde yaşadığımız sıkıntılardan bahsettik. Pek belli etmemeye çalışsalar da ailem de en az benim kadar üzüldü, olup bitenlere. Annem evden dışarı hiç çıkmadı, babam her yere beni arabayla taşıdı. Bu arada bana sürpriz bir doğum günü bile yapıldı!

Sohbetimizin ardından eve oldukça yaklaşmışken bir an durup, iki eliyle kavradığı direksiyonu işaret ederek 'Peki, araba kullanmayı özledin mi?' diye soran babama, cevabım hiç tereddüt etmeden 'Hayır!' oldu. Garip ama ne araba kullanmak, ne de başka bir şey yapmak istiyordum. Sadece sağlığıma kavuşuyor olmak yeterliydi benim için... Tüm olumlu gelişmelere rağmen adını koyamadığım bir tuhaflık vardı hareketlerimde. Tamam; kötü günler geride kalmıştı kalmasına ama sanki ben, eskisi gibi değildim!

Hayatım boyunca ilk defa, ellerinde tuttukları sıcak içeceklerden gözlerimi alamayıp olur olmaz yerde 'Dikkat et, sakın üzerine dökülmesin!' diye uyardığımı hatırlıyorum insanları ve yine hayatım boyunca ilk defa başıma bir şey gelir endişesiyle asansöre binmeyi reddedip merdivenlere yöneldiğimi... O kazanın meydana geldiği koltuğa oturmaktan ve o günkü gibi bilgisayar başında yazı yazmaktan çekiniyorum. Hatta dışarı çıkmaktan bile! Dış dünyaya dair her şey potansiyel tehlikeymiş gibi geliyor… Bir yandan eski günlerime dönmek istiyorum; bir yandan da anlamlandıramadığım bir korku var içimde…

'Post travmatik stres bozukluğu olabilir!' dedi bir yakınım yaşadıklarımı anlattığımda. Kişinin başına gelen bir travmanın ardından psikolojisinin bozulması anlamına gelen bu duygu durum değişikliği tanısı, biraz kafama yattı. Zaten başka açıklaması olamazdı, bendeki gözle görülür farklılığın… Gerçekten canım çok acımıştı. Hadi onu da bir kenara bıraktım; ansızın hayat sahnesinden cımbızla çekilmiş, günler boyunca o sahneyi kenarından köşesinden seyreden bir koltuğa mıhlanmıştım.

Hatırlarsanız sizlere geçen haftalarda bahsetmiştim; ilk günlerde kendimi eve kıstırılmış gibi hissettiğim için oldukça agresiftim, cep telefonumu kapatmıştım, kimseyle konuşmak istememiştim… Belki bana inanmayacaksınız ama şimdilerde yavaş yavaş evde yaşamanın keyfini çıkarmaya başladım. Asla katlanamayacakmışım gibi gelse de aslında hiç de fena değilmiş böylesi! Uzun zamandır okumayı askıya aldığım kitapları, dergileri okuyorum, dolabımın çekmecelerini düzenliyorum, bu arada kaybolduğunu düşündüğüm eşyalarıma yeniden kavuşuyorum…

Hayret! İçimde son yıllarda hiç olmadığı kadar çok ders çalışma isteği var. Şehrin gürültüsünden ve karmaşasından uzak kaldığım için zihnim dinlenmiş olsa gerek, canım durup durup ders notlarımı okumak, yeni bilgiler edinmek istiyor. En önemlisi de kendimle kapsamlı bir hesap-kitap işine girdim ve gerek özel gerekse iş dünyamda, yığınla hata yaptığımın farkına vardım. Ama tüm bu yaşadıklarımdan aldığım en büyük dersin ne olduğunu biliyor musunuz?

Sanki sen olmazsan hiçbir şey yürümeyecekmiş gibi geliyor, sonra bir bakıyorsun ki sen ortalarda yokken de her şey gayet iyi gidiyor. Bu yüzden insanın kendisini hayatın merkezindeymiş gibi düşünmesi, kocaman bir yanılgıdan ibaret…

Ne dersiniz? Meşhur bir kitapta yazıldığı gibi, bir gün bir kitap okuduğumda değil ama üzerime sıcak su dökülüp bedenim yandığında, hayata bakış açım değişmiş olabilir mi?

Bu yazı toplam 4924 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Melda BEKCAN Arşivi