Utangaçlık mı Sosyal Anksiyete mi? Belirtileri Karıştırmayın!

Utangaçlık mı Sosyal Anksiyete mi? Belirtileri Karıştırmayın!
Social.com'da yer alan habere göre, sosyal anksiyete ve utangaçlık arasındaki 6 temel farkı öğrenin. Kalabalıkların sizi dondurmasının ardındaki gerçek nedeni anlayın ve günlük hayatınızı etkileyen bu durumu yönetme yollarını keşfedin.

Sosyal ortamlar sizi geriyor mu? Yeni insanlarla tanışmak veya topluluk önünde konuşmak size kabus gibi mi geliyor? Utangaçlık ve sosyal anksiyete genellikle birbiriyle karıştırılan iki farklı durumdur. Ancak Social.com'da yer alan habere göre, bu iki kavram arasında önemli farklar bulunuyor ve bu farkları anlamak, yaşadığınız durumu daha iyi yönetmenize yardımcı olabilir.

Utangaçlık genellikle bir kişilik özelliğiyken, sosyal anksiyete bir ruh sağlığı durumudur ve kişinin günlük yaşamını, işini, okulunu veya ilişkilerini ciddi şekilde etkileyebilir. İşte sosyal anksiyeteyi utangaçlıktan ayıran 6 önemli işaret:


Sosyal Anksiyeteyi Utangaçlıktan Ayıran 6 Önemli İşaret

  1. Dışarı Çıkmak İstemenize Rağmen Kendinizi Engelleyememe: Sosyal anksiyetesi olan kişiler, içten içe bağlantı kurmayı arzulasa da, eleştirilme veya reddedilme korkusuyla donakalır. Chloe Carmichael'a göre, bu durum, eğlenceli bir ortamda olsanız bile, katılamama ve kendinizi dışlanmış hissetme şeklinde kendini gösterebilir.

  2. Sosyal Olmanıza Rağmen Derin Bir Bağ Kuramama: Sosyal anksiyete her zaman köşede saklanan birini ifade etmez. Bazı bireyler dışa dönük ve konuşkan olabilir, ancak içsel bir şüphe ve ait olamama hissiyle mücadele ederler. Ellen Hendriksen, dışa dönük sosyal anksiyetesi olan kişilerin, etkinlik boyunca söyledikleri her kelimeyi takıntı haline getirebileceğini belirtiyor.

  3. Vücudunuzun Zihninizi Dinlememesi: Sosyal anksiyetenin belirtileri genellikle zihniniz sizi ikna etmeden önce vücutta ortaya çıkar. Angela Neal-Barnett'a göre, bir grup arkadaşı gülerken gördüğünüzde kalp çarpıntısı yaşayabilir veya bir ağ etkinliğine hazırlanırken aniden mide bulantısı hissedebilirsiniz.

  4. Etkileşim Sonrası Bile Sürekli Yargılanma Korkusu: Sosyal anksiyetenin temel özelliklerinden biri, reddedilme korkusu ve bununla birlikte gelen durmak bilmeyen düşüncelerdir. Hendriksen, insanların sizi yanlış bir şey söylediğiniz, kötü giyindiğiniz veya sıkıcı bulunduğunuz için yargılayacağına dair sürekli bir endişe olduğunu ifade ediyor. Bu endişeler, olumlu geçen bir etkileşimden sonra bile devam edebilir.

  5. Ortamda Zaman Geçirdikçe Rahatlayamama: Normalde, ilk başta gergin olmak, sessiz olmak veya gergin olmak, sonra birkaç sohbet ettikten veya gruba ısındıktan sonra kademeli olarak gevşemek doğaldır. Ancak sosyal anksiyete ile bu rahatsızlık devam eder, hatta bildiğiniz kişilerle bile. Neal-Barnett'a göre, bu durum utangaçlıktan farklıdır çünkü utangaçlık ortam alıştıkça geçer, ancak sosyal anksiyetede bu korku kalıcıdır.

  6. Önemli Fırsatlardan Tamamen Kaçınma: Daha ciddi vakalarda, sosyal anksiyetesi olan kişiler korkudan dolayı önemli yaşam anlarına "hayır" diyebilirler. Hendriksen, terfi teklifini reddetmek veya en iyi arkadaşınızın doğum gününe gitmemek gibi durumları örnek veriyor. Bu durumlar pek çok kişi için zorlayıcı olsa da, sosyal anksiyetesi olanlar bu fırsatları tamamen kaçırabilir.


Sosyal Anksiyeteyle Başa Çıkma Yolları

İyi haber şu ki, sosyal anksiyete kalıcı bir kişilik özelliği değildir; zamanla yönetilebilir ve hatta geliştirilebilir bir durumdur. Uzmanlar, anlık gerginliği hafifletmek için derin nefes alma gibi basit adımlar önermektedir. Uzun vadeli ilerleme için ise Neal-Barnett, anksiyete tetikleyici grup ortamlarına kademe kademe maruz kalmayı tavsiye ediyor.

Hendriksen'in hastalarına önerdiği bir diğer strateji ise, küçük hataları (kekeleme, içecek dökme, şakaların tutmaması gibi) yeniden yorumlamaktır. Genellikle sosyal etkileşimlerdeki olumsuz anlara odaklanılırken, olumlu anlar göz ardı edilir. Hendriksen, kaçınılmaz hataların veya genel sakarlıkların tüm deneyimi mahvetmediğini ve sizi yetersiz, kusurlu veya utanç verici bir kişi yapmadığını hatırlamanın önemli olduğunu belirtiyor.

Bu değişiklikleri tek başına yapmak zorlayıcı olabilir. Eğer semptomlarınız klinik bir sosyal anksiyete bozukluğuna benziyorsa—örneğin, yoğun panik ataklar veya işe gitmenizi ve ilişkileri sürdürmenizi engelleyecek kadar aşırı kaçınma—uzmanlar bir terapiste görünmenin en iyisi olduğu konusunda hemfikir. Profesyoneller, bu küçük, kişiselleştirilmiş adımları destekleyici ve güvenli bir ortamda atmanıza yardımcı olabilirler.

Kaynak: https://www.self.com/story/social-anxiety-vs-shy

Kaynak:Aktüel Psikoloji

Bu haber toplam 103 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.