Psikoloji Bölümünü Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz?
Puanı Yetmeyene Psikoloji: Yeni Nesil “Kurtarıcı Bölüm”
Bugün psikoloji bölümünün en temel sorunu, gerçek anlamda bu alanı isteyenler kadar, başka bölümlere yetmeyen puanların da psikolojiye yönelmesi. Yani sadece “isteyenin” değil, “boşa gitmesin” diyenin de tercihi hâline geldi. Özellikle orta sıralarda kalan ama tıp, diş, eczacılık gibi sağlık bölümlerine giremeyen pek çok aday için psikoloji, yeni nesil “yedek kulübesi” gibi görülüyor.
“Puanım tıbba yetmedi ama psikoloji de insanla ilgili sonuçta…”
Daha da ilginci, bazı ebeveynlerin psikoloji bölümünü adeta tıp fakültesiyle eş değer sanması. Mezun olan çocuğuna gururla “Doktor oldu bizim çocuk!” diyenler az değil.
Tabii çocuk da sessiz kalıyor: “Hadi anne, senin kalbin kırılmasın...”
“Psikolog: Ruhun doktoru... ama sağlık sisteminde yeri yok. Ne ironik, değil mi?”
“Psikoloji Okumak Yetmez, Dayanıklı Olmak Gerekir”
YKS sonuçları açıklandı, tercih dönemi başladı. Listenin ilk sıralarında yine tanıdık bir isim var: Psikoloji Bölümü. Her yıl olduğu gibi bu yıl da psikoloji ve PDR bölümleri, birçok adayın gözdesi. Peki ama neden bu kadar popüler?
“Psikoloji okumak hayaliniz olabilir ama gerçekler bazen hayalleri tokatlayabilir.”
“Kontenjanlar Uçuyor, Umutlar Da Öyle…”
Psikolojiye olan yoğun ilgi, özellikle vakıf üniversitelerindeki kontenjan artışlarıyla neredeyse patlama noktasına ulaşmış durumda. Bugün Türkiye’de 150’den fazla üniversitede psikoloji ve PDR bölümü var ve her yıl yaklaşık 30.000’e yakın öğrenci mezun oluyor. Bu sayı, birkaç yıl içinde psikoloji diplomasının eskisi kadar "ayrıcalıklı" bir belge olmaktan çıkmasına neden oldu.
“Diploma enflasyonu diye bir gerçek var ve psikoloji bunun merkezinde.”
“Her Mezun Psikolog Olmuyor, Olamıyor”
Diplomasını eline alan her genç psikolog, hemen mesleğe atılamıyor. Çünkü Türkiye'de psikolojik danışma hizmetleri hâlâ büyük ölçüde bireylerin cebinden çıkan parayla yürüyor. Ne SGK ne de diğer sosyal güvenlik sistemleri, psikolojik hizmetlere yeterince maddi destek sunmuyor. Haliyle, danışan bulmakta zorlanan mezunlar, kendi ofislerini açmak zorunda kalıyor. Ama orada da başka bir duvar karşılarına çıkıyor.
“Psikoloji bir hizmet sektörü. Hizmet sektörü demek: KDV, gelir vergisi, stopaj, kira, SGK primi demek.”
“Devlet Sadece Klinik Psikolog Diyor, Ama Onlara da Yer Yok”
Sağlık Bakanlığı, psikoloji mezunlarına ancak “klinik psikolog” unvanı ile çalışma izni veriyor. Bu da demek oluyor ki, lisans eğitimi yeterli değil. 2 yıllık yüksek lisans (tezli) programı da şart. Ancak burada bir başka engel çıkıyor: Kamu üniversitelerindeki klinik psikoloji kontenjanları yetersiz.
Bu nedenle birçok mezun, çareyi vakıf üniversitelerindeki programlara yönelmekte buluyor. Fakat orada da bir başka gerçek: “Klinik psikoloji yüksek lisans ücretleri 1 milyon TL’den başlıyor.” Evet, yanlış duymadınız.
“Yüksek lisansa başlamak için sadece bilimsel değil, maddi gücünüz de yüksek olmalı.”
“8 Yıllık Maraton: Mezun Olmak Yetmiyor”
Bugün bir öğrenci psikoloji bölümünü kazansa;
– 4 yıl lisans
– 2 yıl yüksek lisans
– 1-2 yıl mesleki eğitimler, süpervizyonlar
– Danışan kitlesinin oluşması için geçen süre: En az 3-4 yıl
Yani KPSS ile kamuya atanmadığı sürece, bir psikoloji mezununun iş hayatına gerçek anlamda tutunması için yaklaşık 8 yıl gerekiyor.
“Psikolog olmak sabır, bütçe ve zaman gerektiriyor. Sadece istekle olmuyor.”
Gerçekler Acı, Ama Bilinmeli
Bu yazının amacı moral bozmak değil, gerçekleri konuşmak. Psikoloji bölümünü seçmek isteyen adayların, sadece popülerliğe değil; bu yolun uzun, maliyetli ve sabır gerektiren bir yol olduğuna da hazırlıklı olması gerekiyor.

Psikoloji Bölümünü Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz?
Psikoloji bölümü kulağa hoş geldiği, “havalı” durduğu ya da ismi fonetik olarak çekici geldiği için tercih edilecek bir bölüm değildir. Bu alanda hem akademik hem kişisel anlamda derinleşmek ve sabırlı olmak gerekir. İşte tercih sürecinde kendinize mutlaka sormanız gereken bazı sorular ve dikkat etmeniz gereken temel noktalar:
“Sadece psikolojiyi sevmek yetmez, psikolojinin sizi sevmesi de gerekir.”
1. Adı Güzel Diye Seçmeyin
Sadece “psikoloji” kelimesinin hoş gelmesi, bu bölümü seçmek için yeterli bir neden değildir. Mesleğin gerçekleri, teorik ağırlığı ve etik sorumluluğu dikkate alındığında, sadece isimle yola çıkmak sizi kısa sürede yorar.
2. Psikolojide İş İmkanı Var Ama Şartlı
Evet, psikoloji mezunlarının çalışma alanları geniştir. Ancak bu imkanlardan faydalanmak için iyi bir okuyucu, araştırmacı ve düşünen bir insan olmanız gerekir. “Diplomayı alırım, bir şekilde olur” mantığı psikolojide işe yaramaz.
3. Kişiliğiniz Bu Mesleğe Uygun mu?
Empati, muhakeme, analiz yeteneği, duygusal dayanıklılık gibi kişisel özelliklerinizin bu alana uygun olup olmadığını objektif şekilde değerlendirmeniz gerekir. Çünkü psikoloji, insan zihniyle ve ruhuyla çalışmayı gerektirir. Bu da sadece teknik bilgiyle değil, kişisel donanımla da mümkündür.
4. Hemen Para Kazanmayı Beklemeyin
Psikoloji mezunu olduğunuzda, hemen yüksek kazançlı bir işe başlayacağınızı sanmayın. Danışan kitlesi oluşturmak, mesleki gelişim sağlamak ve kendinizi ispatlamak uzun zaman alabilir.
5. Sabırlı Olun, Hatta Çok Sabırlı Olun
Bu mesleği icra etmek zaman, enerji ve sabır ister. Klinik alanlarda çalışmak istiyorsanız, en az 6-8 yıllık bir yolculuğa hazır olun. Her şeyden önce, mesleğinizin yavaş gelişen bir alan olduğunu kabul edin.
6. Ya En İyi Olun, Ya Hiç Olmayın
Psikoloji, gri bölgeleri kaldırmayan bir meslek. Alanın en iyilerinden biri olabilirseniz, mesleği keyifle icra edersiniz. Ama eğer bu alana yatkın değilseniz, başka bir mesleğe yönelmek daha doğru olabilir. Ortada kalmak, hem zaman kaybı hem de mesleki doyumsuzluk yaratır.
“Psikoloji öyle bir meslek ki, içinde yarım kalınmaz. Ya tam girilir ya da hiç.”

7. Vakıf Üniversitelerindeki Kontenjan Patlamasına Dikkat
Son yıllarda vakıf üniversiteleri psikoloji kontenjanlarını hızla artırıyor. Ancak bu artış, eğitim kalitesinin aynı hızla yükseldiği anlamına gelmiyor. Kontenjan artışı, mezun sayısını artırıyor ama aynı ölçüde nitelikli iş imkanı doğurmuyor. Bu nedenle tercih yaparken sadece puanınıza uygun okulu değil, eğitimin niteliğini ve akademik kadroyu da mutlaka sorgulamalısınız.
Psikoloji Mezunları Nerelerde Çalışabilir?
Psikoloji mezunu olmanın ardından “nerede çalışacağım?” sorusu birçok öğrencinin zihninde döner durur. Gerçek şu ki, psikolojinin iş imkanları geniş gibi görünse de bu imkanlara ulaşmak kolay değildir. Bu nedenle tercih yapmadan önce bu alanın çalışma sahalarını ve zorluklarını net bir şekilde görmek gerekir.
Her Psikoloğun Hayali: Kendi Ofisi
Pek çok psikoloji öğrencisi, mezun olunca kendi danışmanlık ofisini açma hayali kurar. Kulağa güzel geliyor elbette. Ancak işin mutfağı biraz yakıcı.
Ofis açmak demek: kira, stopaj, SGK primi, sekreter maaşı, vergi, KDV, döşeme masrafları demek. Özellikle büyükşehirlerde bu maliyetler çok ciddi rakamlara ulaşabiliyor. Yeni mezun bir psikoloğun kendi ofisini ayakta tutması, neredeyse imkânsız hâle gelebiliyor.
“Ofis açmak bağımsızlıktır ama aynı zamanda büyük bir mali yük demektir.”
KPSS ile Kamuya Atanmak
Bir diğer kariyer yolu ise KPSS ile kamuya atanmak. Psikoloji mezunları çeşitli bakanlıklarda görev alabiliyor:
Sağlık Bakanlığı: Ruh sağlığı merkezleri (TRSM), hastanelerin psikiyatri servisleri ve toplum ruh sağlığı hizmetlerinde çalışabilirler.
Milli Eğitim Bakanlığı: Rehberlik ve Araştırma Merkezleri (RAM), pansiyonlar ve okul rehberlik servislerinde görev alabilirler.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı: Sosyal hizmet merkezleri, çocuk evleri, kadın sığınma evleri, huzurevleri, engelli bakım merkezleri gibi sosyal destek birimlerinde görev alırlar.
İçişleri Bakanlığı: Cezaevleri ve denetimli serbestlik bürolarında görev yapabilirler.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı gibi bazı özel kamu kurumlarında da sınırlı sayıda psikolog istihdam edilmektedir (örneğin pilot, makinist veya kritik görevlerdeki personelin psikolojik değerlendirmeleri vb.).
“Kamu atamaları az, rekabet çok; ama istikrar ve kurumsal güvenceler açısından hâlâ en güvenilir seçenek.”
Özel Hastaneler ve Okullar
Psikologlar özel hastanelerin psikiyatri servislerinde çalışabilir. Ancak burada genellikle psikiyatristlerin gözetiminde ve sınırlı inisiyatifle hizmet verilir.
Ayrıca, özellikle PDR mezunları olmak üzere, özel okulların rehberlik servislerinde görev alabilirler. Ancak burada da kadroların büyük bölümü PDR mezunlarına ayrıldığı için psikoloji lisans mezunlarının önceliği düşüktür.
Kreşler ve Rehabilitasyon Merkezleri
Özellikle gelişim psikolojisi alanına yönelen mezunlar için kreşler, gündüz bakımevleri ve özel rehabilitasyon merkezleri önemli birer istihdam alanıdır. Ancak bu kurumlarda da genellikle düşük maaşlar ve yoğun iş yükü gibi problemler yaşanabilir.
İnsan Kaynakları: Sınırlı Uyum, Sınırlı Alan
Psikoloji mezunlarının insan kaynakları alanında çalışabileceği sık dile getirilir. Fakat gerçekte İK sektörü daha çok işletme ve yönetim kökenli profesyonellerle çalışır. Psikologlar bu alana çoğu zaman CV eleme veya oryantasyon süreci gibi kısıtlı alanlarda dahil olabilir.
Psikoloji ve İK entegrasyonu hâlâ teorik düzeyde kalmakta, reel sektörde bu bağ tam anlamıyla kurulmuş değildir.
“İnsan kaynaklarında psikolojiye ilgi var ama yer yok.”
Endüstri Psikolojisi: Adı Var, Pratiği Yok
Bir başka gözde alan ise endüstri ve örgüt psikolojisi. Ancak ne yazık ki Türkiye’de bu alan, akademik yayınlarda ve seminer başlıklarında kalmış durumda. Kurumsal şirketlerde örgütsel analiz, çalışan motivasyonu, liderlik çalışmaları gibi alanlarda psikologlar yerine genellikle işletmeciler ve yöneticiler görev alıyor.
“Endüstri psikolojisi kulağa kurumsal geliyor ama saha gerçekliği oldukça zayıf.”
Sonuç: Alan Var Ama Zor
Psikoloji mezunları için iş imkanları var ama bu imkanlara ulaşmak çok yönlü donanım, sabır ve bazen de maddi güç gerektiriyor. Her mezun, bu alanlardan birine kolayca yerleşemiyor. Bu nedenle tercih yapmadan önce tüm bu tabloyu iyi analiz etmek gerekir.
“Psikoloji sadece üniversitede okunan bir bölüm değil; aynı zamanda hayatta inşa edilen bir kariyerdir.”






Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.