Olumlu düşünmenin büyüsü

Olumlu düşünmenin büyüsü
Zihindeki olumlu duygular vücutta mutluluk hormonu salgılatır. Araştırmalar da ağrının az şiddetli olmasını bekleyenlerin ağrıyı az hissettiğini gösteriyor.

BUGÜN - Evrende her şey karşılıklı etkileşim halindedir; tıpkı zihinle beden gibi. Zihindeki olumlu duygular vücutta mutluluk hormonu salgılatır. Bu sayede kişinin ruhsal ve fiziksel sıkıntıları azalır. Araştırmalar da ağrının az şiddetli olmasını bekleyenlerin ağrıyı az hissettiğini gösteriyor.

Olumlu düşünmek veya olumsuz bir olayın pozitif yönünü görmeyi başarmak, uzaktan belki Polyannacılık oynamak gibi görünebilir. Ancak bunu hayatına katmayı başarmış mutlu insanların, iş ve özel yaşamlarında diğer kişilere oranla daha başarılı olduğu defalarca kere kanıtlanmıştır. Yapılması gereken ilk şey, olumlu düşüncenin sizi gerçekten iyi yönde etkileyeceğine inanmak ve duygularınızı bu yönde yönetmektir. Evrende bulunan herşey karşılıklı etkileşim halindedir, tıpkı zihin ile bedenin olduğu gibi. Zihinde oluşan olumlu duygular, vücuda endorfin denilen bir madde salgılanmasını sağlar. Endorfin, doğal bir morfin görevi görür. Dolayısı ile, kişinin fiziksel ve ruhsal sıkıntılarının azalmasını, varolanları da hissetmemesini sağlar. Yapılan klinik araştırmalar, bir ağrının daha az şiddetli olmasını bekleyen kişinin, ağrıyı daha az hissettiklerini göstermiştir. Hatta uzmanlar son zamanlarda, ağrı konusunda psikoterapi yöntemini geliştirme üzerinde çalışmaktadırlar.

DUYGUSAL ZEKANIZI KULLANIN

Ne yazık ki insanoğlu, olumsuz düşünmeye daha çok eğilimlidir. Bir insan zihninden günlük olarak ortalama 60 bin düşünce geçer ve bunların yarısından fazlası olumsuz yöndedir. İçsel olarak bunu kırdıktan sonra sıra, kendi duygularımızı yönetme yetisini kullanabilmeye gelir. Son zamanların gözde psikolojik alanlarından olan 'Duygusal Zeka (EQ:Emotional Intelligance)' nızı kullanmak, bu yolda ilk adımı atmanızı sağlayabilir. Duygusal Zeka kavramı ile ilgili söylenebilecek en önemli şey, kişinin duygusal yapısıyla veya akıl seviyesi ile ilgili olmadığıdır. Bu kavram, kişinin öncelikle kendi duygularının ve sonra iletişimde bulunduğu kişinin duygularının farkında olması, onları özümsemesi, tepkisini vermeden önce içsel duygularını yönetmesi ile en sağlıklı iletişimi kurması anlamına gelir. Duygusal zekasını kullanabilen kişi, kendini iyi tanıdığından geliştirmesi gereken yönünü bilir ve ilişkilerini bu yönde yönetebilir, fevri davranışlara olabildiğince az yer verir. İlişkileri yapıcı olur.

İŞ YAŞAMINI DA ETKİLİYOR

Duyguları olumlu yönde yönetebilmenin önemi, önceleri sadece özel ilişkiler için benimsenmişti ancak son yüzyılda çalışma psikolojisi alanının da bir parçası olmaya başaran pozitif düşüncenin, kişilerin iş yaşamlarını da son derece üst düzeyde etkilediği görülmeye başlandı ve üzerinde klinik çalışmalar dahi yapıldı. Californiya Üniversitesi'den Dr. Lyubomirsky, 275 kişi üzerinde yaptığı araştırma sonucunda gördü ki, iş hayatı ile ilgili iyi duygular taşıyan kişiler, daima yükselen bir kariyer profili çiziyorlar. Bu yükselişin sebebi şudur; gerçekliğini kaybetmeden ve abartmadan iyiyi uman, gören ve düşünen kişi, kendine daha güvenli ve daha enerjiktir. Cesurdur ve inisiyatif sahibidir. Dolayısı ile beyinleri daha açıktır, hedefe giden yolu net bir şekilde görebilirler. Umut ve güven eksiklikleri yok denecek kadar azdır..

TAKIMIN PARÇASI OLMAK

Tüm bunları gerçekleştirebilmek, aşırıya kaçmadan optimist olabilmek, işe alım ve yükselme kriterlerinden olan, 'bir takımın parçası olabilmek', 'hızlı ve stratejik düşünmek' gibi kriterleri edinmenizi de sağlayacaktır. Hayatı boyunca şiddet ve terörizmi reddeden düşünür Mahatma Gandhi'nin de söylediği gibi; 'Düşünceleriniz pozitif olsun, çünkü düşünceleriniz sözleriniz, sözleriniz davranışlarınız, davranışlarınız alışkanlıklarınız, alışkanlıklarınız değerleriniz, değerleriniz ise kaderiniz olur'..

DAHA OLUMLU DÜŞÜNEBİLMEK İÇİN

Hiç kimse kötü anılar içermeyen bir iş yaşamına sahip olamaz. Ancak yaşanılan her olumsuz duygu da insan eksik bir yönünü tamamlar. Amerikan edebiyatının önemli mizah yazarı Mark Twain "Olumsuzluklar insanın kendisini tanımasını sağlar" der. Bu sebeple kendimizi daha iyi tanıma ve tamamlama yönünde bize yardım eden olumsuz olayları, hiçbir zaman isyan sebebi olarak görmeyin. İşyerinizde, kendinize bir hedef koyun ve o hedef ulaşmak için gerekenleri sakin bir şekilde gerçekleştirin.

MİZAHİ TARAFINI BULUN

Daha çok düşünün, risk alın ve eylemde bulunun. İş yaşamında, mizahi yönünüzü asla kaybetmeyin. Her olayın gülümseten kısmını da görün. İşyeriniz için yaptığınız fedakarlıkları değil, o işyerinin size kazandırdıklarını düşünün. Hedefi görmek ve ona yönelmek çok daha kolay olacaktır. Yaptığınız işlerden gurur duyun, keyif alın. İşinizi, sadece bir görev olarak görmeyin, sizin yaşamınızı devam ettirmeniz için gerekli olan şeyi yani çalışmayı, en iyi şekilde yapıyor olmanın zevkine varın. Ve siz izin verin ki, yolunuz istediğiniz yere çıksın.
 

Bu haber toplam 7870 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.