1. YAZARLAR

  2. Psk. Dan. Perihan DEMİRBAŞ

  3. Farklı Olanı Anlamıyoruz, Kabul Etmiyoruz
Psk. Dan. Perihan DEMİRBAŞ

Psk. Dan. Perihan DEMİRBAŞ

Yazarın Tüm Yazıları >

Farklı Olanı Anlamıyoruz, Kabul Etmiyoruz

A+A-

En çok kimden bir şeyler öğreniriz hiç düşündünüz mü? Çoğu zaman farklı olandan, bizden farklı olanları anlayıp, kabul ettikçe gelişiriz.

Yazarak anlatmamın nedeni daha çok kişiye bilgi ulaştırmak, paylaşmak, belki de gördüğüm çarpıklıkları bir şekilde ifade etme platformu bulma isteğidir.

Geçen gün, bir sohbet anında okula yeni başlayan çocuğunun engelli bir çocukla aynı okulda okumasına bir felaket gözüyle bakan bir anneyi, dehşetle dinlemek durumunda kaldım. Dilim döndüğünce bilgi vermeye çalıştım, ancak insanlara kendi ihtiyacı dışındaki bir bilgiyi duyurmak çoğu zaman mümkün olmaz, olmadı. O konuştukça dehşetim sürdü.

Dehşet diyorum, çünkü ülkemizde uzun bir süredir özel eğitimle ilgili entegrasyon programı uygulanmaktadır. Yani pek çok okulda kaynaştırma adı altında özel sınıflar bulunmaktadır. Buna toplum olarak alıştığımızı ve hatta memnun olduğumuzu düşünürken böyle bir sohbetin ortasında kendimi bulmam, bu konuda yetince yazılıp çizilmediğini düşünmeme neden oldu. Demek ki, hala bir kısmımız bu konuda yeterince duyarlı değiliz…

 Kaynaştırma yoluyla eğitim; özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitimlerini, destek eğitim hizmetleri de sağlanarak yetersizliği olmayan akranları ile birlikte resmî ve özel; okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan özel eğitim uygulamalarıdır.

Engelli çocuklar belli testlerden geçerek Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinden aldıkları raporlarla uygun okulda eğitimlerine devam ederler, 8. sınıfa kadarda sınıfta kalmazlar, diğerleri ile aynı diplomayı alırlar. Daha fazla ayrıntı için herhangi bir Rehberlik Ve Araştırma Merkezinin sayfasından bilgi edinilebilir. Türkiye’de 200 civarında,  yani her ilde en az bir tane Rehberlik ve Araştırma Merkezi bulunmaktadır.

Engelli çocuklarla bir dönem çalışma olanağım oldu. Belki de şans demeliyim, onlarla ve aileleri ile çalışmak öğreticiydi.  Mesleki donanımım nedeni ile engeller ve nedenleri ile ilgili bir miktar bilgiye sahibim. Bir miktar diyorum çünkü şu anda bu alanla ilgili sadece destek çalışması yapabiliyorum, ama sadece bir vatandaş olarak da bu konuda duyarlı olmak gerektiğine inanıyorum.

Engeller herkesin bildiği gibi doğum öncesi, doğum anı ya da doğumdan sonraki herhangi bir nedenle oluşabilir. Doğum sonrasına dikkat çekmek istiyorum. Tanıdığım pek çok engellinin doğum sonrası nedenlerine baktığımda çevresel faktörler öne çıkmaktadır. Ne demek istiyorum hala çok açık olmayabilir. Demek istiyorum ki hepimiz doğum sonrası süreci yaşıyoruz ve her an çevresel ya da biyolojik nedenlerle engel sahibi olabiliriz veya ailemizden birinin bir engelle baş etmesine yardımcı olmak durumunda kalabiliriz.

Hiçbir garantisi yoktur trafik kazası geçirmeyeceğimizin, ya da merdivenden düşmeyeceğimizin ya da biyolojik nedenlerle yeti kaybına uğramayacağımızın.

Tekrar başa dönersek okula yeni başlamış engelli bir çocuğa sahip anne babaya, engelli bir çocuğa sahip olmanın yaşattığı duygu ve sorumluluğun ağırlığına bir de toplumsal ağırlıkları eklemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. “Bu okulda ne işi var”, “Aynı okulda okumasınlar”, “O çocuklardan hiçbir şey olmaz, evde otursunlar” zihniyetini anlamakta zorlanıyorum, anlamaya da gerek olduğunu sanmıyorum. Biraz kendisi veya çevresi ile ilgili, azıcık okumuş yazmış birinin bunlardan önce,  ‘nasıl yardım edebiliriz’ kısmı ile ilgili olması gerekir.

Her gün öğretmenden ne duyacağım, arkadaşları ne diyecek, annelere ne cevap vereceğim düşüncesi ile okula çocuk getirip-götürmek, bu konudaki tedirginliği nedeni ile saatlerce okul kapısında beklemek zor olmalı. Ailelerin yüzde 37,8’i kendilerini suçlu hissediyor, yüzde 79,7’si psikolojik sorun yaşıyor. Önemli bir kısmında eşler arasında tartışmalar yaşanıyor. En büyük travmayı anne yaşıyor. Ve anne önce kendisini suçlamaya başlıyor.

Hiçbir engeli olmayan çocuklarına olumsuz yorum yapılması nedeniyle gözyaşı döken pek çok annenin anlattıklarını dinlerken çoğu zaman, engelli çocuğa sahip olan anne ve babaları düşünerek daha şanslı bir grup olduklarını düşünürüm. Engel olmaması halinde bile anne baba olarak sosyalleşme adına çocuklarımızın katıldığı gruplardan çocuklarımız için eleştiri almayı tolere edemezken, bu konuda kendini suçlu hisseden bir anne babanın baş etmesi güç...

Yine engellileri bir kenara bırakarak bakalım. Engelliler için olduğu kadar, normaller için de entegrasyon (kaynaştırma) faydalıdır. Entegrasyon iki taraflıdır, her iki tarafında kazanımları vardır. Engelli karşıtı olan anne için söylüyorum, çünkü ilgilendiği kısım sadece kendi çocuğuna nasıl bir fayda sağlayabilir. Oysa biliyoruz ki, toplumun sorunları, krizleri baş etmez ya da inkâr edersek gelip bizi bulur.

Normaller için de faydası engellilerle tanışmak ve farklı özelliklere sahip bireyleri de kabul etmeyi öğrenmektir. Engellilerle aynı okulda okuyan, aynı servisi paylaşan biri yaşamı boyunca farklı özellikler gösteren bireyleri anlamakta ve kabul etmekte zorlanmaz.

Yazıda normal kelimesini sıkça kullanmış olsam da, normal konusunda net bir tanım olduğunu düşünmüyorum. Kime göre, neye göre normal diyoruz, bu tartışılır ve ayrı bir yazı konusudur. Ama ipucu; kendinden farklı olanları yargılayanlara da normal demiyoruz, neye göre demiyoruz, kime göre demiyoruz… Hep birlikte gözlem yapalım!

Bu yazı toplam 4673 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum