1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Dr. Agah AYDIN İle İlişki, Evlilik, İnternet, Aşk - Röportaj

Dr. Agah AYDIN İle İlişki, Evlilik, İnternet, Aşk - Röportaj

Aktüel Psikoloji içerik editörü, Ebru AKKOYUN, bu ay Türkiye'nin önemli psikiyatri uzmanlarından aynı zamanda psikoterapist Dr. Agah Aydın ile "İlişki-Evlilik-İnternet-Aşk" konusu hakkında söyleşi yaptı.

A+A-

Peki, ekonomik sistem nasıl böyle bir değişime yol açtı?

Bu mevzu biraz uzun ama şöyle özetleyebilirim; İnsan yavrusu doğduğu gün tek başına yaşayamayacak bir eksiklikle, yetersizlikle maluldür. Bebeğin bedenindeki düzensizlik ve dışarıdaki karmaşa imge dünyasını o denli ürkütücü kılar ki  cinler, periler, hortlaklar, bir fare tarafından ısırılan pipiler, kulağa giren böcekler, ham yapan canavarlar veya yarılarak içeriği dışarı dökülmüş beden parçalarının resmedilmiş olduğu Hieronymus Boch’un tablolarının içinde yaşamak gibidir. İnsan yavrusu için hayat ancak eksiklik duygusundan kurtulma umudu ya da hayat üstünde etkili olduğunu görme çabası ile anlamlandırılabilir! Çocukların sabit bir nesneye, tutulacak bir ele, sığınılacak bir limana ya da sarılmaya –bir yılana bile olsa-, hep kurtaran, kurtaracak olan kahramanlara, vaatlere, mutlu sonla biten masallara o kadar çok ihtiyaçları vardır ki  yaşamlarının geri kalanında bu elleri, limanları, kucakları, yılanları ve dahası bu kurtuluş masallarını ve masalcıları hiç mi hiç unutmazlar. Öylesine zor ve karmaşa içindedir ki bu dünya, bunaltıyla başa çıkabilmek için çocuk süt veren memenin tarafında konuşlanmış “tamamen iyi olan” bizimkiler  ve istediğimizde gelmeyen, kaçan, sütünü esirgeyenler yani “tamamen kötü olan” onlar diye ikiye böler nesneleri ve rahatlar. Hem çocuklarda, hem de yaşam koşulları çok ağırlaştığında, sıkıntılı zamanlarda duygusal ve bilişsel olarak hayatla başa çıkmak da zorlanan kimi kişilerde ve sınırda kişilik örgütlenmesi olan yetişkinlerde nesneler iyi ve kötü diye, biz ve onlar diye ikiye bölünür. İşte bu bölünmeyi gideren, insanın bütünlüklü bir kişilik oluşturmasını sağlayan da başlangıç ona bakım verenler ve daha sonra da onların yerine geçen Öteki’lerle mümkündür.

Ekonomik liberalizim bireye bu ötekilerin yerine geçecek nesneler önerdi, evler, arabalar, tatiller... İnsanlar bu satın alınabilir nesnelere ulaşabilmek için daha çok çalışmak zorunda kaldılar. Giderek toplumsal grup bağları çözüldü ve insanlar yalnızlaşmaya, ve yaşadıkları topluma da yabancılaşmaya başladı. Bu öyle bir hal aldı ki kişi kendine ve onu var eden diğer insanlara da yabancılaştı. Sonuç olarak kimsenin bir başkası için herhangi bir zorluğa katlanmadığı, yalnızca bireysel çıkarlarının peşinden koştuğu ve bu yolda ilerledikçe de kendi içine kapanan, ötekilerle empati kuramayan bencilleşen bir topluma dönüştük.

Kendi içine kapanmış her insan, bütün öteki insanların acılarına, ihtiyaçlarına duyarsız davranır. Böyle bir insan ancak çıkarları gerektirdiği için bir ilişkiyi yürütür. Oysa bir çiftin ilişkisi ancak, karşısındaki çocuklaştığında, zora düştüğünde anne olabiliyor, kendisi hastalandığında, dara düştüğünde de diğeri bunu yapabiliyorsa derinleşir, sürer. Dünya öyle bir hale geldi ki artık pek çok kişi her gün her yerde olan yalnızlık, ihanet, ölüm ve hastalık gibi olayları aileden sayılan birinin başına gelmedikçe kavrayamıyor ya da etkilenmiyor!

agah-aydin.jpg

Birbirleriyle evlenen ve uzun süreli ilişkiler kuran, çocuk yapan insanlar hala çok sayıda. Sizce evlilikler bu değişimden nasıl etkilendi?

Bu haber toplam 85173 defa okunmuştur
Haberin Devamı 1 2 3 4 5 6 7 8 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.