1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Travmaların doğurduğu Sonuçlar...

Travmaların doğurduğu Sonuçlar...

Böyle sorunlar yaşadığımızda bazen çözümü çok uzaklarda, büyük zorluklarla aldığımız randevularda ararız...

A+A-

 

Böyle sorunlar yaşadığımızda bazen çözümü çok uzaklarda, büyük zorluklarla aldığımız randevularda aramak yerine, size aileden biri gibi davranacak, hastalığınızın beyninizde kapladığı yer kadar değer verip zaman ayıracak, küçük, butik hatta evinize yakın yapılanmalarda bulmak daha kolay olabilir. İşte Pan Psikoloji ve Psikiyatrik Danışma Merkezi böyle bir yer. Merkezin kurucularından Dr. Feza Toker’le mahallemizin psikiyatrı tadında samimi sohbet ettik. Üstelik son derece stresli bir konuyu konuşmamıza rağmen… Şimdi panik atak hastası olan birkaç arkadaşımı daha iyi anlıyorum. Hatta bu hayat şartlarında hepimizin zaman zaman panik atak kıyılarında dolaşmamız, bu soruna bir adım mesafede duruyor olmamız bile olası…

Panik atak nedir, ne hissedilir?

Ani bir şekilde ortaya çıkan bedensel ve ruhsal belirtilerle seyreden yoğun bir kaygı atağıdır. Atak sırasında çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, göğüste sıkıntı hissi, bulantı, karın ağrısı, baş dönmesi, sersemlik hissi, uyuşma, karıncalanma, ürperme, ateş basması, kendine yabancılaşma, gerçekdışılık duygusu, delirme veya ölüm korkusu gibi belirtilerin önemli bir kısmı çok kısa sürede ardı ardına yaşanır. Dramatik bir tablodur. ‘İşte bu sefer tamam, bunu katiyen atlatamayacağım’ diye düşünürler.

Panik atağın görüldüğü psikiyatrik bozukluklar var mı?

Fobi, sosyal fobi, posttravmatik stres bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, ayrılma anksiyetesi, panik bozukluk gibi durumlarda görülebilir. Uçuş korkusu olan uçakta, sosyal fobisi olan bir sunum yaparken, çatışma sonrası posttravmatik stres bozukluğu geçirmekte olan bir asker bir egzoz patlama sesiyle, temizlik obsesyonu olan biri ani kirli bir ortama düşmesiyle panik atak yaşayabilir. Bunun tekrar ne zaman oluşacağı kaygısıyla bekleme hali atağın kendisinden daha zorlayıcı olabilir.

Panik bozukluğun türleri var mı?

Agorafobili ve agorafobisiz türleri vardır. Burada agorafobiyi panik atak gelirse yardım almanın ya da kaçmanın zor olabileceği ortam ve durumlarda bulunma korkusu olarak tanımlayabiliriz. Agorafobiyle birlikte olduğunda kişinin sosyal ve mesleki işlevselliği daha çok düşmekte.

Nasıl bir mekanizmada işliyor?

Bazı bedensel duyumları kötü yönde yorumlamayla kalp atımının hızlanması gibi bedenin kaygıya verdiği cevapları oluşturur, felaketleştirici yorumların devamıyla nefes darlığı, uyuşma gibi belirtiler de eklenmiştir. Artık bir hastalığın olduğu fikrine odaklanılır, mesela kalp krizi geçirdiğine kendini ikna etmiştir, belirtilere dayanamaz hale gelmiştir. Ona göre ölecek, en azından bayılacaktır, giderek kontrol kaybı hissi artar.

Panik atağı neler tetikleyebilir?

Kişinin tolere edebileceği sınırları zorlayan ya da bir önceki atağı çağrıştıran her şey tetikleyebilir. Agorafobi yaratabilecek her ortam, fizik belirtilerin bir kısmını oluşturabilecek ilaç, madde, çok yeme, başka hastalıklar tetikleyebilir. Örneğin kalp atımını hızlandıracak düzeyde kahve içimi bir atağı tetikleyebilir. Ama ben hastanın yiyip içtiklerine fazla takılmam çünkü aşırı temkinlilik, her şeyi tehlike gibi görme, kaçınma davranışlarını artırabilir. Alkolden özel bahsetmek lazım belki, önce rahatlatıyormuş gibi gelmesine rağmen kontrol kaybı duygusunu artırdığı için atak çok daha kötü boyutlara ulaşır.

Kadında veya erkekte görülme sıklığı farklı mı?

Hastaların karşı cinsin rahatsızlığı diye düşünmeleri bize tanı ve tedavi sürecinde kolaylık yerine zorluk sebebi oluyor. Ama istatistiki bakarsak kadınlarda iki-üç kat daha çok görülüyor.

Bu çağımızın hastalığı mı?

Bir kere adı geç konmuş rahatsızlıklardan. Günümüz insanının yalnızlığı, acıya, sorunlara tahammülsüzlüğü, kontrol kaygısı, her anlamdaki tevekkül eksikliği bana böyle bir rahatsızlığın yaygınlaşmasının doğal olduğunu düşündürüyor.

Tedavi nasıl yapılıyor?

İlaç, terapi veya ilaç+terapi şeklinde uygulama mümkün. İlaç tedavisinde antidepresanlar ve anksiyolitiklerden faydalanıyoruz. Tek başına ilaç tedavilerinde atakların tekrarlama olasılığı yüksek. Tedavinin mutlaka kişiye özel oluşturulması ve hastayla tartışılarak kararlaştırılması gerekiyor. Özellikle hastanın bir an evvel kurtulma isteğiyle gelişen zaman baskısı, kaygının yüksekliği nedeniyle terapide işbirliğinde zorlanması hekimi sıklıkla ilaç tedavisini başından itibaren kullanmaya yönlendiriyor. Oysa ilaç kullanmanın tedirgin ettiği gebelik, emzirme gibi durumlarda sadece terapiden ciddi fayda gören hasta sayısı oldukça yüksek.

İlaç ne kadar kullanılmalı?

Bu kullanılan ilaca, tedaviye cevaba ve talebe göre değişebilir. Panik belirtilerinin kalmadığı durumlarda yeni atak beklentisi yıllarca sürebilmektedir.

Başka hastalıkları tetikler mi?

Depresyon, alkol bağımlılığı, ilaç bağımlılığı gibi rahatsızlıkları tetikleyebilir. Ama bize sıkça şöyle sorular gelmekte: Bu kadar hırpalandığım ataklarla fiziki bir hastalık gelişmez mi? Hayır, bu doğru değil, en azından düşüncesi ihtimalinden daha tehlikeli.

Panik ataklının kurtulmak için kendi kendine yapabileceği şeyler var mı?

Yoga, meditasyon gibi teknikleri öğrenmek beden duyumlarını daha doğru değerlendirebilmek ve tepkileri yönetebilmek açısından yarar sağlayabiliyor. Karın kaslarını kasmasını istediğim kadın hastalarımın yüzde 70’i nasıl yapacağını bilmediğini söyledi. Bedenimizi tanıyıp uzlaşmamız lazım.

Hasta atak sırasında neler yapmalı?


Alan terk etmemeli. Kaçınma davranışlarıyla yaşamdan, sosyallikten, mekanlardan bir adım geri çekilirse rahatsızlık onun üstüne iki adım gelir.

Radikal

Bu haber toplam 11298 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.