1. YAZARLAR

  2. Doç. Dr. Tayfun DOĞAN

  3. Pozitif psikoloji nedir ve neden önemlidir?
Doç. Dr. Tayfun DOĞAN

Doç. Dr. Tayfun DOĞAN

aktuelpsikoloji.com
Yazarın Tüm Yazıları >

Pozitif psikoloji nedir ve neden önemlidir?

A+A-

Pozitif psikoloji ile ilgili çalışıyorsunuz ve bu akımın Türkiye’de ki öncülerindensiniz? Nasıl oldu bu alana ilgi duymanız?

Tayfun Doğan (TD): Doktora eğitimim sonrasında mutluluk konusu üzerine çalışmalar yapmaya başlamıştım ve bu konu üzerinde çalıştıkça daha derin bilgilere ulaşmaya başladım. Bu alanda bilgi sahibi oldukça da daha çok sevmeye başladım. Sonrasında ise bu bir tutkuya dönüştü diyebilirim. Zaten oldum olası okumayı-yazmayı ve akademik konularda çalışmayı severim. Pozitif psikoloji çalışmak ayrıca keyif oldu benim için. Okudukça araştırdıkça kendimi buldum. Bununla birlikte daha almam gereken çok yol olduğunu düşünüyorum. Henüz yolun başındayım.

Peki, bu kadar tutkuyla bağlandığınız “pozitif psikoloji” nedir ve neden önemlidir?

TD: Pozitif psikoloji, insanların olumlu yönlerine ve güçlü özelliklerine odaklanan bir yaklaşımdır.  Bir başka ifadeyle, pozitif psikoloji ‘İyi yaşam nedir?’, ‘Hayatı yaşamaya değer kılan şeyler nelerdir?’, ‘Mutluluk ve psikolojik iyi oluş nedir ve bunlara nasıl ulaşılır?’ gibi sorulara cevap arayan bir yaklaşımdır. Neden önemli olduğu konusuna gelirsek, insanı ve davranışlarını inceleyen psikoloji bilimi, insanların olumsuz yönlerine ya da ruh sağlığı bozukluklarına daha fazla odaklanmıştır. İnsanların olumlu özelliklerini ve güçlü yanlarını ise ihmal etmiştir. Gerçekten, psikoloji bilimi, ruh sağlığı bozuklukları ve tedavileri konusunda çok önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Ama aynı ilerlemeyi pozitif konular için söyleyemiyoruz. Bugün, 2000’li yıllardan önce yazılmış ya da basılmış herhangi bir psikoloji sözlüğünü alıp incelerseniz, mutluluk, iyilik hali, yaşamın anlamı, affedicilik, iyimserlik ya da umut gibi kavramların neredeyse hiç birinin sözlükte yer almadığını görürsünüz. Sözlüğü geçelim, herhangi bir psikolojiye giriş kitabında da bu tür konulara yer verilmediğine şahit olacaksınız. Neyse ki artık bu durum aşıldı ve artık hem sözlüklerde, hem psikoloji kitaplarında insanların pozitif özellikleriyle ilgili bölümler ya da kavramlarda yer almaya başladı. Bir de olaya şu açıdan bakmak gerek, atıyorum toplumun %10’u ruh sağlığı bozuklukları yaşıyorsa % 90’ı görece ruh sağlığı yerinde olarak nitelendirilebilir. Bu durumda psikolojinin bilim olarak yalnızca %10’luk kesime odaklanması da normal kabul edilemez. Bu olumsuza odaklanma psikoloji bilimini öylesine ele geçirmiştir ki, sosyal psikolojiye bakıyorsunuz daha çok ayrımcılık, şiddet, saldırganlık gibi konulara eğilmiş. Evlilik psikolojisi üzerine yapılmış çalışmalara bakıyorsunuz daha çok boşanma, aile içi şiddet, evlilik çatışmaları gibi konular yoğunlukta. Yani şunu söyleyebiliriz, psikolojinin bakış açısı olumsuza odaklanmış durumdaydı. Elbette pozitif konularda da çalışmalarda vardı ancak bunlar bütün içerisinde çok yetersiz ve cılız çabalardı. Pozitif psikoloji bu olumsuz bakış açısını kırmıştır ve pozitif konularda çalışmayı meşrulaştırmıştır. Ayrıca özel olarak pozitif konular üzerinde çalışan insanları bir çatı altında toplamayı başarmıştır.

 

Anladığım kadarıyla bu yeni yaklaşım psikoloji bilimine ve araştırmacılara yeni bir bakış açısı getirmiş durumda. Peki, pozitif psikolojiye yönelik eleştiriler nelerdir?

TD: Tabii var ve bu eleştirilerin olması güzel. Elbette olacak eleştiriler. Bu durum bilimin ruhuna uygun bir defa. Bu yaklaşımın eleştirildikçe hak ettiği gerçek yerini bulabileceğine inanıyorum. Eleştirilere geçmeden önce, pozitif psikolojinin pop-psikoloji ya da kişisel gelişim sektörüyle bir ilgisinin bulunmadığını söylemeliyim. Pozitif psikolojinin temeli bilimsel çalışmalara dayalıdır, öznel deneyimlere değil. Eleştirilere gelecek olursak, ilk zamanlar bu yaklaşımla ilgili en çok gelen eleştiri, bu yaklaşımın yeni olmadığı, zaten var olduğu ile ilgiliydi. Özellikle hümanist psikolojinin pozitif konulara eğildiği ve pozitif psikolojinin yeni bir akımmış gibi sunulmasının haksızlık olduğu şeklinde eleştiriler gelmiştir. Hümanist psikolojinin insana olumlu bakışı doğrudur ancak pozitif psikolojiyle ilgili ayrıldığı nokta araştırma yöntemlerindedir. Hümanist psikoloji daha çok kuramsal çalışmalara odaklanmıştır, pozitif psikoloji ise araştırma odaklıdır. Ayrıca şahsen, pozitif psikolojinin hümanist psikolojiden öğreneceği çok fazla şeyin olduğunu düşünen birisiyim. Bir başka eleştiri konusu ise, pozitif psikolojinin ‘olumsuz’u yok saydığı şeklindeki eleştiridir. Pozitif psikolojinin olumlu özelliklere ya da kavramlara daha çok odaklandığı doğrudur ancak bu olumsuzu yok saydığı anlamına gelmez. Bir defa olumsuz durumların oluşmaması için önleyici işlev görmektedir. Ayrıca, ‘travma sonrası gelişim’ ve ‘psikolojik sağlamlık’ gibi araştırma konuları bir yönüyle ruhsal bozukluklarla da ilgilidir ve bu konularda yapılan çalışmalar ümit vericidir. Yani kısaca, insanların olumlu özelliklerine odaklanarak ve bu olumlu yanlarını güçlendirerek ruh sağlıklarını koruma yönünde yardımcı da olabiliriz. Farklı bilim insanlarınca pek çok eleştiri var ancak son bir tanesini daha söyleyeyim. Pozitif psikolojinin ‘bencil’ bir yaklaşım olduğunu ve ‘beyaz batılı insanın’ psikolojisi olduğunu ileri süren bilim adamları da vardır. Oysaki gelinen noktada pozitif psikoloji tüm dünyada insanların iyi oluş düzeylerinin ve yaşam kalitelerinin artırılması için neler yapılabileceği ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. Bu eleştiriye hiç katılmıyorum.

Yani bahsettiğiniz gibi pozitif psikoloji gerçekten işe yarıyor mu? Pozitif psikoloji uygulamalarından bahseder misiniz?

TD: Pozitif psikolojiyi eleştiren bilim adamlarının söylediği şeylerden birisi de, bu yaklaşımın geçici bir heves olduğu ve kısa süre sonra sonlanacağı şeklindeki görüşlerdi. Ancak gelinen noktada bunun böyle olmadığı, gittikçe büyüdüğü, her geçen gün daha fazla profesyonelin pozitif psikolojiyle ilgilenmeye başladığı gözlenmektedir. Hatta diyebilirim ki, psikiyatristler bile bu yaklaşım kapsamındaki konulara eğilmekteler, bu konularla ilgili kitaplar ve makaleler yayınlamaktadırlar. Buna seviniyorum.

İşe yarıyor mu? Basitçe, işe yarıyor ki bu kadar çok ilgi var diye cevaplayabilirim. Pozitif psikolojinin önemli bir yönü de hem araştırma hem de uygulama odaklı olmasıdır. Dolayısıyla insanların psikolojik iyi oluş düzeylerini yükseltebilmek amacıyla pek çok uygulamalı çalışmalar yapılmakta ve başarılı sonuçlar da alınmaktadır. 2000’lerin başından beri birçok pozitif psikoloji odaklı psikoterapi yöntemi de geliştirilmiştir. Pozitif bilişsel davranışçı terapi, amaç odaklı terapi, pozitif terapi, umut terapisi, iyi oluş terapisi, yaşam kalitesi terapisi, merhamet odaklı terapi, güç odaklı terapi, anlam odaklı terapi gibi yöntemler buna örnek olarak verilebilir. Bunlar uygulama anlamında oldukça heyecan verici çalışmalar ve gelecek süreçte bunların daha da artacağından eminim. Pozitif psikologlar iyi çalışıyor çünkü.

Pozitif psikologlardan umutlusunuz anlaşılan. Nasıl görüyorsunuz pozitif psikolojinin geleceğini?

TD: Elbette umutluyum. Geçen yıl Los Angeles’ta (ABD) düzenlenen uluslararası pozitif psikoloji kongresine katılmıştım. Kongreye ilgi muazzamdı ve çalışmalar son derece özgündü. Bu yaklaşım ABD orjinli olarak başladığı için mevcut çalışmaların ve araştırmaların çoğu batı örneklemleri üzerinde ve onların belirlediği kavramlar çerçevesinde şekillenmekte. Ancak kongrede gözlemlediğim şeylerden birisi de artık pozitif psikolojinin başka büyük kültürlerden araştırmacılar tarafından da gündeme alındığı şeklindeydi. Yani ben Çin, Hint, Rus ve tabii ki Türk-İslam kültürünün bu yaklaşıma çok şey katabileceğini düşünüyorum. Hatta Afrika kültüründen bile öğrenebileceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum. Buradan hareketle pozitif psikoloji yaklaşımının artık tüm ülkelere yayıldığını ve gittikçe daha çok araştırmacı tarafından benimseneceğini görebiliyorum. Farklı kültürlerden gelen katkılarla bu yaklaşımın daha da güçleneceğini ve önemli işler başarabileceğini düşünüyorum. Zaten pozitif psikoloji ‘Budizm’den oldukça etkilenmiş ve faydalanmıştır. Bunu diğer kültürlerin takip edeceğini söylemek hayalcilik olmaz.

O zaman Türkiye’de pozitif psikoloji çalışmaları ne durumda diye soralım.

TD: Buna şöyle cevap vereyim. Türkiye’de genel olarak psikoloji bilimi ne durumda diye bakmamız lazım. Maalesef oldukça geriden takip ediyoruz. Pek çok bilim alanında olduğu gibi psikoloji üzerine yapılan çalışmalar da daha çok batı orjinli kavramların tekrarı ya da çevirisi şeklinde. Yani dünya psikoloji literatürüne özgün katkılarda bulunduğumuzu söylememiz biraz zor. Ama yeni gelen neslin bu konuda iyi işler yapacağı ile ilgili de umutluyum. Çünkü artık yurt dışına gitme, oralarda eğitim alma imkânları kolaylaştı, araştırmacıların, bilim insanlarının vizyonu daha çok gelişmeye başladı. Oralar da iyi eğitim alan kişilerin ülkemize döndükten sonra öğrendiklerini bizim kültürümüzle bütünleştireceklerini ve psikoloji literatürüne özgün katkılarda bulunacaklarını umuyorum.

Pozitif psikolojiye gelecek olursak, aslında uzun yıllardır psikolojik danışmanlık alanındaki akademisyenlerin adını koymadan pozitif psikoloji konularından çalıştıklarını söyleyebiliriz. Bunun dışında, ülkemizde de henüz yeni yeni gelişmeye başlayan bir alan. Yavaş yavaş üniversitelerin psikoloji ya da psikolojik danışmanlık programlarında pozitif psikoloji derslerine yer verilmeye başlandı. Bu konuda vakıf üniversitelerinin daha cesur davrandığını söylememiz lazım. Devlette ise, daha çok seçmeli ders olarak programa koyan yerler var. Bunun dışında, bugün herhangi bir psikolojik danışmanlık ya da psikoloji kongresine katıldığınızda pozitif psikoloji kapsamında değerlendirilebilecek çok fazla araştırma ve bildiri sunumu olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Yani Türkiye’de de ilgi yüksek seviyede.

Peki, son olarak biraz da kendi çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

TD: Bu alanın gelişmesi ve tanınması için çabalıyorum. Şimdiye kadar daha çok mutluluk ve psikolojik iyi oluş ile ilgili araştırmalar yapmaya çalıştım. Pozitif psikolojiye giriş niteliğinde bir kitabın çevirisini tamamladık ve Nobel Yayıncılık’tan çıktı. Onunla ilgili oldukça güzel tepkiler alıyorum. Bunun dışında The Journal of Happiness & Well-Being (Mutluluk ve İyi Oluş Dergisi - www.journalofhappiness.net) adlı Türkçe ve İngilizce yayın yapan bir derginin kurucusu ve editörüyüm. Yakın gelecekte ise pozitif psikoloji laboratuvarı kurma ve ulusal bir kongre düzenleme planlarımız var. Umarım gerçekleştirebiliriz.

Bu yazı toplam 29957 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum