Kabul Kararlılık Terapisi ve Metakognitif Terapinin Karşılaştırılması

Kabul Kararlılık Terapisi ve Metakognitif Terapinin Karşılaştırılması
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyeleri Rukiyye Meryem Osmanoğlu, Rojin Yazar Tuğyıldız ve Simge Koçyiğit’in kaleme aldığı Kabul Kararlılık Terapisi ve Metakognitif Terapinin Karşılaştırılması adlı çalışmanın ayrıntıları...

Hasan Kalyoncu Üniversitesi'nden Yeni İnceleme: ACT ile Metakognitif Terapinin Karşılaştırılması

Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nden Rukiyye Meryem Osmanoğlu, Rojin Yazar Tuğyıldız ve Simge Koçyiğit tarafından hazırlanan kapsamlı bir inceleme çalışmasında, psikoterapide öne çıkan iki çağdaş yaklaşım olan Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) ile Metakognitif Terapi (MKT) çok yönlü biçimde ele alındı.

Çalışmada her iki terapinin kuramsal altyapısı, temel kavramları, teknikleri, terapi süreçleri ve klinik etkinlikleri detaylı olarak inceleniyor.

Üçüncü Kuşak Terapiler: Zihinle Mücadele Yerine Dönüşüm

Makale, psikoterapi tarihinde üçüncü kuşak olarak tanımlanan modern bilişsel-davranışçı yaklaşımların yükselişine dikkat çekiyor. ACT ve MKT, bu yeni nesil terapiler içinde öne çıkan iki yöntem olarak değerlendiriliyor.

ACT, düşünce ve duygularla savaşmak yerine onları kabul etmeyi ve kişinin yaşamda değerlerine uygun adımlar atmasını hedefliyor. MKT ise, bireyin düşünceler üzerine düşünme biçimini –yani metakognisyonu– değiştirerek psikolojik sorunlara müdahale etmeyi amaçlıyor.

Üçüncü Dalga Terapiler ve ACT ile MKT'nin Yükselişi

Psikoterapi alanında, davranışçı ve bilişsel davranışçı terapiler (BDT) günümüzde yaygın olarak kullanılan, kanıta dayalı ve etkililiği sürekli olarak araştırılan önemli yaklaşımlar arasında yer almaktadır. Psikoterapi yaklaşımlarının tarihsel gelişimi üç ana kuşak altında incelenmektedir. İlk kuşak, bireyin davranışlarının klasik ve edimsel koşullanma gibi davranışçı prensiplerle incelenmesini ve açıklanmasını temel alan davranışçılık temelli yaklaşımları içermektedir. İkinci kuşak ise, bilişlerin önem kazandığı, Albert Ellis'in Akılcı Duygusal Davranışçı Terapisi ve Aaron Beck'in Bilişsel Davranışçı Terapisi gibi yaklaşımların ortaya çıktığı dönemi ifade etmektedir.

Üçüncü ve son kuşak terapiler, bireyin içsel yaşantılarına odaklanarak içgörü, kabul ve kendindelik gibi kavramları ön plana çıkarmaktadır. Bu kuşak içerisinde Diyalektik Davranışçı Terapi, Bilinçli Farkındalık Temelli Bilişsel Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) ve Metakognitif Terapi (MKT) gibi yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu terapiler, geleneksel BDT yaklaşımından ayrılarak yeni yöntemlerle birleşmiş ve tanı odaklı olmaktan ziyade bireyin işlevselliğini geliştirmeyi hedeflemiştir. Bu "üçüncü dalga" yaklaşımlar, psikoterapide sadece bir evrimi değil, aynı zamanda bir paradigma kaymasını temsil etmektedir. İlk dalga gözlemlenebilir davranışlara, ikinci dalga bilişsel içeriğe odaklanırken, üçüncü dalga terapiler içsel deneyimlerin içeriğinden ziyade, bireyin bu içerikle kurduğu ilişkiye vurgu yapmaktadır. Bu durum, zihinsel sağlığa daha bütünsel, daha az patolojize edici bir bakış açısı sunmakta ve olumsuz düşünce ve duyguları kontrol etme veya ortadan kaldırma girişimlerinin çoğu zaman ters tepebileceğine dair artan bir farkındalığı yansıtmaktadır. Odak noktası, semptom azaltmadan ziyade psikolojik esneklik ve genel iyi oluşa doğru kaymaktadır.

Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) ve Metakognitif Terapi (MKT) yaklaşımları, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) geleneğinden türemiş olsalar da, kuramsal çerçeve, terapötik teknikler ve terapi süreci konularında önemli farklılıklar gösterebilmektedir. ACT, psikolojik esnekliğin geliştirilmesine, zorlayıcı içsel deneyimlere yönelik kabul ve kendindelik becerilerinin artırılmasına odaklanmaktadır. MKT ise, metakognitif inançlara, yani düşünceler hakkında düşüncelere odaklanarak bu inançların ruhsal bozukluklara nasıl katkıda bulunabileceğini incelemektedir.

Her iki terapi yaklaşımının da ruhsal bozuklukların tedavisinde etkililiği çeşitli araştırmalarla kanıtlanmıştır. Kabul ve Kararlılık Terapisi'nin depresyon, obsesif kompulsif bozukluk ve sınav kaygısı üzerinde etkili olduğu belirtilmektedir. Metakognitif Terapi'nin ise obsesif kompulsif bozukluk, depresyon ve anksiyete üzerinde etkililiği gösterilmiştir. Ancak, mevcut literatür incelendiğinde, ACT ile MKT'yi kapsamlı bir şekilde karşılaştıran bir çalışmanın bulunmadığı görülmektedir. Bu durum, her iki yaklaşımın benzerlikleri ve farklılıklarının bilinmesine dair önemli bir boşluk oluşturmaktadır. Bu eksiklik, alanda çalışan uygulayıcıların ve araştırmacıların klinik pratiklerinde ve araştırma tasarımlarında sınırlılıklara yol açabilmektedir. Bu nedenle, bu derleme, iki önemli psikoterapi yaklaşımı olan ACT ve MKT arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları felsefi temeller, teorik temeller, kullanılan teknikler ve terapi süreci bağlamında derinlemesine incelemeyi amaçlamaktadır. Bu karşılaştırmalı analiz, klinisyenlere belirli bir danışan için en uygun terapiyi seçme konusunda daha kanıta dayalı kararlar vermelerinde rehberlik edecek ve gelecekteki araştırmalar için bir altyapı sunacaktır.

Felsefi ve Teorik Temeller: Yaklaşımların Kökenleri ve Çerçeveleri

Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT), Hayes tarafından kurulan üçüncü kuşak bilişsel terapiler arasında yer alan kanıta dayalı bir psikoterapi yaklaşımıdır. ACT'nin temel felsefesini işlevsel bağlamsalcılık şekillendirmektedir. Bu yaklaşım, bireyin davranışlarının (içsel deneyimler dahil) tarihsel ve durumsal bağlam içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini öne süren, içsel deneyimleri davranış olarak kabul eden radikal davranışçılık temelli bir yaklaşımdır. İşlevsel bağlamsalcılıkta, belirli bir durumun veya davranışın problem olarak görülmesi yerine, davranışın bağlamsal olarak var olan işlevine ve anlamına odaklanılmaktadır. Bu perspektiften bakıldığında, bir davranışın faydalı veya işlevsel olup olmadığı, bireyin değerlerine temas edip etmediği ile ilişkilidir. Örneğin, değerleri arasında ihtiyaç sahiplerine yardım etmek olan bir bireyin tüm gün evden çıkmaması ve insanlarla iletişim kurmaktan kaçınması, işlevsel olmayan davranışlar olarak kabul edilmektedir. ACT, kişinin kendi düşünceleri ve değerlendirmelerinin katılığı üzerinde durarak esneklik sağlamayı ve anlamlı bir yaşam sürdürebilmesi için bireyi kendi değerlerine odaklı tercihler yapabilme konusunda teşvik etmeyi amaçlamaktadır

Teorik Temeller ve Klinik Uygulamalar

Araştırmada, ACT’nin "İşlevsel Bağlamsalcılık" ve "Relational Frame Theory" gibi kuramsal temellere dayandığı, MKT’nin ise Adrian Wells tarafından geliştirilen “Üstbilişsel Model” üzerinden ilerlediği aktarılıyor.

Her iki terapide de dikkat, farkındalık ve düşüncelerle ilişkili tutumlar önemli rol oynasa da, amaç ve yöntemler bakımından ayrışmalar bulunuyor.

  • ACT, bilişsel ayrışma, şimdiki anla temas ve değer odaklı eylemler üzerine odaklanırken,

  • MKT, bilişsel dikkat sendromu, metakognitif yeniden yapılandırma ve ruminasyona müdahale gibi özgül teknikler içeriyor.

Hangi Terapinin Hangi Durumda Daha Etkili Olduğu Araştırıldı

Makale, çeşitli psikolojik sorunlara yönelik terapi etkilerini karşılaştıran çalışmalara da yer veriyor.
Örneğin:

  • Yaygın anksiyete bozukluğu ve obsesif-kompulsif bozuklukta MKT’nin daha hızlı sonuç verdiği,

  • Depresyon ve yaşam doyumu temelli sorunlarda ise ACT’nin uzun vadeli faydalarının daha belirgin olduğu vurgulanıyor.

  • Her iki yöntemin de kısa süreli terapi modelleri içinde yer aldığı ve genellikle 6 ila 14 seans arasında değişen sürelerle uygulandığı belirtiliyor.

Terapist Seçimi ve Gelecekteki Yönelimler

Çalışmada, terapistlerin danışan profilini ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak yöntem seçmeleri gerektiği ifade ediliyor. Ruminasyon, endişe ve kontrol odaklı semptomlar ön plandaysa MKT, anlam arayışı ve psikolojik esneklik ekseni ağır basıyorsa ACT tercih edilebilir.

Yazarlar, gelecekte iki yöntemin harmanlandığı bütüncül yaklaşımların da araştırılması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca farklı yaş grupları ve kültürel bağlamlarda etkililik karşılaştırmalarının yapılması öneriliyor.

Makalenin ayrıntılarına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3692597

Kaynak:Aktüel Psikoloji

Bu haber toplam 137 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.