İslamofobi konferansı sona erdi
İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği'nce (İDSB) düzenlenen ''Uluslararası İslamofobya Konferansı'' sona erdi.
AA- Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi'nde dün başlayan ve akademik camia ile sivil toplum kesiminden uzmanların biraraya geldiği konferansın sonuç bildirgesinde, ''İslamofobya'nın, Antisemitizm gibi suç sayılması, İslamofobyaya karşı ulusal ve uluslararası hukuk mekanizmalarında yasalar çıkartılması ve kararlar alınması'' çağrısı yapıldı.
Sonuç bildirgesinde, dünyanın, bilinçli ve kasıtlı olarak, korkuların hakim olduğu, güvenlik bunalımının yaşandığı, bir arada yaşama kültürünün törpülendiği bir yer haline getirilmek istendiği belirtilerek, İslamofobya'nın, çok kültürlülüğe, çoğulculuğa, bir arada yaşama anlayışına en çok ihtiyaç olduğu günümüzde, dünya barışına karşı yapılabilecek en büyük ihanet olduğu kaydedildi.
''Bunun için İslamofobya, Antisemitizm gibi suç sayılmalı; İslamofobya'ya karşı ulusal ve uluslararası hukuk mekanizmalarında yasalar çıkartılmalı, kararlar alınmalıdır'' denilen bildirgede, basın-yayın kuruluşlarının İslamofobya'nın oluşmasında ve yayılmasında en etkili araçlar olarak kullanıldığına işaret edildi. İslamofobya'ya karşı mücadelenin siyasi, hukuki, ekonomik olarak, ulusal ve uluslararası zeminlerde, medya ve eğitim temelli profesyonel araçlarla, sistematik ve stratejik olarak sürdürülmesi gereğini vurgulanan bildirgede, İslam ülkelerinin özellikle sosyo-ekonomik az gelişmişliğinin, İslam ve Müslümanlar'ın yanlış anlaşılmasına ve algılanmasına zemin hazırladığı belirtildi.
ULUSLARARASI KURULUŞLARA VE KAMUOYUNA ÇAĞRI
Bildirgede, siyasi çevrelere, hükümetlere, sivil toplum temsilcilerine, tüm dini liderlere, basın-yayın kuruluşlarına, uluslararası kuruluşlara ve uluslararası kamuoyuna şu çağrılarda bulunuldu: ''İslamofobya ile mücadele etmek dünya barışı için herkesin, her kuruluşun her hükümetin esas görevlerinden birisi olmalıdır.
Ulusal ve uluslararası karar alma mekanizmaları, İslamofobya veya İslam karşıtlığı üzerine bina ettikleri politik planlarının dünyayı felaketlere sürüklemekten başka faydalı hiçbir netice vermeyeceğini bilmelidirler. İslamofobik basın-yayın kuruluşları, Müslümanlara karşı ayrımcılık uygulayan veya İslamofobik davranışlar sergileyen kuruluşlar boykot edilmelidir.
Ulusal ve uluslararası karalama mekanizmalarının ve yasa koyucuların İslamofobya'ya karşı yasa çıkartmaları, karar almaları ve bunların uygulanması için veya çıkartılmış, karara bağlanmış ve uygulamaya konulmuş İslamofobik yasa, karar ve politikalara karşı gerekli her türlü lobi faaliyeti ısrarla yapılmalıdır. İslamofobya'yı körükleyen, yayılmasına sebep olan multimedya ürünleri ısrarla boykot edilmelidir.
İslamofobya ile mücadele etmek için multimedya ürünleri daha etkin kullanılmalı, bunun için yeterli fonlar ayrılmalı, en uygun projeler hayata geçirilmelidir. Reaksiyoner değil aksiyoner, pasif değil proaktif eylem ve ifadelerle İslam'la ve Müslümanlar'la ilgili yanlış anlama ve algılamaların giderilmesi için, içe ve dışa dönük olmak üzere çift taraflı eğitim faaliyetleri planlanmalı ve faaliyete geçirilmelidir. Bunun için siyasi, entelektüel ve dini liderlik bilhassa çok önemlidir. İslamofobya'nın Müslümanlar'a karşı zulmün yeni bir aleti, karanlık kapıları açan yeni ve kirli bir anahtar olmasına müsaade etmemek için konu hakkında uzmanlaşmış kadrolar yetiştirecek enstitüler kurulmalı veya desteklenmelidir.''
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.