Psk. Dan. Yusuf BAYALAN

Psk. Dan. Yusuf BAYALAN

Ben Ve Biz Postmodern İnsanın Psikanalizi

Ben Ve Biz Postmodern İnsanın Psikanalizi

Erich Fromm’un asistanı ve editörü olan Rainer Funk, zamane insanının (postmodern insan) ruhsal yönelimini anlama çabasının ürünü olarak “Ben Ve Biz” kitabını yazmıştır. Ona göre postmodern insanın temel karakteristiği “Ben Odaklı” olmasıdır. “Ben” ve “Biz” de bu anlamda söz konusu karakterin iki yüzü olarak düşünülmektedir.

Zamane insanı artık önemli oranda “ben” diyor ve bencillik amacı gütmeden kendi benini yaşamak istiyor. Bu “ben” düşüncesine aynı zamanda, geleneksel anlamlarından farklı bir “biz” yaşantısı isteği eşlik ediyor. Kitaptaki psikanalitik yaklaşıma göre ben ve biz yaşantısının yeni biçimleri “ben-odaklılığın” sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ben odaklılıkla kastedilen, postmodern yaşam koşullarının altındaki insanların düşünme, hissetme ve eyleme biçimlerini gittikçe daha çok belirleyen yeni bir psişik eğilim, yeni bir karakter yönelimidir.

Postmodern karakterin temel felsefesi “Ben, ben olduğum ölçüde benim”dir. Zamane insanı, hayatın merkezine kedisini koymakta ve oln biten her şeyi “kendisine göre” anlamlandırıp değerlendirmktedir. Bütün baskılardan, zorunluluklardan, gelenekten, dinden vb. bağımsız karar verme ve hareket etme en önemli itici güç durumundadır. Burada söz konusu olan bir narsistik yapılanma değildir. Çünkü amaç başkalarına tahakküm değil ve gerçek dışı bir şişinme söz konusu değildir.  “Ben ben olduğum ölçüde benim” le birlikte “Sen  sen olduğun ölçüde sensin” düşüncesi de hakimdir postmodern zihinlerde.
Ben olmanın özgürleştirici çekiciliği ile birlikte “bağlantda olmak” postmodern insanın diğer temel düsturudur. Burada söz konusu olan “bağlı olmak” değil “bağlantıda olmak”tır. Bağlı olmanın getireceği sorumluluk, sıkıntı, zorluk tahammül gibi çaba isteyen tutumlar “bağlantıda olmak”ta pek yer almaz. Bu açıdan bakınca “Bağlantıda olmak özgürleştiricidir.”

Postmodern ben odaklılık “aktif” ve “pasif” olarak ikiye ayrılabilir. Burada “aktif” postmodern kültürü üreten ve sunan taraf iken, “pasif”, söz konusu kültürü tüketen ve yaşayan taraftır. Söz gelimi bir eğlence programı yapımcısı ya da sunucusu aktif pozisyondayken izleyici pasif pozisyondadır. Bir reklamcı aktif eğilimi temsil ederken, alışveriş yapan kişi pasif durumdadır. Unutulmamalıdır ki aktiflik ve pasiflik çerçeveleri çok net çizilmiş tutumlar değildir; geçişkenlik ve değişkenlik arzederler.

Postmodern bir insan belirli bir durumda katif tutumlar sergilerken başkabir durumda pasif tutum içerisinde olabilir.

Postmodern karaktere yön veren postmodern düşünce öncelikle mimari ve felsefede geliştirilmiş, karşılaştırmalı kültür ve antropolojik araştırmalarla desteklenmiştir. Söz konusu araştırmalar, insana ve gerçekliğe bakışımızın daima kendi düşünsel tasavvurumuz olduğuna, bunun sonucu olarak da nihai olarak bilinebilir, önceden verili bir gerçeklik olmadığına işaret etmektedir. Gerçeklik ancak “kurulur” ya da “yapılandırılır”. Bu şekilde verili olanın “şifresi çözülür” ya da verili olan “yapı bozuma uğrar”. Dolayısıyla herkes kendi hayatının “kurucusu”dur.

Ekonomik ve toplumsal yapıdaki köklü değişiklikler, dönemin baskın kişilik özelliklerinde de belirgin değişikliklere yol açar. Bu açıdan bakıldığında postmodern karakter de, belirgin sosyo ekonomik değişikliklerin sonucudur. Postmodern ben odaklı karakter oluşumuna etki eden temel faktörler, pazar ekonomisinin gelişimi, teknolojideki müthiş ilerleme, telkinin gücü ve ve insanın telkin edilebilirliğidir.
Pazar ekonomisi geleneksel iktisadi yapıdan farklılık arzetmektedir. Artık insanlara ihtiyaçları sunulmamakta, insanlara “ihtiyaç üretilmekte”dir. Bununla birlikte “pazar”da sadece ürün değil “yaşantılar” da satılmaktadır. Güzel bir tatil programıyla tatil yaşantısına, yeni bir pantolonla özgürlüğüne, belirli bir marka arabayla güce kavuşulabilmktedir artık. Belki de en önemlisi belirli pazarlama stratejileriyle insanlar kendilerini de pazarlayabiliyorlar. Hatta bunu tek başına apamadıklarında “yaşam koçları”, imaje makerlar devreye girmektedir.

Teknolojik gelişmelerle birlikte artık zaman ve mekanın etkisi silinmekte, zamanın ve mekanın engelleyiciliğinden kurtulunmaktadır. Her istediğimiz anda istediklerimize ulaşabilmekte hatt istediğimizi kontrol edebilmekteyiz. Teknolojik imkanlarla gerçekliği yeniden, başka türlü ve istediğimiz biçimde yaratabilmekteyiz. Artık bakalrı sadece biz istersek hayatımıza girebiliyor, istemediklerimizi “engelleyebiliyoruz”. Belki en özet haliyle artık teknoloji bize “kendi dünyamızı kurma” şansı vermektedir.

Postmodern insan bir yandan “ben” merkezli yaşarken diğer yandan da son derece “telkine açık” bir halde bulunmaktadır. Artık pazarlama stratejileri çok ileri düzey telkin yöntemlerine aşvurmaktadır. Bir mağazanın rengi, sahibinin zevkinden ziyade müşter tutumlarına etki gücüne göre belirlenmektedir. Zamane insanı, hareketli müziğin alışveriş oranına etkisine dair bir düşünceye sahip olmasa da pazarlamacılar bu konularda da çalışmaktadırlar. Postmodern insan bir yandan benim hayatım için en iyisini ben bilirim derken bir yandan da terapistlere, yaşam koçlarına, uzmanlara tonlarca para akıtmaktadır. Onlardan aradığı ise çoğunlukla “ne yapması gerektiği”dir.

Psotmodern karakter kurallardan, sınırlardan azade bir ekilde kendi dünyasın yaratma içerisindedir. Kişi burada kendi belirlediği dünyadan keyf almaktadır. Bu keyf alma hali, onun ben-odaklı olarak adlandırılmasını sebebidir. Burada aktif ve pasif ben odaklılık söz konusudur. Aktif ben odaklı karakter, ben odaklı dünyasını aktif olarak yaşarken, pasif ben odaklı karakter kendisine sunulan ben odaklı dünyayı yaşar. Aktif postmodern karakter, yaratılmış dünyanın arzcısı, pasif postmodern karakter ise özerk kullanıcısıdır.

Postmodern insanın psikodinamiğini anlamada en önemi araç “yapma beceri” ve “insani beceri” kavramlarıdır. Yapma beceri ile insanın kurduğu ilişki zamane insanının karakterinin temel belirleyicilerindendir. 

Artık postmodern insan, hayatının çok çok önemli bir kısmını yapma becerilerle(cep telefonu, bilgisayar, simülasyon araçları, televizyon, terapötik teknikler vb.) geçirmektedir. Bu durumaslında kişinin kendisiyle arasına mesafe koymasına, kendisinden uzaklaşmasına yol açmaktadır. Sokak arasında futbol takımına giremeyen bir çocuk bilgisayar ortamında tüm  rakiplerini altedebilmektedir. Doğal haliyle beğenilmeyeceğine inanan bir kadın kendisine yapma bir burun edinebilmektedir. İnsanların yanında rahat hareket edemeyen bir kişi uzman önerileriyle kendini sunabilmektedir insanlara.

Psikanaliz ruhsal anlamda sağlıklı insanı “üretebilen” ve “sevebilen” olarak tanımlar. Buradaki üretkenlikle kastedilen psişik güçlerin üretkenliğidir aslında. Hayal kurabilme, düşünebilme, imaj oluşturabilme, acılara tahammül, çaresizliğe tahammül, vb. bu üretkenliğin temel boyutlarındandır. Oysa postmodern karakter bu üretkenlikten yoksundur.

Postmodern insan son derece güçlü bir dünya ile karşı karşıyadır. Bu güçlü dünyaya teknolojik imkanlar yataklık etmektedir. Hepimiz aslında biliyoruz ki iki ruh hastasının kararıyla tüm dünya felakete yol açabilir. Bu durum karşısında aldığımız tavır bizim karakterimizi şekillendiriyor. Zamane insanı bu güç karşısındaki gerçek korkusunu görmezden geliyor ve onunla özdeşleşiyor. Sözde imkanlarından sonuna kadar istifade etmeye çalışıyor. Yapma beceriyi kendi becerisi olarak kabul ediyor. Ancak bu şekilde insani becerilerden mahrum kalıyor. Mesela her an cep telefonuyla konuşmanın özlem duygusunu yok ettiğinin farkına varmıyor.

Zamane insanı aslında hayatının kontrolünün büyük oranda başkalarının elinde olduğunu biliyor. Ancak bunn acısı ve korkusuyla yüzleşmektense kendi ben merkezliğine aşırı vurgu yapıyor. Her şeyin ona dayatıldığı düşüncesinin dayanılmazlığından kaçmak için her her şeyi özgürce elde ettiğine inandırıyor kendini. Sonuç: acıdan kaçan ve kendine yabancılaşan, kendi “ben”ine hapsolan insan!

Yusuf BAYALAN

Kaynak: Ben Ve Biz: Postmodern İnsanın Psikanalizi, Rainer Funk, YKY, İstanbul, 2009

Bu yazı toplam 9976 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Psk. Dan. Yusuf BAYALAN Arşivi