1. HABERLER

  2. DİN PSİKOLOJİSİ

  3. Din Psikolojisi Açısından Freud'un Totem ve Tabu eseri Üzerine bazı Tespitler

Din Psikolojisi Açısından Freud'un Totem ve Tabu eseri Üzerine bazı Tespitler

Din Psikolojisi biliminin ‘Psikanaliz ve Din’ bağlamında, kurucu metinleri arasında değerlendirilmesi gereken eserlerden biri Freud’un, “Totem ve Tabu” adlı eseridir.

A+A-

Mustafa KOÇ


Her bilim dalının mutlaka kurucu metinleri vardır. Bilim dallarının konuları ve problemleri büyük ölçüde bu kurucu metinler sayesinde şekillenmektedir. Din Psikolojisi biliminin de ‘Psikanaliz ve Din’ bağlamında, kurucu metinleri arasında değerlendirilmesi gereken eserlerden biri Freud, ’un, antropoloji, etnoloji, dinler tarihi, ve sosyoloji muhtevalı psikolojik bir karaktere sahip olan “Totem ve Tabu” adlı eseridir.

Sigmund Freud (1856-1939)[1], kurucusu olduğu psikanaliz ekolü ve kaleme aldığı temel eserleriyle, çağdaş düşünceyi derinden etkilemiş bir bilim adamı ve psikiyatrdır. O, “Totem ve Tabu” adlı, incelemeye çalışacağımız bu ünlü eserinde, psikanaliz ekolünü, sosyal bilimler kapsamına girebilecek sosyoloji, antropoloji ve etnoloji gibi bilim dallarıyla ilişkilendirmektedir. Freud burada, günümüzdeki nevrozlu hastalarla, ilkel insanlar arasında abartılmış denebilecek bir analoji kurmaktadır. Buna rağmen bu eser, psikanaliz ekolünün temel yaklaşımlarının sentezinin yapıldığı güzel bir örnek olarak değerlendirilmektedir.

Bu eseri meydana getiren dört bölüm, Freud’un, kolektif psikolojinin henüz karanlık olan bazı fenomenlerine, psikanalize ait görüş ve verileri uygulamak amacıyla yaptığı ilk girişimidir. Böyle bir amaçla yazılan bu eserin, bir yandan, aynı konuya analitik psikoloji varsayımı ve metotlarını kullanmak isteyen W. Wundt'un büyük eserine; diğer yandan tam tersi olarak, bireysel psikolojiyi, kolektif psikolojiden alınma verilerle açıklamaya çalışan Zürich psikanalitik ekolünün bu çalışmalarına karşı kaleme alındığını görmekteyiz. Bu sebeple Freud’un bu eserinin çıkış noktasını bu iki ayrı yöndeki çalışmalar oluşturmaktadır.

Totem ve Tabu, uzman olmayan bir okuyucu kitlesine hitap etmekle birlikte, yine psikanalizle az çok ilgilenen okuyucularca da tam olarak anlaşılıp değerlendirilebilecek bir eserdir. Aynı zamanda bu eserin, -önsözünde de belirtildiği gibi-, etnologlar, lingüistler, folkloristler, vb. ile, psikanalistler arasında bir iletişim sağlama amacını gütmekte olduğu görülmektedir.

Bu eserin başlığına konu olan iki kavram; ‘totem ve tabu’, farklı tarzda ele alınıp işlenmiştir. Freud, burada tabu problemini, kendi fikirleri doğrultusunda aşağı yukarı kesin bir çözüme kavuşturmuştur; ancak, totemizm için aynı şey söylenemez. Bu konuda Onun, amaçladığı çözümün yalnızca, psikanalizin günümüzdeki verilerinin doğrular ve destekler göründüğü çözümünden ibaret olduğunu görmekteyiz. Elde edilen sonuçlar arasında kesinlik derecesi açısından böyle bir fark bulunmasının nedeni ise, tabunun, günümüzde modern toplumlarda da hâlâ, varlığını sürdürmüş olmasıdır. Freud’a göre, negatif bir anlam taşımasına ve tamamen farklı konularla ilgili olmasına rağmen tabu, psikolojik bakımdan, her türlü bilinçli motivasyonu bir yana iterek, hükmünü sırf zorbacı bir tarzda yürütmeye çalıştığı için Kant’ın kategorik emrine benzemektedir. Totemizm ise tersine, bizim bugünkü anladığımız biçimde bir kavram değildir. Totemizm bu eserde, uzun zamandan beri kaybolmuş ve yerini yeni dinsel ve sosyal şekillere bırakmış; modern ve uygar kavimlerin din, ahlak ve adetlerinde bazı belirsiz izlerine rastlanan, ve hâlâ onu muhafaza edenlerde bile derin değişikliklere uğramış bulunan bir inanç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda Freud bu eserinde, totemizmin ilkel anlamını, çocuksu izlerden, kalıntılardan ve özellikle de Onun, kendi dönemindeki çocukların gelişme seyri içinde kendini ortaya koyduğu şekillerden çıkarmaya çalışmaktadır. Esere konu olan totemle tabu arasında var olan sıkı ilişkiler, totemizmin ilkel kaynağı bağlamında sonuçta yanlış çıkacak olsa bile, görünüşe göre bu varsayıma yeni temeller de sağlamaktadır. Sonuç itibariyle bu eser, muhtevası her zaman tartışmaya açık olsa bile, kaybolmuş bulunan ve zihinlerde yeniden canlandırılması çok güç olan bir realiteyi daha net bir biçimde kavramamıza belli ölçülerde yardım etmektedir.[2]

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Sigmund Freud (1856-1938): Avustralyalı bir psikiyatr olan Freud, önce nöroloji uzmanı sıfatıyla, insanın sinir sistemi üzerinde anatomik çalışmalarda bulunmuş olup, kokainin ağrı kesici özelliğini keşfetmiştir. 1885 yılında Paris’te ünlü bir Fransız nörolog olan Charcot’un hipnotizmayla ilgili derslerini takip etmiş olup, bu aşamadan sonra psikopatoloji alanına yönelmiştir. Tekrar Viyana’ya döndüğünde ise psikiyatr Josehp Breuer’le çalışmaya başlamıştır. Freud, nevrozların her türlü örgensel zedelenmeden ayrı olduğunu kabul ederek, bu ruhsal şoku bilinç düzeyine çıkarabilmek için “serbest çağrışım” yöntemini kullanmıştır. Bu anlamdaki çalışmalarına ilk olarak kendini inceleyerek başlamış ve ‘Ben, İçben, Üstben’ gibi insanın ruhsal yapısının katmanlarını birbirinden ayırarak “haz ve gerçeklik ilkeleri”ni tespit etmiştir. “Rüyaların çözümlenmesinde simgelerin rolü üzerinde duran Freud, sansür, geriye itme, libido, transfer ve özellikle de bilinç dışı kavramlarıyla psikanaliz adıyla bilinen bir psikoloji metodunun temellerini” atmakla yeni bir psikoloji ekolü kurmuştur. Çocuğun psikolojik yaşamının erişkin yaşamını kökten etkilediğini savunan Freud, çocukluk dönemindeki yaşam izlerinin bilinç dışına yerleştiğini ve bireyin bundan sonraki hayatını etkilediğini ifade etmiştir. O’nun görüşlerinde, insana ait cinsellik ve saldırganlık olmak üzere iki temel güdü vardır:. Freud, 1936 yılında 80 yaşındayken Goethe armağanını kazanmıştır. 1938 yılında İngiltere’ye yerleşmiş olup; kendine ve ekolüne yönelik bir çok tartışmaları arkasında bırakarak 1938 yılında Londra’da ölmüştür. ” (Bkz. Gürün, A. O. , Psikoloji Sözlüğü, İnkılap Kitabevi, İstanbul-(tarihsiz), sh. 52-55); S. Freud ve görüşleri hakkında daha geniş bilgi edinmek için aşağıda ismi verilen diğer eserlerine bkz; Rüyalar Bilimi; Günlük Yaşamın Psikopatolojisi; Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme; Psikanalize Giriş; Beş Psikanaliz; Psikanaliz Tekniği; Ketleme, Hastalık Belirtisi ve Bunalım; Metapsikoloji; Espri Sözcüğü ve Bilinçaltıyla Olan İlişkileri; Uygarlıktaki Huzursuzluk; Narsizm Üzerine ve Schreber Vakası; Benlik ve İlkel Benlik; Hayatım ve Psikanaliz; Toplu Yapıtlar; Kitle Psikolojisi; Amatör Psikanalizi; Freudyen Psikolojiye Giriş (A Primer of Freudian Psychology) - Calvin S. Hall

[2] Bkz. Freud, Sigmund, Totem ve Tabu (Totem and Taboo), 1913, (Çeviren: K. Sahir SEL), Sosyal Yayınlar, 2. Baskı, İstanbul-1996, sh. 7-9


 

Bu haber toplam 24645 defa okunmuştur
Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.