Dartmouth Üniversitesi'nden Yapay Zekâ Destekli Terapi Robotu
ABD genelinden 106 katılımcının yer aldığı klinik araştırmada, katılımcılar sekiz hafta boyunca Therabot ile günlük olarak etkileşim kurdu. Yapay zekâ, kullanıcılarla açık uçlu konuşmalar yaparak onların duygularını analiz etti ve bilişsel davranışçı terapi (CBT) tekniklerine dayalı öneriler sundu.
Araştırma sonuçlarına göre:
Depresyon semptomlarında %51 azalma
Anksiyete belirtilerinde %31 azalma
Yeme bozukluğu ile ilgili beden algısı sorunlarında %19 iyileşme
Bu sonuçlar, yüz yüze terapilerdeki iyileşme oranlarıyla karşılaştırılabilir düzeyde.
Therabot’un yüksek riskli duygusal içerikleri (örneğin intihar düşünceleri) algıladığında, kullanıcıyı acil destek hatlarına yönlendirme gibi güvenlik mekanizmaları da bulunuyor.
Dartmouth Geisel Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr. Nicholas Jacobson, "Bu bulgular, dijital terapilerin ruh sağlığı alanında nasıl etkili olabileceğini gösteriyor. Ancak bu sistemler klinik denetim olmadan tamamen bağımsız çalışmamalı," açıklamasında bulundu.
Araştırmacılar, yapay zekâ tabanlı terapilerin özellikle ruh sağlığı hizmetlerine erişimin kısıtlı olduğu bölgelerde tamamlayıcı bir araç olabileceğini belirtti.
Yapay Zekâ Destekli Terapi:
Gerçek Zamanlı Ruh Sağlığı Desteğine Bir Adım Daha
Dartmouth College’da yapılan kapsamlı bir araştırma, yapay zekâ destekli terapi sohbet robotu Therabot'un, geleneksel yüz yüze terapilere yakın düzeyde semptom iyileştirmeleri sağlayabileceğini ortaya koydu. Ancak uzmanlar, bu teknolojinin halen klinik gözetim altında kullanılmasının kritik olduğunu vurguluyor.
Çalışmanın kıdemli yazarı Doç. Dr. Nicholas Jacobson, yapay zekânın yüz yüze terapinin yerini alamayacağını ancak dünya genelinde yeterli terapist bulunmaması nedeniyle önemli bir boşluğu doldurabileceğini ifade etti. ABD’de sadece depresyon ve anksiyetesi olan bir terapiste ortalama 1.600 hasta düştüğünü belirten Jacobson, bu nedenle yapay zekânın destekleyici rolünün altını çizdi.
Jacobson’a göre, kişiden kişiye bakım ile yazılım tabanlı terapilerin birlikte çalışması, geleceğin ruh sağlığı hizmetlerinde etkili bir çözüm olabilir. Öte yandan çalışmanın başyazarı Dr. Michael Heinz, bu sistemlerin hâlen yüksek riskli durumlara karşı tam otonom şekilde çalışmaya hazır olmadığını, dikkatli şekilde geliştirilmesi ve sınanması gerektiğini belirtti.
Therabot, 2019'dan bu yana Dartmouth’taki Yapay Zekâ ve Ruh Sağlığı Laboratuvarı’nda geliştiriliyor ve uzmanlarla sürekli istişare içinde güncelleniyor.
Kısa Kısa – Dikkat Çeken Notlar:
Therabot, açık uçlu konuşmalar yaparak CBT (Bilişsel Davranışçı Terapi) teknikleri sunuyor.
Semptom Azalmaları: Depresyon %51, Anksiyete %31, Yeme bozukluğu %19 oranında azalma.
Araştırma: 106 kişiyle yürütülen ilk klinik deneme.
⚠️ Uyarı: Tamamen otonom kullanım henüz riskli bulunuyor.
Vizyon: “İnsan terapistler + AI destekli sistemler = Yeni nesil ruh sağlığı hizmetleri”
Therabot Nasıl Çalışıyor ve Klinik Deney Süreci Nasıl İşledi?
Therabot, kullanıcılarla yaptığı açık uçlu metin diyaloglarında, psikoterapi ve bilişsel davranışçı terapiye (CBT) dayalı olarak geliştirilen bilimsel bir eğitim setinden faydalanıyor. Kullanıcılar kaygı veya stres belirttiğinde, örneğin "son zamanlarda çok gerginim" dediklerinde, Therabot “Bir adım geri çekilip neden böyle hissettiğini soralım” gibi empatik ve yönlendirici yanıtlar veriyor.
Ayrıca sistem, intihar düşüncesi gibi yüksek riskli ifadeleri algıladığında, kullanıcıyı acil yardım çağrısı yapmaya veya kriz destek hatlarıyla iletişime geçmeye yönlendiriyor.
Klinik Deney Özeti:
Katılımcılar iki gruba ayrıldı: Therabot kullanan grup (4 hafta sınırsız erişim) ve kontrol grubu (aynı teşhisli ama uygulamaya erişimi olmayan 104 kişi).
Therabot kullanıcılarının yaklaşık %75’i başka bir tedavi almıyordu.
Uygulama, kişiselleştirilmiş yanıtlar üreterek her bireyin refah düzeyine özel diyalog kurdu.
Araştırmacılar, sistemin verdiği yanıtların terapötik uygunluğunu analiz etti.
İlk 4 haftalık kullanımın ardından ve uygulama kapatıldıktan sonraki 4 haftada da takip yapıldı.
Therabot ile Kurulan Bağ, Gerçek Terapi Deneyimini Andırıyor
Doç. Dr. Jacobson, katılımcıların Therabot ile ortalama 6 saat etkileşimde bulunduğunu ve bunun yaklaşık 8 terapi seansına denk geldiğini belirtti. Bu etkileşim süresi, gerçek hayatta fark edilir düzeyde semptom iyileşmeleri sağladı. Jacobson, elde edilen sonuçların, geleneksel yüz yüze tedaviyle karşılaştırılabilir düzeyde olduğunu vurguladı.
erapötik İttifak: Botla Gerçek Bağ Kurmak Mümkün mü?
Çalışma, kullanıcıların Therabot ile “terapötik ittifak” kurduğunu, yani karşılıklı güven ve iş birliği hissi geliştirdiğini gösterdi. Kullanıcılar sadece ayrıntılı yanıtlar vermekle kalmadı, aynı zamanda sık sık sohbet başlattı. İlginç şekilde, yazılım kullanımının gecenin ilerleyen saatlerinde arttığı ve bu saatlerin genellikle ruhsal rahatsızlıkların yoğunlaştığı zamanlar olduğu gözlemlendi.
Jacobson, "İnsanlar yazılıma neredeyse bir arkadaş gibi davranıyordu; yargılanmadıkları için daha rahat hissettiler" dedi.
Gerçek Zamanlı Erişim ve Etkileşim
Dr. Heinz, yapay zekâ tabanlı bir sistemin fiziksel bir ofise bağlı olmadan günün her saati destek sağlayabileceğini, bunun da kullanıcı bağlılığını ve kullanım sürekliliğini artırdığını ifade etti. Ancak bu durumun çift taraflı bir kılıç olduğunu belirtti: sistem etkili olabilir ama aynı zamanda her şeyin paylaşılabileceği ve yanıtlanabileceği bir alan olması risk taşır.
Güvenlik ve Denetim Vurgusu
Heinz ve Jacobson, yüksek riskli içerikler (intihar düşüncesi gibi) durumunda araştırma ekibinin derhal müdahaleye hazır olması gerektiğini ve bu denemenin bu konudaki protokolleri netleştirdiğini belirtti. Neyse ki, ciddi risk oluşturan durumlar nadiren görüldü.
Jacobson ayrıca, Therabot’un önceki sürümlerinin %90’dan fazlasının terapötik en iyi uygulamalarla uyumlu yanıtlar verdiğini ve bu başarının ekibi klinik deneme sürecine taşımaya cesaretlendirdiğini söyledi.
Yapay Zekâ Patlaması ve Etik Sorumluluk
Jacobson, ChatGPT gibi sistemlerin yaygınlaşmasından sonra ruh sağlığı alanına “konsept kanıtı” ile giren birçok girişim olduğunu, ancak çoğunun güvenlik ve etkililik konusunda yeterince sınanmadığını vurguladı. “Bu sistemlerde titiz denetim ve uzman gözetimi şart. Bizim farkımız, bu süreci gerçekten ciddiye alıyor olmamız,” dedi.
Haberin Kaynağı: https://home.dartmouth.edu/news/2025/03/first-therapy-chatbot-trial-yields-mental-health-benefits?utm_source=chatgpt.com
Yapay Zekâ ile Terapi Mümkün mü? Bir Umut mu, Yoksa Bir Yanılgı mı?
Dartmouth College’da yürütülen ve dikkat çekici sonuçlar doğuran Therabot çalışması, yapay zekânın ruh sağlığı hizmetlerinde nasıl bir rol oynayabileceğine dair önemli soruları gündeme taşıdı. Bu klinik araştırmada, yapay zekâ destekli bir sohbet robotunun depresyon, anksiyete ve yeme bozuklukları gibi alanlarda gözle görülür iyileşmelere katkı sunduğu görülse de, bu gelişmenin terapi dünyasında yeni bir çağ açtığını söylemek için henüz çok erken.
Şüphesiz, ruh sağlığı alanında erişim sorunu küresel bir krizdir. Her bireyin bir uzmandan yardım alma fırsatına sahip olamaması, destekleyici teknolojilerin geliştirilmesini gerekli kılıyor. Bu bağlamda, Therabot gibi yapay zekâ sistemlerinin bazı bireyler için rahatlatıcı, geçici ve erişilebilir bir destek sağlayabileceği açık.
Ancak, burada dikkatle altı çizilmesi gereken bir gerçek var: Yapay zekâ, gerçek bir terapistin yerine geçemez.
Psikoterapide iyileşmeyi mümkün kılan en güçlü değişkenlerden biri, terapist ile danışan arasında kurulan terapötik ittifaktır. Güven, empati, duygu düzenleme, yansıtma, sessizliğe tahammül gibi insanı insana özgü birçok boyut, sadece “anlamlı yanıtlar üretmekle” açıklanamaz. İnsan zihni sadece bilgiyle değil, ilişkiyle iyileşir.
Üstelik yapay zekânın “yanıltıcı empati” üretmesi ya da yanlış yönlendirmelerde bulunması, yüksek riskli vakalarda ciddi etik ve klinik sorunlara yol açabilir. Denetimsiz kullanılan bir AI sisteminin, örneğin intihar düşüncesi olan bir kullanıcıyı yeterince ciddiye almaması hayati sonuçlar doğurabilir.
Yapay zekâ, belki bir destek unsuru olabilir; fakat psikoterapinin kendisi sadece bilişsel strateji sunmaktan ibaret değildir. Bedensel varlık, ses tonu, jestler, göz kontağı, zamanlama gibi çok boyutlu bir etkileşim sürecidir. Bunların hiçbiri, bir yapay zekâ tarafından tam olarak simüle edilemez.
Sonuç olarak, Therabot gibi sistemler, özellikle psikolojik destekten tamamen mahrum kalmış bireyler için önleyici veya destekleyici bir araç olabilir. Ancak bu araçların “terapi” olarak sunulması ve geleneksel terapi süreçlerinin yerine konması, hem bilimsel hem etik açıdan son derece sakıncalıdır.
Yapay zekâ, ruh sağlığı alanında bir yardımcı olabilir — ama bir terapist değildir, olamaz.
Kaynak:Aktüel Psikoloji
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.