1. YAZARLAR

  2. Servet Kızılay

  3. “Şark” Kavramının Semantik Düzeyi
Servet Kızılay

Servet Kızılay

Yazarın Tüm Yazıları >

“Şark” Kavramının Semantik Düzeyi

A+A-

Bir kavramın semantik düzeyi farklı eksenlerle oluşur; düzeyin bir kesiti semantik ilmi içinde bazı belirlemelerle ortaya konabilir yani kavramın genişlemesi ya da daralması, anlamının iyileşmesi ya da kötüleşmesi ve buna benzer tahlil ve tesbitler bu kesiti gösterir. Düzeyi gösteren başka bir kesit, analiz edilmesi istenen belirli bir kavramın semantik metodu hakkındadır. Yani kavramın eş ya da art zamanlı ele alınması, yatay dikey bağlantısı, kavramın kendi kurduğu ya da başka kavramlara göre kurduğu semantik alanların belirlenmesi gibi. Demek ki; Semantik düzey, bazen konusunu bazen maksadını kapsayacak biçimde geniş anlamlıdır ya da kullanımına göre değişik anlamlara gelir.

 “Şark” kavramının semantik düzeyinde dikkat edilmesi gereken husus, bu kavramın kavram olarak anlamı değil niçin ve nasıl o anlama gelmiş olduğunun irdelenmesidir. Dolayısıyla kavramın farklı boyutlara uzanması ve farklı boyutlarla şekillenmesi izlenebilir. Genel olarak söylenecek olursa; Semantiği bu ve benzeri analizlerde kavramlar yığınından ibaret, dilin kayıtsız şartsız bir hareketi olarak görmek, yanlış bir çıkarımda bulunmaya yol açar.

 “Şark” kavramı, Coğrafi ve Kültürel olarak iki koldan kavram dökümüyle resmedilebilir. Coğrafi olarak “Şark”, ‘geniş’ ya da ‘dar’ anlamda bir hudutu çizer. ‘Geniş’ bir hudut; İslâm coğrafyası, ‘dar’ bir  hudut ise; İslâm coğrafyasında lokalize edilen bazı bölge ve vilayetlerdir. Coğrafi bir sınırlama ilkinde dışardan içeriye ikincisinde ise içeriden içeriye yönelmiş kavram hareketini gösterir. Dışardan içeriye derken; şarkın tanımını, o coğrafyanın dışından yapan bilhassa modernleşmenin merkezi olan Batı tarafından yapılan coğrafi sınırlama kastedilir. İçerden içeri derken; kendisinin bulunduğu coğrafi alan “şark” sınırları içinde kalmasına rağmen sadece bazı bölgelerin ve vilayetlerin şark olarak sınırlandırılmasıdır. İçerden içeriye yönelmiş kavramsal uygulama, modernleşmeyi benimsemiş olan Osmanlı devlet yönetiminin sosyolojik ve ahlaki olarak aşağı gördüğü bölgelere yaptığı kavramsal işlemdir. Yani dışarıdan içeriye yönelen kavram, içeriden içeriye bazı farklılıklarla taşınmıştır. Şüphesiz “Şark” dışarıdan yapılan kavram örgüsüyle daha başlardan mutlak kötüleşmiş bir kavramı göstermez fakat mutlak anlamda bir “düşman” kavramı üzerinden ilerler. Mutlak kötüleşmemiştir zirâ henüz giderek artan biçimde kültürel, ilmi, ahlaki daha büyük bir olumsuz anlam kümesini göstermez. Buna göre; “Şark” kavramının coğrafi anlam alanı, diğer anlam alanıyla bağlantılı kavram örgüsünü hesaba katmayı gerektirir ve bu kavram örgüsüyle göstergesel bir bütünlüğe kavuşur. Şimdi; “şark” kavramını istisna yapan şey ne olacak ki o da herhangi bir kavram gibi anlam kötüleşmesine uğramasın? Zaten bu kavramın mutlak değil mukayyed anlamı olduğuna göre onun iyileşmesi ya da kötüleşmesi aynı olan bir şeyi göstermeyecek midir? “Şark” kavramı yapay bir sınırlamayla üretilmiş ise onun iyi ya da kötü semantik alanlar kurmuş olması bizi neden ilgilendirecektir? Hatta bu durumda onun ortaya koyduğu tanımlamadan ısrarla kaçınmak gerekmez mi? Buna benzer soruları artırmamız mümkün fakat ortada daha başka soru(n) bulunur. “Şark” kavramının anlam kötüleşmesi, herhangi bir kavramın semantik konumuyla ele alınmamalıdır. “Şark”kavramının anlam değişimi, merkezde bulunan ve daha büyük kavram alanları oluşturan “Müslüman(lık)” la ilgilidir. Müslümanların ve Müslümanlığın “değer kayıbı” çevre bir kavram olan “Şark” kavramının anlamını ve konumunu belirlemiştir. Bu bize bir anlamda “Şark” kavramına takılmamayı da  telkin eder zirâ bu kavram önemini muhafaza etmesi ve kavram alanı olarak başka kavram kümelerini oluşturmasına rağmen ara bir kavram mertebesinde durur.

 “Şark” kavramının kültürel anlam alanı Ahlâki, Siyasi, Sosyolojik anlam alanlarına gönderme yapar. Ahlâki derken; Şarklı tipoloji üzerinden göstergeler kurulur. Bu tip; iptidai bir zekaya sahip, cahil, yobaz, tembel ,haz ve eğlence düşkünü (bilhassa nargile ile resm edilen) vb niteliklerle gösterilir. Öte yandan kültürel bir kimlik olarak ‘Şarklılık’, kaçınılması gereken bir hüvviyettir. Siyasi derken; “Şark siyaseti” denen bir tarafıyla kültürel kimliğe vurgu yapan, diğer taraftan siyaset yapma biçimi olarak ahlâki vurgu taşıyan göstergeleden oluşur. Kültürel kimliğe vurgu yaparken “Şark meselesi”, ahlâki vurgu yaparken “Şark kuznazı(lık)” göstergelerine bağlanır. Şark siyasetinin siyaset modeli; siyasi katlin bir yöntem olarak kullanıldığı, kanın, vahşetin, iktidar alanı olarak kaba kuvvetin biricik hakikat sayıldığı, başka bir yönden “Şark kurnazlığı” altında koltuğun, rantın, istismarın, kayırmanın, yandaş olarak tarafgirliğin ön planda olduğu bir siyasi model olarak sunulur. Kısacası; hakkın ve adaletin bunların da nihai maksadı olan ‘İyi’olanın ne kuvve ne de fiil olarak esamesinin okunmadığı siyasi bir modeldir. Sosyolojik derken; Şarklı tipinin kendi medeni durumunu tamamlayamamış ve gelişmemiş olduğu, bunun en fazla köylü ya da bedevi sınıfına girebilen  sosyolik bir tabana sahip tipoloji olarak etiketlenir. O halde; Şarklı olmamak ya da bu tipolojinin dışında kalmak; ilmi olarak bilimsel ve kültürlü, ahlak olarak çalışkan dürüst, siyasi olarak şark siyasetinin karşıt anlam alanlarında kalan olumlu kavramlara sahip, sosyolojik olarak medeni (şehirli) olmayı kapsayacak niteliktedir.

“Şark” kavramının siyasal alanından bahsetmişken bu kavramın dolaysız ya da dolaylı bağlantılarının siyasal kavram modellerinde işlediğinin, siyasal sınıflamayı ve algılamayı sürdürdüğünün söylenmesi gerek. Bugün Kürtler hakkında üretilmiş olan “Kıro” ya da siyasal bir topluluk olan “Taliban” nihayetinde siyasal kavramlar altında uzak ya da yakın göstergelerle “Şark” kavramına kadar uzanabilen bir durum arz eder.

 “Şark” kavramın semantik düzeyi hakkında burada bahsedilen şeyler, ona yüklenebilecek bütün şeyleri oluşturmaz fakat meselenin anlaşılması için gerekli ve yeterli olduğunu düşündüğümüz şeyleri oluşturur. Sadece “Şark” kavramını değil diğer bütün kavramları ontolojik bir düzeyden hesaba katarak akletmek, Semantik düzeyin de doğru bir biçimde kavranmasını sağlayacaktır.

Bu yazı toplam 5524 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.