1. HABERLER

  2. PSİKOLOJİK FİLM

  3. Rollere Adapte Olmanın Gücü

Rollere Adapte Olmanın Gücü

1971 yılında mahkum ve gardiyan olmanın psikolojik etkileri ile ilgili bir inceleme yapmak üzere, psikolog olan Philip Zimbardo bir grupla hapishane deneyi yapar.

A+A-

 1971 yılında mahkum ve gardiyan olmanın psikolojik etkileri ile ilgili bir inceleme yapmak üzere, Stanford Üniversitesi'nde psikolog olan Philip Zimbardo önderliğinde bir grup hapishane deneyi yapar. Deney Stanford Üniversitesi'nin alt bodrumunda sahte bir hapishane ortamında geçer.

2 hafta sürecek olan deneyde gün başına belli bir ücret teklif edilir ve 24 erkek üniversite öğrencisi mahkum ve gardiyan olmak için seçilir.

Deneyde gardiyanlara düzenin sağlanıp sürdürülmesi yönünde talimatlar verilerek birebir hapishane ortamında yaşanan süreçler mahkumlara hissettirilir. Başlarda mahkumlar bunun sadece bir deney olduğuna inansanlarda 6 gün boyunca aşırı duygusal çöküntü, ağlama, öfke, şiddet kaygıları ve panik atak görülmüş, mahkumların bu şekilde hissetmelerinin nedeni gardiyanların rollerine aşırı kaptırmış olması, uyguladıkları aşırı denetim ve güçten vazgeçmemeleridir.

"İnsanlara Bir Rol Verin Ve O Rol İnsanın Kendi Gerçekliğine Dönüşsün"

İnsanlar farklı kimliklere çok rahat adapte olabilirler; çünkü ellerinde tuttukları bir güç var, otorite insanlara belli bir sistem aşılayarak onların aslında aciz ve ihtiyaç sahibi olmalarını hissettirerek bulundukları kimlikten uzağa çıkmalarını ve verilen emirleri yerine getirmelerini sağlıyor, tıpkı bu deneyde görüldüğü gibi..

6 gün sonunda  Zimbardo deneye son vermiştir. Mahkumların zaman ilerledikçe deneyin gerçekliğine kaptırmaları, sadistçe davranan gardiyanların boyundurulduğu altına girmeleri ve verilen emirlere ses çıkarmadan itaat göstermeleri , kişilik çatışmalarına neden olmuştur.

Bu deneyde beni en çok etkileyen insanların koşullu şartlanmalara bağımlı olması, elinde olan gücü kullanabileceği halde kullanmamasıdır.

Günümüzde çevresel koşullara, insanların davranışlarına ve arkadaş ortamlarına o kadar bağlı kalıyoruz ki onlarsız adım atamaycağımıza, sözlerin/düşüncelerin hayatımızın bütününe etki ettiğine inanıyoruz. Bizi şartlayan, hayallerimize ket vuran %80 çevremizin sözleri %20'si ise kendi düşüncelerimizdir. Bu durumu değiştirmek tabi ki elimizde… Zincire vurduğumuz bağlayıcı düşüncelerden irademizle, objektif bakarak, bilinçli farkındalığa vardığımızda iyileştirici süreç başlamış olur.

"En büyük gücümüz seçme gücümüzdür. Nerede olduğumuza, ne yaptığımıza, ne düşündüğümüze biz karar verebiliriz. Hiç kimse bizden seçme gücümüzü alamaz. Bu tek başımıza bizimdir. İstediğimiz herşeyi yapabilir ve istediğimiz kişi olabiliriz." 

Özlem Öztulum / Milliyet 

Bu haber toplam 6777 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum