Olumlu Bir Kişilik Özelliği: CÖMERTLİK
Hz. Mevlana “Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol” buyurarak, cömertliğin ne kadar önemli bir kişilik özelliği olduğunu vurgulamaktadır.
Cömertlik sözlükte; “Para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek, semih, ahi, bonkör”[1] olarak tarif edilmektedir.
Cömertlik insanın, sahip olduğu imkânlardan, muhtaçlara meşrû ölçüler dahilinde, ve Allah rızasından başka hiç bir gaye gütmeden, ihsan ve yardımda bulunmasını sağlayan üstün bir ahlâk kuralıdır. Tüm kutsal dinlerde emredilen sabır, fedakarlık, cömertlik gibi duygular hayatın acı ve ızdırablarını hafifleten, yaşam gücünü besleyen motive edici güçler olarak kişiyi psikolojik olarak koruyabilmekte[2] ve bireyde mesuliyet duygusunu geliştirerek şahsiyet bütünlüğü sağlanmasına yol açmaktadır.[3]
Cömertlik Kur’an ve Peygamber tarafından övüldüğü gibi pek çok düşünce insanı tarafından da taktir edilen bir davranıştır. İslam dini zekat ibadeti ile insanın manevi dünya ile irtibatını kesen ve onu en çok gaflete düşüren önemli faktörlerden birisi olan mal-biriktirme sevdasını disipline ederek, inanan insanın Kutsal ile kesintisiz irtibatını sağlamış olur.[4]
Cömertlik duygusu insanları, muhtaç olanlara vermeye, ihsanda bulunmaya sevkeder. Bu duyguya sahip olan kişi, hem bireysel anlamda gerçek mutluluğa ulaşır hem de toplumsal alanda lüzumlu olan her konuda ihtiyaç sahiplerine yardım edebilme hasletine sahip olur. Aşağıdaki gerçek yaşamdan alınmış anektot bunun açık bir şekilde ortaya koymaktadır:
“Özel okulda okuyan bir öğrenci mutsuzluktan şikayet ediyordu. Mutlu değil misin? Hiç mutlu olduğun bir anın yok mu? Veya mutlu olmak için ne yapıyorsun? diye sorulduğunda, mutlu olmak için, canım sıkıldığında bazen gider bir simit alır ve o simidi sokak çocukları diye ifade edilen çocuklarla paylaşır, onlarla sohbet ederim. Ve o zaman çok mutlu olurum. Bir başka dünya, bir başka ruh haline bürünürüm, dedi.” İşte mutluluk vermektir. Verirsen mutlu olursun. Karşı tarafa tebessüm verirseniz, güler yüz verirseniz, iyi niyet verirseniz, yüreğinizden gelen sevgiyi verirseniz onlar da size verecek ve mutlu olacaksınız.[5]
Cömertliğin zıttı cimrilik tutum içgüdüsünün bir bozulmasıdır[6] ve sözlükte; “Elindeki parayı harcamaya kıyamayan, bitli, eli sıkı, ekti, hasis, kısmık, kibritçi, mıhsıçtı, nekes, pinti, sıkı, varyemez.”[7] şeklinde tarif edilmektedir. Cömertliğin zıttına cimrilik istenmeyen bir kişilik özelliğidir ve Kur’an, Hadis ve pek çok düşünce insanı tarafından yerilen bir davranıştır.
Laurance Bold’un dediği gibi; Para bize yaşamımızdaki bazı şeyleri daha dolu olarak değerlendirecek zamanı verebilir. Ancak bunu yapmak için gereken saf ruhu ve merakı vermez. Para, bize yeteneklerimizi geliştirecek zamanı verebilir ancak bunu yapacak cesareti ve disiplini veremez. Para bize ilişkilerimizi geliştirecek ve beslemek için zaman verebilir; ancak bunu yapmak için gerekli sevgi ve özeni veremez. Para bizi kolaylıkla bıkkın, korkak, bencil ve yalnız biri haline getirebilir. Kısacası para kendisini ne için istediğimize ve onunla ne yapacağımıza bağlı olarak bize, özgürleşmemizde yada köleleşmemizde yardım edebilir. Bu açıdan Harge’in şu sözü manidardır: “Zenginlik, kendisine sahip olana ya hizmet eder ya da hükmeder.”[8]
Ünlü psikolog Alfred Adler ise, cimrilik konusunda şöyle der: “Hasetle yakın bir akrabalığı bulunan, çokluk buna bağlı olarak görülen bir karakter özelliği de cimriliktir. Cimrilik deyince yalnız para toplayıp biriktirmekten oluşan dar anlamda bir cimriliği değil, genel anlamda bir cimriliği anlıyoruz. Böyle bir cimriliğin de başlıca dışavurum biçimi, cimri kimsenin başka birini sevindirmeye bir türlü yanaşmaması, yani tümüyle topluma ya da toplumun bireylerine karşı yakınlık göstermekte cimriliğe kaçması, çevresine bir duvar örerek kendisine ait sözde o değerli hazineleri güven altına almak istemesidir. Buradan da cimriliğin, bir yandan aç gözlülük ve kendini beğenmişlik, öte yandan da hasetle yakından ilişkili olduğu kolaylıkla görülür. Bütün bu saydığımız karakter özelliklerinin bir insanda aynı zamanda var olacağını söylersek, pek aşırılığa kaçmış sayılmayız. Dolayısıyla, ilgili özelliklerden birini bir insanda saptayan kimse aynı insanda sözü geçen karakter özelliklerinin de varlığını ileri sürüyorsa, bunu asla bir kehanet gibi karşılamamak gerekir.”[9]
Cömertlik ferdin kendisiyle barışık olmasını, kendisine güven duymasını ve topluma güven telkin ettiği için hoşgörülürken, cimrilik hem ferde hem de topluma pek çok zararı dokunduğu, kişinin kendisine ve topluma olan güvenini zedelediği için bu şekilde çeşitli kültürlerde yerilmiş, hatta çeşitli roman ve tiyatrolara konu olmuştur.[10]
Olumsuz bir kişilik özelliği olan cimrilik[11] aslında kişinin topluma karşı duyduğu güvensizliğin bir yansımasıdır. Kişi başına bir hal geldiğinde kimsenin kendisine yardım etmeyeceğini, kendisinin tek dostunun yine kendisi olduğuna inanarak parasına kıyamamakta ve onu biriktirmektedir.
Herhangi bir biçimde ödüllendirilme beklentisi (belki iyi bir şey yapmış olmanın verdiği duygu dışında) olmaksızın bir başkasına yardım etmek olan özgeci davranış[12] (yardım etme) da evrensel değer ilkelerinden biridir. Dayanışma, yaşamın bütünlüğünden kaynaklanır. Hiçbir öğe kendi başına yalıtılmış bir varoluş gösteremez. Yaşamın her öğesi anlamını diğer öğelerle kurmuş olduğu ilişkiden alır. Bu ilişkileri umursamamak, görmemezlikten gelmek yaşamı tıkar. Birey kendisini ailesinden, çalışmış olduğu işyerinden, ulusundan ayrı ve bağımsız olarak değerlendirip böyle bir anlayış içinde yaşamını sürdürdüğünde, onun yaşamında bir çok yüzeysellikler, anlamsızlıklar ve aksaklıklar olacaktır. Böyle bir kişi sürekli suyun akıntısına ters yüzmeye çalışan birinin yaşadığı zorlukları yaşayacaktır.[13]
* Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Din Psikolojisi Anabilim Dalı.
[1] TDK Güncel Türkçe Sözlük.
[2] Veysel Uysal, Din Psikolojisi Açısından Dini Tutum, Davranış ve Şahsiyet Özellikleri, İstanbul 1996, s. 123.
[3] Amiran Kurtkan Bilgiseven, Din Sosyolojisi, Filiz Kitabevi, İstanbul 1985, s. 18.
[4] Faruk Karaca, “Dini Pratikler, Nefs Muhasebesi ve Allah Şuuru”, EKEV Akademi Dergisi, Mayıs 1999, c.: 1, S.: 4, s. 118-119.
[5] Sıtkı Arslan, Başarı ve Mutluluk İçin Hayata Gülümseme, 26. Baskı, Hayat Yayınları, İstanbul 2004, s. 31.
[6] H. Raşit Öymen, Ahlâk Eğitimi, y.y., İstanbul 1975, s. 49.
[7] TDK Güncel Türkçe Sözlük.
[8] Sıtkı Arslan, Başarı ve Mutluluk İçin Hayata Gülümseme, s. 11.
[9] Alfred Adler, İnsanı Tanıma Sanatı, çev; Kamuran Şipal, İstanbul 1998, s. 249-251.
[10] Örneğin; Câhız, Cimriler Kitabı- Kitabu’l-Buhali, çev; Yahya Atek, Şule Yay., İstanbul 1999.
[11] Selçuk Budak, Psikoloji Sözlüğü¸ Bilim ve Sanat Yayınları, İstanbul 2003, s. 66,
[12] J.L. Freedman, D.O. Sears, J.M. Carlsmith, Sosyal Psikoloji, çev; Ali Dönmez, İmge Yayınevi, Ankara 1993, s. 296.
[13] Doğan Cüceloğlu, İçimizdeki Biz, Sistem Yayıncılık, İstanbul 1997, s. 92-93.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.