Ergenler desteğe muhtaç
Ergenliğe geçişte bazı gençler, ergenlik dönemi değişimlerine uyum sağlamakta bir takım yetersizlikler gösterebilmekte, bu da bazı psikolojik sorunlara yol açmaktadır.
MİLLİYET - Alman Hastanesi Psikiyatri Bölüm Başkanı Uzman Dr. Ayça Gürdal Küey, ergenliğe geçişte bazı gençlerin, ergenlik dönemi değişimlerine uyum sağlamakta bir takım yetersizlikler gösterebileceğine, bunun da bazı hastalık ve psikolojik sorunlara yol açabileceğine dikkat çekti.
Konuya ilişkin soruları yanıtlayan Küey, ergenliği daha çok, "bir geçiş dönemi ya da dönemeç olarak tanımladıklarını" belirterek, "Ama dönemin özelliği gerçekten o geçiş veya dönemeç olmasından gelen bir karmaşa taşıması. Ergen, çocuk olarak girdiği bu dönemi erişkin olarak bitiriyor" dedi.
Küey, genel olarak 14-18 yaş arası yaşanan bu dönemde, ergenin bedeninin, cinselliğinin değiştiğini ve kimlik gelişiminin yaşandığını ifade ederek, şunları kaydetti: "Ergenlik bir karmaşa dönemi ama bu ergenliğin gereği olarak beklenen bir durum olabiliyor ve sonunda bu dönemden ergen sağlıklı bir erişkin olarak çıkabiliyor. Ancak ergenliğe uyumda yetersizlik gösterirse, birtakım hastalıklar ya da psikoloji sorunlar ortaya çıkabiliyor.
Günümüzde de bunlar eskiye göre biraz daha arttı. Ergenliğe giriş yaşının belki öne gelmesi, gencin bu değişime ayak uydurmasını zorlaştırıyor. Yani bedeni o kadar hızlı değişiyor ki, ruhsal olarak henüz o bedeni taşımaya hazır olmadan bambaşka bir bedenle karşılaşıyor ergen."
Ergende kimlik değişimi
Ergenin, bu dönemde karşılaştığı en önemli değişimin "kimliğine ait değişim olduğunu", bütün dünyayı, anne babayı ve arkadaş ilişkilerini sorgulayarak bunlar içinde kendine bir yer bulmaya çalıştığını anlatan Ayça Gürdal Küey, burada da gencin ciddi bir karmaşa ve belli sorunlar yaşadığını söyledi.
Küey, bu tartışmanın derinleşmesi, gencin bunun içinden çıkamaması ve çevre tarafından iyi desteklenmemesi halinde, depresif durumlar da ortaya çıkabildiğine işaret ederek, "Ergen çok çabuk kendini eyleme vuran, çabuk eyleme geçen bir yapı. Her şeyi hızlı yaşadığı ve harekete geçtiği gibi, depresyonunda da belki de erişkin depresyonlarına göre biraz daha çabuk eyleme geçebiliyor" diye konuştu.
Gencin bireyleşme ve bağımsız olmaya çalıştığı bu dönemde ister istemez ailesiyle çatışmaya girdiğini ve bunun da döneme özgü olduğunu dile getiren Küey, itiş-kakış ve inatlaşma şeklinde yaşanılabilen bu durum karşısında ailelerin, bu geçişin doğal olduğunu bilerek, çatışmaya girmek yerine onun yanında bir tutum almasında yarar bulunduğunu bildirdi.
Ergen birimine başvuru nedenleri
Psikiyatri Bölümünde ergen ve yeme bozuklukları birimi bulunduğunu anlatan Küey, kendilerine en çok "aile, okul ve arkadaş ilişkilerinde uyumsuzluk, ilişki sorunları, okul problemleri, yeme bozuklukları" gibi sorunlar nedeniyle başvuru yapıldığını söyledi.
Yeme bozukluklarının belirgin olarak kızlarda, alkol ve madde kötüye kullanımının ise daha çok erkeklerde görüldüğünü anlatan Küey, yine kızlarda anne-kız çatışmasının sık başvuru nedenleri arasında yer aldığını ifade etti. Ailelere, ergenlik döneminin özelliklerini iyi tanımaları, gencin yanında olmaları ve olası değişiklikler karşısında telaşa kapılmamaları önerisinde bulunan Küey, "Örneğin bize yapılan başvuruların bir kısmının çok doğal ergenlik değişimleriyle ilgili olduğunu görüyoruz. Aileler bazen de çabuk telaşa kapılıyorlar. O aileyle ergenin gireceği kimi çatışmalar ve tartışmalar, aslında sağlıklı ve geçirilmesi gereken bir çatışma dönemi" dedi.
Küey, ancak sorun yaşanması halinde ailelerin bir merkeze başvurmaktan çekinmemesi ve bunu ertelememesi gerektiğine işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti: "Ergenlik döneminin bazı sorunları, gerçekten çok kronikleşip bize gecikmiş olarak başvurulduğunda tedavi etmemiz daha zor oluyor. Yeme bozuklukları, depresyon, alkol ve madde kötüye kullanımı bunlardan bir kaçı. Bazen o kadar ertelenmiş oluyorlar ki, bir psikiyatr ya dapsikologa başvurmadan, diğer branşları dolaşarak bunları halletmeye çalışıyorlar. Örneğin yeme bozukluklarında genç kızın adeti kesiliyor sıklıkla. Kadın doğum uzmanlarına başvurarak bu sorunu halletmek istiyorlar. Halbuki gerisinde koskoca bir buz dağı var. O çağda bulunan bir çocuk varsa ve bu sorunları yaşıyorsa, doktor doktor gezme yerine önce bir psikiyatrik danışmanlık alabilirler. İlk soru işaretleri oluştuğunda psikiyatrik danışmanlık alınsa, sorun daha kolay çözülebilir."
Ergenlik döneminde ebeveynlerin arkadaş yerine, anne-baba olması gerektiğini belirten Küey, "Dinleyen, duyan, kulak veren, gencin söylediğini doğru anlayıp, doğru yorumlayabilen anne-baba olmak gerekiyor. Güç mücadelesine girilmemesi gerekiyor. Onu şefkatli bir şekilde tutmak gerekiyor. Sınır koymak deyince aileler katı bir sınır koymak gibi algılıyor. O sınır şefkatli bir tutuşla da yaşatılabilir ergene" diye konuştu.
Gencin o dönemde temel referanslarının aileden daha çok arkadaşlara kaydığını ve sanki ailesinin söylediklerini hiç dikkate almazmış gibi gözüktüğüne dikkat çeken Küey, "Fakat o arada aslında ergen ailenin bütün söylediklerini duyuyor. Dolayısıyla ’bizim söylediğimizi önemsemez’ diye aile olumlu şeyleri söylemekten geri durmamalı. Olumlu şeyleri de her zaman söylemeye devam etmeli, genci cesaretlendirmeli, beğendiğini söylemeli. Çatışmalı görünseler de, aslında, anne-babanın onayına çok ihtiyaçları var" dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.