1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Bülent S­omay İle Psikanaliz Hakkında Röportaj

Bülent S­omay İle Psikanaliz Hakkında Röportaj

Birbirin'den keyifli konularda oldukça akıcı bir üslüpla renkli söyleşiler yapan Işıl Cinmen "Boş Ders" köşesinde bu hafta Psikanaliz ve bilinçdışını ele aldı.

A+A-


Sadece bir tedavi yöntemi mi?

Hayır, tedavi olmanın ötesinde çok daha geniş ölçekli bir teori. Psikanaliz derken, tedavi olarak kullanılan psikanaliz yönteminin içinden çıkan teorik bir anlayıştan bahsediyoruz. Tarihsel akış içinde önce tedavi yöntemi bulunuyor; sonra teori geliştiriliyor. O teori, içinden çıktığı tedaviden daha büyük bir kavrama dönüşüyor.

"BİZ KENDİMİZİN EFENDİSİ DEĞİLİZ"

Ne diyor bu teori?

Psikanalizin basit ve temel bir kabulü var: Biz düşüncelerimizin, davranışlarımızın ve duygularımızın yani kendimizin efendisi değiliz. Düşüncelerimizi, davranışlarımızı ve duygularımızı bilinçle yönetmiyoruz, neyin yönlendirdiğini bilmiyoruz.

Bizi kim yönetiyor?

Çoğunlukla bilinçdışı.

Psikanalizi diğer tüm kuramlardan ayıran nokta, bilinçdışının kabulü değil mi?

Evet, bilinçdışı psikanalizin kurucu keşfidir. Psikanaliz, kendisinden önce gelen birçok bilimsel ya da felsefi akımdan bu açıdan ayrılır. Diğerlerine göre durum şudur: "Bir insan bir şey yapıyorsa, bilerek ve isteyerek yapıyor." Oysa psikanaliz şöyle der: "Hayır! Biz birçok şeyi bilmeden ve istemeden yapıyoruz."

Yani otomatik olarak davrandığımızı mı söylüyor?

Otomatik olarak yapıyoruz, sonra da onu isteyerek yaptığımızı zannediyoruz. Psikanaliz bize, "Bunu yapmanın başka nedenleri var ve sen bu nedenleri bilmiyorsun" diyor. Bu sadece bir tedavi yöntemi olamaz. Bu hayattaki bütün davranışlarımıza ait bir kabuldür.

Bilinçle hareket etmediğimize göre vasiye mi ihtiyacımız var?

Hayır, çünkü hepimiz böyleyiz. Hiçbirimiz aslında yaptığımızı sandığımız şeyi yapmıyoruz. İnsan bir karar verir ve kendi karar verdiğini zannediyordur; ama bambaşka nedenlerle ve saiklerle karar veriyor olabilir. Psikanalizin temel kabulü budur.

Bu teoriyle hayatın hangi alanlarına bakabiliriz?

Bir politikacının söylemleri de, oy veren insanın davranışı da psikanalizle açıklanabilir. İlişkilere de, cinselliğe de, şiddete de, politik davranışlara da, Gezi'ye de, seçimlere de, sosyolojiye de psikanaliz ile bakmak mümkün. Edebiyatı ya da bir filmi de psikanalizle okuyabilirsin.

Psikanalizin kabulleri var ama bu kabuller laboratuvarda kanıtlanamıyor. Nasıl oluşuyorlar o zaman?
Çeşitli analistler takip ettikleri tedavi süreçlerini, analizanların kimliklerini gizli tutarak, 'vaka öyküleri' olarak yazıyorlar. Biriken binlerce öykü bir veri tabanı oluşturuyor. Psikanalizde gündelik hayatımızdan çıkardığımız bilgiler de var. Bunların hepsi bir araya geldiğinde bir teori oluşuyor.

"RÜYALAR GELECEĞE DAİR DEĞİL, GEÇMİŞE DAİR KONUŞUR" 

Psikanalizin en önemli veri kaynağı ne? Yani bilinçdışına ulaşırken kullandığı ana yol ne?
Rüyalar, dil sürçmeleri, serbest çağrışımlar... Rüyalarımızda gördüklerimizi çoğunlukla uyanıkken anlamlandıramayız. Bu yüzden ortaya rüya tabirleri gibi kocaman mistik bir hikaye çıkıyor.

Bu haber toplam 31451 defa okunmuştur
Haberin Devamı 1 2 3 4 5 6 7 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.