1. YAZARLAR

  2. Psk. Özlem KANDEMİR

  3. Bakış Açısı Farkı
Psk. Özlem KANDEMİR

Psk. Özlem KANDEMİR

Yazarın Tüm Yazıları >

Bakış Açısı Farkı

A+A-
Dr.Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken, derste onlara şu vakayı okur:
"Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor. Zaman, yer ya da kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor. Son altı aydır onun yanındayım, ne dış görünüşü için bir çaba sarf ediyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor. Onu hep baskaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor. Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde. Yürüyemiyor. Uykusu da çok düzensiz. Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor. Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar da feryat figan bağırıyor."

Bu vakayı okuduktan sonra, Ruskin öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini sorar. 

Öğrenciler bunu yapamayacaklarını, böyle zor ve yıpratıcı bir işi yapmak istemediklerini söylerler.Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler  şaşırırlar. Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını, öğrencilerin arasında dolaştırmaya başlar. Fotoğraftaki,  doktorun altı aylık kızıdır. 

Dr.Ruskin, Amerikan Tıp Birliği Dergisindeki makalesinde, (günümüzde örnekleri çokça yaşandığı gibi) gülünç bir yanlış anlamanın insana nasıl tamamen farklı bir perspektif kazandıracağını anlatmaktadır.  İşte bu örnekte olduğu gibi, hayatta yasadığımız birçok şey bize önyargılarımız ve yanlış bakış açılarımızın dayatmasıyla, katlanılmaz gözükebilir. Ya da meselenin sadece tek bir boyutuna odaklanıp, diğer hayati ayrıntıları gözden kaçırabilir ve yanlış fikirlere kolayca savrulabiliriz.

İnsanoğlu düşünürken, kararlar alırken; alternatifleri bilinçli bir şekilde tahlil ettiğini ve artılar ile eksileri dikkatli bir şekilde tarttığını varsayar. Başka bir deyişle, mantıklı ve düşünüp taşınarak hareket eden varlıklar olduğumuza inanırız.  Oysa gerçek dünya bundan çok daha karmaşıktır. Bazen önümüzdeki seçenekleri dikkatlice akıl-mantık süzgecinden geçirmeye ve olasılıkları dikkatlice çözümlemeye ihtiyaç duyarız. Ama bazen de duygularımıza kulak vermemiz gerekebilir. İşin sırrı, insan olarak nasıl düşündüğümüz konusunda düşünmeye ihtiyaç duymamızı kabul etmemiz gerekliliğidir. Yani düşüncelerimiz üzerinde de düşünüp, böylece nasıl davranacağımıza usul usul karar vermemiz gerekir.  Şöyle ki, aklınıza gelen hemen her düşünceye oturup çay ısmarlarsanız, sonra karpuz da kesmek zorunda kalabilirsiniz.

Bir olayın, bizim göremediğimiz, bilemediğimiz farklı yönleri olduğunu unutup; önyargıların kör karanlığına teslim olursak, olayları tarafsız ve adilce inceleme yeteneğimizi de köreltmeye yeltenmiş oluruz. Önyargılarımız, kalıplaşmış düşüncelerimiz, alışkanlıklarımız ve sınırlı bakış açıları; yaşamı ve yaşam içinde gelişen olayları tarafsız, doğru ve adil bir biçimde algılamamızı minimuma indirir. Bir olayın ya da düşüncenin, sonsuz sayıda farklı neden ve sonuca bağlı olabileceği düşüncesinden uzaklaştıkça, hayatımız hep bir şeylere hayret etmekle geçecektir. Geniş bakış açısı, bir başkasının düşüncesinin de doğru olabileceği, olaylara daha yukardan bakabilmek ve görebilmek gibi özellikler bizlere sunulan seçeneklerin daha fazlasını algılamamızı sağlayacaktır. Bunun sonuncunda da bize daha rahat ve geniş bir alanda hareket etme imkanı doğacaktır.

Unutmayın! SORUNU FARKLI TANIMLARSANIZ SONUCU VE ÇÖZÜMÜ DE FARKLI DÜŞÜNÜRSÜNÜZ.

Bu yazı toplam 16551 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum