- Mesleğinizin zorlukları neler?

En önemlisi Türkiye’de psikoloji alanında meslek yasasının olmaması. Mesleğin standartlarının bulunmaması, etik ihlallerin ortaya çıkmasına yol açabiliyor ve halkımıza daha doğru, kaliteli hizmet verilmesine engel oluyor. Yasa olmadığı için standartlar kişilerin vicdanına ve bireysel tercihlerine bırakılıyor. Acilen meslek yasası çıkarılarak, çalışanların bilgi, beceri ve etik açıdan daha doğru hizmet vermesi sağlanmalı.

- En keyifli yanları ne?

Öncelikle kendini, geniş anlamda insanı ve toplumu anlama şansı yakalıyorsun. Modern yaşamda yalnızlaşmanın ve çok uyaranın etkisinde kalmanın yol açtığı yalnızlık ve belirsizliğe, çare olabilecek bilgi ve beceri elde etme imkânı buluyorsun. Kişisel ve toplumsal yaşamı daha farkında yaşayabilmek için gereken insani bilgiyi sürekli keşfetme ve yenileme şansı oluyor. Bu, daha güçlü ve olgun olmayı sağlıyor.

- Eğitim süreci nasıl?

Dört yıllık lisans ve yüksek lisans, diğer bir ifadeyle uzmanlaşma ve doktora süreci var. En önemli güçlük, popüler olduğundan talebin fazla olması. Her yıl YÖK 90-100 arasında öğrenciyi bölümlere gönderiyor. Ancak psikoloji özünde teorik olduğu kadar, uygulamalı bir bilim. Kalabalık sınıflarda etkin, donanımlı ve güçlü psikologlar yetiştirilmesi güç. YÖK ya kontenjanları azaltmalı ya da öğretim üyesini arttırarak 25-40 kişilik sınıflarda eğitimi sağlamalı. Yoksa uzun dönemde ciddi sorunlar çıkacak.

- Bu bölümü seçmek isteyen gençlere neler önerirsiniz?

Sosyal ve beşeri bilimlere olduğu kadar, psikolojiyi besleyen farklı disiplinleri öğrenmeye ve eleştirel düşünmeye açık olun. İngilizceyi etkin kullanmayı, ulusal ve uluslararası yazıları takip etmeyi hedefleyin. Psikolojinin alt alanlarını ve diğer disiplinlerle etkileşimini öğrenin ve farklı disiplinlerin derslerinden faydalanın. Bölüme gelmeden önce, bilgiye ulaşma, onu işleme, eleştirel düşünme, problem çözme, iletişim, hayatın farklı katmanları arasında ilişki ve bağlantı kurma becerileri konusunda yeterlik edinmeniz önemli.