1. HABERLER

  2. GENEL-SAĞLIK

  3. Biyolojik yaş nasıl ölçülüyor?

Biyolojik yaş nasıl ölçülüyor?

'Kaç yaşındasınız?' sorusuna yanıt vermeden önce iyi düşünün. Çünkü verdiğiniz yanıt yanlış, en azından eksik olabilir! Çünkü bir değil, iki değil, tam üç ayrı yaşınız var.

A+A-

Prof Dr Osman Müftüoğlu /HÜRRİYET


Nüfus cüzdanınızda yazan doğum tarihinizin belirlediği yaş, kronolojik yaş. Bu yaşı her yıl doğum gününüzde kutluyorsunuz ama kronolojik yaşın bedensel ve ruhsal etkileri herkeste aynı değil. Bazılarının bedensel ve ruhsal yaşları, biyolojik yaştan farklı olabiliyor. Ruhsal yaş, psikolojik yaş olarak da adlandırılıyor. Kendini hâlâ 30’lu, 40’lı yaşların zindeliğinde hisseden, iyimser, keyifli ve mutlu insanların ruhsal yaşları, kronolojik yaşlarından daha genç oluyor. Gerçek yaşınıza gelince... Hangi yaşta olduğunuza ne nüfus cüzdanınız, ne de ruhsal durumunuz karar veriyor. Her şeyi biyolojik gücünüz belirliyor. Biyolojik gücün belirlediği bu gerçek yaşa biyolojik yaş deniyor.

YAŞLANMA

Biyolojik yaş nasıl ölçülüyor?

Biyolojik yaşı bazı işaretlere bakarak tahmin etmek mümkün. Biyolojik işaretlerin en kolay ölçüleni bel ölçüsü. Siz yaşlandıkça bel ölçünüz de büyüyor. Yakın görme yeteneğinin azalması, kas kitlesinin azalıp yağ oranının artması, işitme ve bellek sorunlarının hissedilir bir durum alması da biyolojik yaşlanmanın
 işaretleri arasında. Eskisine oranla daha çabuk yorulma, soğuğa karşı daha duyarlı hale gelme, uyku sorunları yaşamaya başlama ve tabi ki cinsel güç ve istekte azalma da biyolojik yaşın ilerlediğinin göstergeleri. Biyolojik yaşı belirlemede analiz yöntemlerinden de faydalanılıyor. Bu analizlerde kalbiniz, damarlarınız, kemik ve kaslarınızın gücüne bakılıyor. Hormon seviyeleriniz ölçülüyor, antioksidan düzeyleriniz araştırılıyor. Uzmanlaşmış bir klinik tarafından yapılırsa biyolojik yaşınız neredeyse tam isabetle belirlenebiliyor.

YORGUNLUK

Yorgunluk sorununu azaltan destek var mı?

Yorgunluk şikâyeti olanlara önerilen doğal desteklerin başında ginseng geliyor. Ayrıca CoQ10, B12 vitamini, magnezyumdan da faydalanmak mümkün. Biz NADH içeren desteklerden de iyi sonuçlar alıyoruz. Bellek desteği olarak bilinen Ginkgo Biloba  bitkisi özlerinin de etkili bir yorgunluk giderici olduğu belirtiliyor. Bununla birlikte yorgunluk sorunu olan herkesin tiroid yetmezliği, potasyum, magnezyum, B12 azlığı, demir eksikliği kansızlığı, karaciğer ve böbrek yetmezliği gibi sorunlarının olup olmadığını da bilmek gerekiyor. Yukarıda yazılı destekleri doktorunuzla konuşmadan kullanmamanızda fayda var.

KANSIZLIK

Demir eksikliği tehlikeli mi?

Demir yaşamsal önemi olan minerallerden biri. Demir eksikliğinde kansızlık, saç kırılması ve dökülmesi, tırnakların kaşık şeklini alması, yutma güçlüğü, sindirim bozuklukları, yorgunluk, sinirlilik, sersemlik hissi, zihinsel işlevlerde zayıflama olur. Demirin vücutta aşırı depolanması da sorun yaratır. Karaciğer ve pankreasta zararlanmalara yol açar. Özellikle genç kızlar ve sık doğum yapan kadınlarda demir eksikliğine yakalanma riski artıyor. Periyot düzensizlikleri demir kaybını hızlandırıyor. Beslenme yanlışları, bilhassa hayvansal gıdalardan uzak bir beslenme tarzı da demir eksikliğine yakalanma ihtimalini yükseltiyor. Bu nedenle demir eksikliği zannedildiğinden daha sık görülen bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Demir eksikliği demiri yerine koyarak tedavi ediliyor. Bu tedavinin mutlaka bir doktor tarafından düzenlenmesi gerekiyor. Besin desteği olarak demirin kullanılması son derece tehlikeli kabul ediliyor.

PSİKOLOJİ

Sosyal fobi ne anlama geliyor?

Bazı kişiler yabancı insanlarla karşılaştığı ya da diğerleri tarafından gözlenme olasılığının bulunduğu durumlarda yanlış bir şeyler yaparak rezil olacakları korkusu yaşar. Bu insanlar zamanla böyle gerginlikleri yaşamamak için olumsuz duygular uyandıran bu ortamlardan kaçınmaya başlar. Sosyal fobikler korktukları duruma maruz kaldıklarında sıklıkla kendilerini eleştirir ve terleme, kızarma, kalp atım sayısında artma çarpıntı- gibi fiziksel belirtiler gösterirler. Bazıları diğer insanların önünde yemek yeme, yazı yazma ya da konuşma yapma gibi performans gerektiren durumlarda ağır gerginlikler yaşar. Topluluk önünde konuşma, otoriteden bir şey isteme, yeni insanlarla tanışma gibi durumlarda yaşanan sıradan sıkıntıları sosyal fobi olarak değerlendirmemek gerekiyor. Ancak sorun önemli boyutlara varırsa bir psikiyatrist veya psikologdan yardım istemek gerekiyor.

VİTAMİN-MİNERAL

Vitamin-mineral eksikliğinden nasıl korunabiliriz?

Besleyici gıdalardan oluşan dengeli bir diyet vitamin ve mineral ihtiyacınızı kolaylıkla karşılayacaktır. Yiyip içtiklerinizle maksimum vitamin ve mineral ihtiyacınız karşılamak için:
? Temel beş besini almaya özen gösterin: Meyve-sebzeler, baklagiller, yağsız etler (kırmızı et, balık, tavuk), tahıl grubu, az yağlı ve yağsız süt ürünleri. Özellikle meyve ve sebzelerde yoğunlaşın. Taze ve koyu renkli olanlarını tercih edin.
? Gıdaların pişirilmesi vitamin ve mineralleri uzaklaştırır, onun için meyve ve sebzeleri mümkünse doğal haliyle çiğ olarak ya da işlenmemiş durumda çok az pişirerek yiyin. Kaynatmayın. Kaynatma da yiyeceklerden vitamin ve mineralleri uzaklaştırır. Yiyecekler fırın ya da sıcak suda ne kadar az kalırsa o kadar iyir. Buharda pişirmeyi tercih edin.
? Uygun koşullarda saklayın. Gıdaları saklamada vakumlu, hava geçirmez kapları tercih edin.

ANTİ-AGİNG

Antioksidan kapasitesi yüksek besinler hangileri?

En güçlü antioksidan kaynakları meyve ve sebzelerdir. Taze meyve ve sebzeler dondurulmuş olanlardan, koyu renkliler açık renkli olanlardan, işlenmemiş olanlar işlenmiş olanlardan daha çok antioksidan güce sahiptir. Organik sebze ve meyvelerde de antioksidan güç daha yüksek oluyor. Siyah kuru erik ve kuru üzüm çok güvenilir antioksidan kaynakları. Bu listeye kiraz, böğürtlen, vişne, elma, kivi ve çilek de dâhil edilebilir. Kırmızıbiberi, domates, kırmızı soğan, patlıcan ve lahanagilleri de rahatlıkla ekleyebilirsiniz. Listeye havuç, siyah lahana, kırmızıturp gibi diğer koyu renkli sebze ve meyveleri koymayı da ihmal etmeyin.

STRES YÖNETİMİ

Akut stres durumunda ne yapabilirim?

Herkesin strese verdiği bedensel ve ruhsal yanıt farklı ama bazı ortak işaretler söz konusu: Kalp çarpıntısı, ağız kuruluğu ve terleme, çabuk sinirlenme ya da parlama, kaçma ya da saklanma dürtüsü, uykusuzluk ya da çok uyuma, kontrolünü kaybettiğini hissetme yönetilemeyen stresin ilk işaretleridir. Eğer stres nedeniyle çalışamaz duruma geldiyseniz, ani bir panik durumuyla karşı karşıyaysanız şu manevralar işinize yarayabilir: Derin derin nefes alın/duruşunuzu rahatlatın/moralinizi bozan durumdan zihinsel olarak uzaklaşın/ayağa kalkıp odayı terk edin ya da taze hava girmesi için pencereyi açın ve derin soluk alıp verin/aklınızdan geçen bazı şeylerden uzaklaşmak için bir sohbete konuşmaya katılın/olanağınız varsa “anahtarı kapatarak” ya da rahatlayarak meditasyon yapın. Ayrıca karbonhidrat tüketimini arttırmanın, daha çok balık yemenin, su içmenin, kaliteli uykunun, elinize sıkabileceğiniz bir şeyler alıp oyalanmanın ve bir şeyler koklamanın da (limon, elma, vanilya) stresin kontrolünü kolaylaştırabileceğini hatırlatalım.

Bu haber toplam 12836 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum