1. YAZARLAR

  2. Fatih Kılıçarslan

  3. Bir İntihar Olgusu
Fatih Kılıçarslan

Fatih Kılıçarslan

Yazarın Tüm Yazıları >

Bir İntihar Olgusu

A+A-

İçinde yaşadığımız toplumda gençlerin ruhsal gelişim sorunlarında hızla artış yaşanmaktadır Gençlik sorunların temelinde ebeveynleriyle yaşanan iletişim çatışmalarında, akran gruplarıyla yaşanan ilişki güçlüklerinde,  sokak çocuklarının oluşmasında ve madde bağımlısı olmalarının arkasında sağlıksız, patolojik aile dinamikleri yatmaktadır… Yeni yapılan uluslararası bir çalışma, ergenlik dönemi ya da yetişkinliğin ilk yıllarındaki ölümlerin, çocuk ölümlerini geçtiğine işaret ediyor. Tıp dergisi Lancet’ta yayımlanan araştırma kapsamında, gelir düzey iyi, orta ve düşük 50 ülkenin 50 yıllık verileri incelendi. Sonuçlar, ölüm oranlarının genel olarak düştüğünü gösteriyor. Son 50 yıl içinde bulaşıcı hastalıklardan ölümlerin düşmesi 1-9 yaş grubundaki çocukların ölüm oranı yüzde 90 azaldı. Buna karşılık yaşları 15-24 arasında değişen gençlerin ölüm oranları 1-4 yaş grubundakilerden üç kat fazla. Üstelik bu ölümlerde şiddet, intihar ve kazaların payı giderek artıyor.

Bu durum cinsiyet ne olursa olsun benzer bir tablo çiziyor.

University College London’dan Dr. Russel Viner, zengin ülkelerde orta çıkan eğilimin şimdi gelişmekte olan ülkelerde de görülmeye başlandığını, kent hayatının sağladığı yararlar kadar riskleri de olduğunu vurguladı.

Viner “Modern yaşamın toksik diyebileceğimiz bir etkisi var.” diyor. 12-19 yaş arasındaki gençlerde ölümleri büyük oranda artıran risklerin, daha küçük çocukları benzer şekilde etkilemediğine dikkat çekiyor.

İngiliz uzmana göre, 12-19 yaş grubu bir zamanlar “en sağlıklı olunan dönemdi, ancak şimdi koşullar değişti”. (T24 Haber)

Çocukluktan ergenliğe geçiş sürecinde yaşanan duygusal, fiziksel, sosyal değişimi ebeveynlerin yaşanan iletişim çatışmaları neticesinde gençlerde uyum ve davranış sorunları ortaya çıkmaktadır.

Çocuk arkadaşlarına yöneldikçe sosyal hayata açıldıkça, ailenin dışına çıktıkça anne ve baba kaygılanmakta, endişeleri artmaktadır.  Böylece ebeveynler çocuk üzerinde otorite ve baskıyı arttırmaktadır. Genç yaşadığı ruhsal gerilim ve stres içersinde bunalıma girerek içe kapanıyor, kapıları kapatıyor, sorunlarıyla yalnız kalıyor aileden uzaklaşarak sokağa yönelerek arkadaş guruplarına yaklaşıyor. Uyum ve davranış sorunlarının, zararlı madde alışkanlıklarının temelinde aileden uzaklaşma, güveni huzuru arkadaş ortamlarında arama ve arkadaş grubunu kaybetme korkusuyla yanlışlara “hayır” diyememek sebep olmaktadır.

Keman Kursuna Giden Ecem’in İntiharı

Başakşehir’deki evinden “keman kursuna gidiyorum” diye çıkan İlköğretim 8’inci sınıf öğrencisi 14 yaşındaki Ecem’in cesedi bir uçurumun altında bulundu. İddiaya göre Ecem, erkek arkadaşının gözleri önünde kendini uçurumdan attı.

Öğrenildiğine göre Ecem önceki akşam okuldan evine geldikten sonra 23 Nisan hazırlıkları için keman kurusuna gitti ama eve dönmedi. Ecem’in eve dönmemesi üzerine baba Sadık ile anne Hatice Çokluk polise başvurdu. Evlerine dönerek kızlarından gelecek bir haber bekleyen Çokluk çiftine acı haber, Ecem’in arkadaşlarından geldi.

Önce Kemanı Bulundu Sonra

Kızlarının arkadaşlarından biri Ecem’in kemanının Şahintepe’deki kayalık alanda bulunduğunu bildirmesi üzerine üzerine kayalık alana giden aile kızlarının cesedi ile karşılaştı. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin ilk incelemelerinin ardından Ecem’in cesedi otopsi için Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. İddiaya göre sağlık ekiplerinin ilk incelemesinde, baş ve vücudunda şişlik ve yaralanmalar gözlendi.

“Telefona Cevap Vermeyince Endişelendim”

Acılı baba Sadık Çokluk, kızı Ecem ile aralarının çok iyi olduğunu ve kendisini çok sevdiğini belirterek, olayı şöyle anlattı:

“Normal okuluna gitti. Cuma saatinde saat 14.00’de çocuğu aradım, ulaşamadım. Daha sonra annesi beni aradı, ’çocuk gelmedi’ dedi. Tekrar aradım. Telefonunu açtı ve kapattı. Daha sonra bir daha ulaşamadım. Daha sonra okuluna gittim, sordum yok. Bilgi Evi’ne gittim, sordum yok. Daha sonra mahalledeki çocuklara sordum. Mahallede de bulamadım. Kayıp ilanı vermek için polis karakoluna gittim. Polise bildirdim, geldim eve. Komşunun otomobilini aldım, aramaya gittik. Okula kadar yine gittik. Okuldan ayrıldık, telefon geldi. Komşu, ’Ecem’in kemanı bulunmuş’ dedi. Kemanı eve getirmişler. Kemanı bulan çocuğu bulduk. Onu da aldık, kemanı bulduğu yere kadar gittik. Çocuk kemanı bulduğu yere götürdü. Kemanı bulunduğu yerle, kayalık arasında 300 metre var. Komşuyla, çocuğu aşağıda aramaya gittik. Biz aşağı giderken, aşağıdan yukarı doğru iki çocuk geldi, ’Bir ortaokul kızını kayadan atmışlar. Onu ararsan kayada, polisler de gelmiş başına’ dedi. O arada koştuk biz tabii. Benim zaten dizlerimin bağı çözüldü. Çocuğumun olduğunu anladım. Oraya kadar gittik. Elleri otla dolu, polisler de başında. Olay bittikten sonra telefonu çocuğun baş kısmına koymuşlar. Telefon normal, hiç kırık mırık yok. Ondan sonra polisler, adli tıp, ilçe emniyet geldi. Sonra çocuğu götürdüler. 23 Nisan’da çalmak için, o gün de bir saat keman kursu vardı. Çocuk eve gelmedi.”

Emniyette yapılan sorgulamada bu kişilerden Ecem’in en son görüldüğü kişi olan B.A’nın ifadesinde, “Ecem’le 2 ay önce facebooktan tanıştık. Çıkma teklif ettim, kabul etti. İki kez buluştuk. En son olay günü buluştuk. Aşık Veysel Mahallesi’nde bulunan uçurumun oraya gittik. Ailesinden çok şikayet ediyordu. Babası gezmesine izin vermiyordu. Babasından şikayetçiydi. Uçurumun oraya geldiğimizde birden kendini atmak istedi. Durumu fark ettiğimde onu tutarak geri çektim. Tam geri dönerken birden elimden kurtularak kendini uçurumdan aşağı attı” dediği öğrenildi.

Sınıf arkadaşı M.A’nın da ifadesinde “Sınıfta yan yana oturuyoruz. Anne babası sürekli baskı yapıyordu. Ecem’i sürekli dövüyorlardı. Bize sürekli ailenin baskısından bıktığını uçurumdan atacağını söylüyordu. Olay günü Ecem ve B.A’yı yan yana gördüm” dediği bildirildi. Ecem’in okuldan bir başka kız arkadaşı M.S’nin de “Ecem’le sınıf arkadaşıyız. Anne babası Ecem’i dövüyordu. Geçen hafta okulun penceresinden atlamak istemişti. Olay günü arkadaşıyla buluşacaktı” dediği öğrenildi.(Milliyet Gazetesi)

Psiko-Sosyal Analiz

Gençlerin ergenlik süreci, en hassas dönemi kapsamaktır. Duyguların inişli çıkışlı olması, gencin kimlik oluşturma, arkadaş grubu tarafından kabul ve onay görme çabası aile içi ilişkilerde iletişim çatışmalarına yol açabilir. Ebeveynlerince yeterli düzeyde anlaşılmadığını düşünen genç, yaşanan iletişim çatışmalarıyla birlikte aile içi ilişkiler krize dönüşür.

Ergen içine kapanarak, yaşamdan zevk almayarak ailesinde uzaklaşarak yaşadığı sıkıntı, bunalım eğer depresyon özellikleri gösteriyorsa en kısa zamanda psikiyatri kliniğine başvurarak tedavi görmelidir. Ergenin içe kapanma süreci günlük yaşam aktivitelerini olumsuz etkiliyor iletişim kalitesi düşüyor, derslerinde performans, dikkat ve algıda sorunlar yaşıyorsa çevresiyle sürekli çatışma içersindeyse yaşadığı stres, gerilim bağlı olarak iç dünyasında hissettiği acıyı ya karşısında ki kişilere ya da kendisine yöneltmesiyle intihar edebilir.  İntihar girişimleri başarısız olsa’da, gösteri niteliği taşısa’da ailesi tarafından önemsenmeli, düşünce düzeyinde bile olsa intihar düşünceleri karşısında vakit geçirmeden klinisyen’den yardım alınmalıdır.

Ebeveynler yaşanan uyum ve davranış sorunları karşısında genci anlamaya çalışarak gencin kendi duygularını ifade edebilmesine yardımcı olmalıdır.

Olumsuz iletişim engellerinden kaçınarak, açık iletişim içersinde ergenle güvenli bir bağ kurulmalıdır. Ebeveynlerin çocuklarıyla kuracağı güvenli yaklaşım çocuklarının birçok sorunu çözmesinde en etkili yaklaşımı oluşturacaktır.

Fatih Kılıçarslan/ Sosyal Hizmet Uzmanı/ Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi

Bu yazı toplam 6692 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.