1. HABERLER

  2. PSİKİYATRİ

  3. Alzheimer Hastalığının Kesin Tedavisi Yoktur

Alzheimer Hastalığının Kesin Tedavisi Yoktur

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner, "Her hastalıkta olduğu gibi Alzheimer hastalığında da, risk taşıyorsak, bunu erken tespit etmek ve tedbirler almak şu an için en büyük hedefimiz" dedi.

A+A-

Şahiner yaptığı yazılı açıklamada, alzheimerhastalığının insanı önce yakın çevresinden sonra kendinden uzaklaştıran, zaman geçtikçe yaşamın hiçbir anının artık anılarda bile yer alamadığı, en sonunda insanın kendini dahi tanımadığı bir hastalık olduğunu söyledi.

Bu nedenle alzheimer hastalığının pek çok psikiyatrik hastalıkla karıştırılabildiğini belirten Porf. Dr. Şahiner, "Ancak önemli bir fark var. Hasta başlangıç dönemlerinde mantık yürütmekte zorlanmıyor ve iç görüsünde önemli bir kayıp yaşamadığı için hastalığının farkında oluyor" dedi.

Alzheimer hastalığının unutkanlıkla başladığına, ancak her unutkanlığın alzheimer anlamına gelmediğine dikkati çeken Şahiner, unutkanlık ile birlikte beceri kaybı görülüyorsa ve kişilik özellikleri değişim gösteriyorsa daha dikkatli olunması gerektiğini kaydetti.

İsim belleği, görsel bellek gibi sadece bir bellek türünde güçlük çeken, ancak tüm yaşamını normal sürdüren bireylerin bulunduğunu belirten Şahiner, "Bu tür bellek zayıflığı 'hafif kognitif bozukluk' olarak adlandırılır. Bu kişilerin alzheimerhastalığına yakalanma riski üzerine yapılan çalışmalar, riskin bir miktar daha arttığını ortaya koysa bile, sonuçlar çok net değildir" diye konuştu.

Kesin tedavisi yoktur

Alzheimer hastalığının kesin tedavisinin olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Türker Şahiner, ancak durumun ümitsiz olmadığının da altını çizdi.

Şahiner, 1997'den itibaren hastalığın tedavisinde kullanılan dört önemli ilacın piyasaya çıktığını hatırlatarak, " Bu ilaçlara mümkün olduğunca erken dönemlerde başlanmalıdır. Bu ilaçlar ilk yıllarda bellek fonksiyonlarını güçlendiriyor. Ülkemizde 500 bin civarında alzheimerhastası bu ilaçları kullanmaktadır. Maalesef tanı alamayan 500 bine yakın hastanın olduğunu tahmin ediyoruz. Son yıllarda yaşam tarzının, metabolizmanın, zihinsel ve fiziksel egzersizlerin düzenli ve sürekli uygulandığında hastalığın başlangıç yaşının yıllarca geciktirilebildiği gösterilmiştir. Sakin bir yaşama erken geçmek ve buna eklenen hipertansiyon, aşikar veya gizli kan şekeri oynamaları zihinsel egzersizlerden uzak kalmak ise başlangıç yaşını 50 hatta 40'lı yaşlara kadar indirebilir" diye konuştu.

Hasta, bellek sağlığı merkezlerinde tedavi edilmeli

Hastaların kontrol muayenelerinde günlük yaşam aktivitelerini belirleyen, davranış ve ruhsal durumlarını ortaya koyan testler kullanılmazsa tedavinin yararlarının gözden kaçacağını vurgulayan Şahiner, "Bellek klinikleri" dışında, yoğun poliklinik hizmeti verilen hastanelerde hastanın durumunu iyi analiz etmenin mümkün olmayabileceğini söyledi.

Alzheimer hastalarında görülen davranış problemlerinin, tedaviden olumlu yarar görmede önemli bir nokta olduğunu vurgulayan Şahiner, "Yani yarar sadece hafıza alanında beklenmemelidir. Saldırgan tutumları ve toplum içi kontrolsüz davranışları olan bir hastanın daha uyumlu hale gelmesi, bellek düzelmesi kadar önemlidir. Tedavi ile bunun sağlanması aile için çok önemli bir kazanımdır. Alzheimer hastalarında sosyal yaşamı hareketlendirmek, çeşitli hobiler edinilmesini sağlayacak programlar oldukça yarar sağlayacaktır. Kısacası beyni aktif tutmak belki hastalık sürecini durdurmayacaktır. Beyin etkinlikleri ağır evreleri geciktiriyor ve hastanın sosyal yükünü hafifletiyor ve uyumu artırıyor" şeklinde konuştu.

Yakın gelecekte çok büyük ümit

Alzheimer hastalığının sebebini artık bildiklerini ifade eden Şahiner, "Beyinde bildiğimiz birkaç adet ve belki de henüz bilmediğimiz birkaç adet daha, bir dizi proteinin birikmesi neticesinde oluşan beyin hücre ölümü, hastalığın gelişimine neden oluyor" dedi.
Ölen hücrelerin iletişim için kullandıkları eksik maddeleri artık yerine koyabildiklerini belirten Şahiner, bu konuda kısmen de başarılı olduklarını söyledi.

Esas hedefin, hücre ölümünü önlemek, proteinlerin ortamda birikmesini durdurmak veya temizlenmesini sağlamak olduğunu anlatan Şahiner, şöyle konuştu:

"Biriken proteinlerden en önemlisi 'amyloid beta'nın' ortamdan temizlenmesi için 2000'li yıllarda alzheimer aşısı projesi hayata geçirilmiştir. Burada amaç bu proteini kendi bağışıklık sistemimize tanıtarak ortadan kaldırmaktı. Program bu temizlik amacında başarılı oldu. Ancak hemen vurgulanması gereken konu ileri aşama hastalar için aşı yarar sağlamıyor, orta ve ileri evre hasta çalışmaları durduruldu. 2012'de yaz aylarında başlayan 3 büyük çalışmada aşı çok genç ve risk yüksek bireylerde uygulanıyor. Bu çalışmalar başarılı olursa önümüzdeki 10 yıl içinde kullanıma sunulabilecek."

Bu haber toplam 5389 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.