1. HABERLER

  2. KADIN SAĞLIK

  3. 10 Soruda Rahim Ağzı Kanseri...

10 Soruda Rahim Ağzı Kanseri...

Kadınların korkulu rüyası olan rahim ağzı kanseri genellikle cinsel ilişki yoluyla bulaşıyor. M.D Anderson Kanser Merkezi'nden Dr. Lois M. Ramondetta, belirti göstermeden dahi gelişebilecek bu sinsi hastalıkla ilgili soruları yanıtladı:

A+A-

1- Rahim ağzı kanseri nasıl oluşur?

Rahim Ağzı kanseri human papilloma virüsü (HPV) tarafından neredeyse her durumda oluşabilir. HPV derinin yüzeyini etkileyen bir virüs tipidir. Bu virüs aynı zamanda vücutta ve üreme organlarının çevresinde birtakım uçuklar oluşmasına da neden olur. HPV genelde cinsel yolla bulaşır.

2- Rahim ağzı kanserinin semptomları nelerdir?

Ne yazık ki bu kanser tipinde neredeyse hiç belirti görülmez. Rahim ağzı kanserini önlemenin en etkin yolu, özellikle yüksek riski grubu içindeyseniz, pap smear testi yaptırmaktır. Genital  bölgenizde kırmızı noktalar, düzensiz devam eden adet dönemi veya iki haftadan uzun süren ağrı varsa, hemen kontrolünü yaptırmalısınız. Rahim ağzı kanseri bazen hiç semptom göstermeyebilir ancak düzenli kontrol görüyorsanız kanser erken safhalarında yakalanabilir.

3- Rahim ağzı kanseri tedavi edilebilir mi? Ve, en son tedavi yöntemleri nelerdir?

Neyse ki, Rahim Ağzı Kanseri Pap smear testi ve bazı durumlarda HPV testi gibi yöntemlerle taranabiliniyor ve kanser öncesi dönemde fark edilebiliniyor. Böyle durumlarda, bakır bir telden geçen elektrik akımıyla büyük bir oranda yok eden Loop Elektro eksizyon (LEEP) metoduyla veya konik rahim ağzı biyopsisi ile tedavi edilebilir. LEEP muayenehanede ve biyopsi ameliyathanelerde erken rahim ağzı kanseri vakalarına uygulanabiliyor. Eğer kanser daha ileri boyuttaysa, basit bir hiserektomi (serviks ve uterus’un alınması) veya hastalığın bulunduğu duruma bağlı olarak radikal bir hiserektomi (uterus, serviks, yumurtalık, uterusu destekleyen yapılar ve lenf nodlarının alınması) uygulanabilir. Eğer kanser 4 santimetrelik boyu aşmış veya serviksin dışına taşmışsa, tedavi seçenekleri pelvik radyasyon ve kemoterapi’nin bir birleşkesidir.
M.D Anderson’da ve Kanada da Trakelektomi adı verilen bir prosedür ile ilgili pek çok çalışma yapılmaktadır. Bu prosedür çocuk sahibi olmak isteyen ama rahim ağzı kanseri teşhisi konmuş kadınlar için ilginç bir tedavi yöntemi olarak görülmektedir. Bu durumlarda serviks alınır ve serklaj adını verdiğimiz bir dikiş atılır böylelikle hasta sezaryan ile ilerde çocuk sahibi olunabilir. Bir kadının trakelektomi yaptırabilmesi için belli kriterlere sahip olması gerekmektedir.

4- MD Anderson’un tavsiye ettiği rahim ağzı kanseriyle ilgili tarama yöntemleri nelerdir?

MD Anderson, Amerikan Kanser Topluluğu ve Amerikan Obstetrik ve Jinekoloji Koleji’nin tavsiyelerini takip etmektedir. Eskiden 18 yaşına girmiş veya son üç yıldır  aktif bir cinsel hayatı olan her genç kıza yıllık olarak pap smears testini yaptırması tavsiye edilirdi. Daha sonra eğer tek eşli bir ilişkiniz varsa, ve başka risk faktörlerin sahip değilseniz ve son üç  pap smear testiniz normal çıktı ise pap smear testlerini her üç yıla bir yayabileceğiniz tavsiye edilmeye başlandı.
M.D Anderson da 21 yaşından itibaren yıllık tarama yapılabilineceğini ve eğer ardı ardına üç negatif sonuç çıktı ise, sonrasında risk faktörlerine göre her 1 veya 2 yılda bu tarama testlerine devam edilebilineceğini öneriyordu. 30-65 yaş arasındaki kadınlar hem Pap hem de tercihen HPV tarama testini yaptırmalıdırlar. Eğer Pap veya HPV testi normal çıkarsa, aralık her üç yılda bire indirilebilir. HPV testi yapılmıyorsa Pap her iki yılda bir yapılmalıdır.
Yeni mamografi yöntemleri gibi, bütün bu yöntemler bireylere özgü olarak ele alınmalıdır. Örneğin,  bağışıklık sistemi HIV veya düzenli bir şekilde alınan stereoidlerden dolayı zayıflamış hastalar, dizplaziden dolayı yüksek risk atındakiler ve dizplazisi kansere dönüşme yolunda olan hastalar çok sıklıkla tarama testlerine girmelidirler. Bunun yanında, birden fazla cinsel partneri bulunan ve anormal pap smears testi sonuçlarına sahip olanlar yıllık kontrolden geçmelidirler.
Eğer dizplazisi geçmişiniz varsa, bunu çok daha sıklıkla takip etmelisiniz. Bu durumda tek eşli bir ilişki yaşadığınızdan ve virüse maruz kalmadığınızdan emin olmalısınız. Bu yüzden risk faktörlerini anlamanız oldukça önemli. Şu anda rahim ağzı kanseri olan kadınların çoğu 5 yıldan fazla bir süredir pap testi olmayan hastalardır.

5- HPV Nedir?

HPV human papilloma virüsüdür. Yüzlerce çeşidi olmasına rağmen, bazıları daha yüksek oranda rahim ağzı kanserine yol açar. HPV’nin 16 ve 18 alttürleri yüksek risk grubunda sayılmakla birlikte, kansere yol açma ihtimali yüksek olan başka alttürleri de vardır. HPV 6 ve 11 sıklıkla genital uçuklara sebep olan ancak kanser riski az olan alttürlerdir. HPV deri temasıyla yayılan bir virüstür ve genel yayılma şekli ise seks’tir.

6- Pap smear testi ve HPV testi arasında ne fark vardır ve hangisi rahim ağzı kanserini teşhis etmekte daha etkilidir?

Hala özel uygulama ve uygulama sıklıkları ile ilgili olarak her iki test için de araştırmalar sürdürülmektedir. Pap testi eskiden tahta bir spatula ile bugün ise özel bir fırçayla servik yüzeyinden hücrelerin toplanmasıyla yapılan basit bir testtir. Bu hücreler bir takım anormal bulguları bulmak için mikroskop ile incelenir. Bu bir tarama testidir- sonuçlar her zaman mükemmel değildir. Geçmişte %30 a varan yanlış negatif değerlere rastlanmıştır.
HPV DNA testi aslında kansere yol açan HPV DNA’sının varlığını araştırır ve HPV enfeksiyonunun  yüksek riskli veya az riskli olup olmadığına karar verir. Bu anlamda Pap testinin yerine geçmez ve  30 yaşın altındaki kadınlar için önerilmez. Seks ilişkisi olan tüm kadınlarda HPV virüsü görülür. Birçok kadında virüs kendi kendine temizlenmektedir.  Bu özellikle 30 yaş altındaki kadınlar için geçerli bir durumdur ve 30 yaş altında HPV alttürlerini taşınıp taşınmadığını bilmek çok önemli değildir. 30 yaş üstündeki kadınların vücudu ise bu enfeksiyonu kendi kendine temizlemekte  güçlük çeker ve bu enfeksiyonun negatif sonuçlarını yaşayabilir, bu yüzden genelde pap testine ek olarak HPV testi yapılmakta ve bunu, takip eden gözlemler, kolkoskopi (büyüteç yardımıyla anormal dokuları incelemek) veya tedavi izlemektedir.

7- HPV aşısını öneriyor musunuz? Bu aşılamanın koruma özelliği ne kadar sürer?

Aşılamayı öneriyoruz ancak piyasadaki aşılardan birisi için özel bir tercihimiz yok.  Gardial aşısı dört farklı HPV viral alttürüne karşı koruma sağlıyor ( 16, 18, 6 ve 11)- bunlardan ikisinin kansere yol açması daha kolayken, diğer ikisi genital bölgelerde genelde uçuk oluşturur. Bu aşılamanın diğer yüksek riskli HPV alt türlerine karşı da bir çeşit koruma oluşturduğuna dair elimizde bilgi vardır.  Bu durum kansere yol açan en çok bilinen PV alttürleri ( 16 ve 18) için bir koruma geliştiren Cervariks için de geçerlidir.
Bu aşılara dair elimizde henüz yeterli veri yok. Aşıların güvenilir olduğu düşünülmekte ve öncelikli olarak 9 ve 26 yaş arasındaki genç kadınlar için önerilmekte. Aşılar arka arkaya 3 doz olarak yapılmakta. İğne yapılan yerde ağrı ve şişme dışında diğer yan etkileri yok.  Ama ne kadar koruduğu konusunda henüz elimizde kesinleşmiş bir bilgi yok. Elimizdeki bilgi 8 - 9 yıllık bir birikim ve şu ana kadar aşı oldukça güvenilir görülüyor. İlerde ekstra bir aşı gerekip gerekmeyeceğini henüz bilmiyoruz. Ama şu anki durum aşılandıktan sonra 8 - 10 yıl arasında hastalıktan korunduğu yönündedir.
Açıklığa kavuşturmak istediğim bir diğer nokta ise HPV aşısının tarama yöntemlerinin alternatifi olmadığıdır. Amerika’da cinsel ilişki yaşı üzülerek lise dönemlerine kadar indiği için aşı özellikle genç kızlara öneriliyor. Bu yüzden aşıyı cinsel ilişkiye girmeden önceki dönemde yani en fazla etki sağlayacağı dönemde uygulamak istiyorlar. Eğer aşıyı şuanda aktif bir cinsel hayatı olan ve belki de HPV virüsüne maruz kalan bir kişiye uygularsanız, aşının hala yararlı tarafları olabilir ama bu daha önce hiç HPV virüsüne maruz kalmamış bir hastaya uygulamak kadar etkili değildir. Burada önemli olan daha önce HPV virüsüne maruz kalmadan önce uyguluyor olmaktır. Yaşı daha geçkin hastalar için uygun olmamasının nedeni budur. Genç erkeklerde genital uçukları önlediği de kabul edilmeye başlandı.
Tekrar, bu aşı pap smear testine bir alternatif değildir; ancak enfeksiyonu önleyebilir ama bu rahim ağzı kanseri için önerilen bir tedavi yöntemi değildir ve diğer viral alt türlerini engelleyici nitelikte de değildir. Tarama yöntemleri halen öneriliyor ama aşının bu tarama sıklığını değiştirip değiştirmeyeceği ise merak konusudur. 

8- Bu aşının kullanılan diğer ilaçlarla nasıl bir etkileşimi vardır?

Böyle bir etkileşim yoktur. Diğer aşılamalarda olduğu gibi, bağışıklık sistemi zayıflamış kişilere vermek uygun değildir. Aynı zamanda hamilelere, bağışıklı sistemini baskılayan streoidler kullanan astım ve kemoterapi hastaları gibi kişilere de verilmez. Grip aşısı gibi bu aşıda bağışıklık sistemi zayıflamış hastalar üzerinde etkin değildir. Hamileliğin hangi aşamasında güvenli olup olmadığını bilmediğimizden dolayı, hamilelik sırasında bu aşılamayı çok tavsiye etmiyoruz. Ama bunun başka hastalıklarla etkileşimi olmaması gerekir.

9- Bazı durumlarda ülkemizde HPV virüsüne maruz kalmış hastalara aşı  tavsiye edilmekte. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu noktada (hastanın) hangi HPV virüsü ile enfekte olduğunuzu bilmemiz gerekir.  Şu ana kadar bu aşılamaya maruz kalmamış birisine aşı yaparsanız, % 99 oranında ileride HPV virüsünden doğabilecek herhangi bir enfeksiyon oluşumuna karşı koruma sağlamaktadır. HPV virüsüne maruz kalmış birine aşı uygularsanız, etkisi yüzde 40 ya da 50 oranına düşer. Aşı hala etkilidir ama olması gerektiği kadar değil. En iyisi herhangi bir cinsel aktivite öncesi bu aşıyı yaptırmaktır.

10- Hastalar rahim kanseri tedavisinin yan etkilerinden kendilerini nasıl koruyabilirler?

Erken rahim ağzı kanseri tedavisi, basit bir histerektomi veya konik rahim ağzı biyopsisinin yan etkileri oldukça azdır. Radikal bir histerektomi daha fazla uğraş gerektiren bir operasyondur. Bu yöndeki en son gelişmeler ise hastanede daha az kalma süresi ve laparoskopik veya robotik hiserektomi geçiren hastalarda daha az yan etkisi görülmesidir.
3. fazda ve 4. safhada hatta 2. safhada bile olan rahim ağzı kanseri hastalarını görünce, çok üzülüyorum. Bu böyle olmamalı, çünkü sizin sağlığınızı sizin kadar düşünen başka birisi yok, bu yüzden tarama testlerinizi sıklıkla yaptırmalısınız. Bu anlamda rahim ağzı kanserli hastaları görmek gerçekten oldukça üzüntü verici çünkü bu önlenebilir bir kanser türü ve tarama testleri kanserin erken dönemde teşhisine neredeyse her durumda imkan veriyor.
Eğer bir kadın ileri seviyede rahim ağzı kanserine sahipse, önerilen tedavi yöntemi kemoterapi ve radyasyon terapisinin bir bileşkesidir. Diğer kanser tiplerinde olduğu gibi sağlıklı yiyecekler yemek, hayata pozitif olarak yaklaşmak, tedaviler sırasında stresten arınmaya çalışmak önemlidir. Stres ve sağlıksız yaşam kalitesinin çok kötü sonuçlara yol açtığıyla ilgili elimizde pek çok bilimsel veriler mevcut. O yüzden her güne olduğu gibi karşılamak oldukça doğru bir yaklaşımdır.
Kanser tedavisinin belki de en kötü yan etkilerinden birisi yorgunluk diğeri ise kemoterapi ve radyasyon’un yol açtığı şiddetli ishaldir. Su ve alınan ilaçlarla bu yan etkilerden kurtulabiliriz. Burada vurgulamak istediğim nokta rahim ağzı kanseri için kolay bir tarama testinin ve önceden müdahale edilebilir bir durumunun olması ve dolayısıyla her durumda önlenebilir olmasıdır. Bütün kanserler için şunu söyleyebilirim ki, çok yakın bir gelecekte hepimizin hayatından temizlenmiş olma ihtimalleri çok yüksek. Artık onları görmemeliyiz. (ailem.com)

Bu haber toplam 8297 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum