Umutların hapsolduğu 'bekâr odaları'

Umutların hapsolduğu 'bekâr odaları'
Geçimlerini sağlamak için ailelerinden koparak taşı toprağı altın şehre gelen insanlar, yıkılmaya yüz tutmuş binaların üç-dört metrekarelik sağlıksız odalarında yaşam ve geçim mücadelesi veriyor.

SERKAN KARA / ZAMAN CUMARTESİ


Geçimlerini sağlamak için ailelerinden koparak taşı toprağı altın şehre gelen insanlar, yıkılmaya yüz tutmuş binaların üç-dört metrekarelik sağlıksız odalarında yaşam ve geçim mücadelesi veriyor. İşte evlisi bekârı, yaşlısı genci, Türk'ü Kürt'ü, Laz'ı Çerkez'i ve hatta yabancısıyla İstanbul'un göbeği Eminönü'ndeki 'bekâr odaları'...

Pek çok Yeşilçam filminin unutulmaz 'umut' repliğidir "İstanbul'un taşı toprağı altın" cümlesi. Her ne kadar yakın dönem filmlerinde bu sözcüğe rastlamasak da Anadolu insanı hâlâ aynı umudu taşıyor. Öyle ki, Eminönü'ndeki 'bekâr odaları' geçimlerini sağlamak için yurdun dört bir yanından gelenlerle dolup taşıyor. Yıkılmaya yüz tutmuş yapıların sağlıksız şartlarında yaşam ve geçim mücadelesi veren bu insanların hikâyesi, sadece İstanbul'un değil, aslında tüm Türkiye'nin hikâyesi... Tarihi çok eskilere dayanan bu hikâyenin birkaç yıl içinde biteceği söyleniyor; Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er'in deyimiyle: "Bekâr odaları gidecek, yerine Çalışan Gençlik Evleri gelecek!" Zaman Gazetesi foto muhabiri Kürşat Bayhan, buradan hareketle bir yılı aşkın süredir bekâr odalarını fotoğraflıyor. Dünyaca ünlü Time dergisinin fotoğraf editörü Michele Stephenson'dan büyük övgüler alan çalışmadan birkaç kareyle birlikte sokak sokak, oda oda dolaşarak edindiğimiz izlenimleri sizlerle paylaşıyoruz.



Tarihî yarımadanın hemen her yerinde görülen bekâr odaları daha çok Beyazıt ile Eminönü arasında kalan Küçükpazar semtinde toplanmış. Bu odaların bulunduğu binalar öylesine harabe ki; ha yıkıldı, ha yıkılacak... Bir bina ya da han içerisindeki küçük bölümlerden oluşan bekâr odaları, sadece dört tarafı çevrili bir odadan ibaret! 3-5 metrekarelik bu odalar; hem oturma odası, hem yatak odası, hem de mutfak olarak kullanılıyor. Tuvalet ve banyo, diğer odalarla ortak. Birçok binadaki banyo, tuvaletten bozma. Duş alınacak su, 15 litrelik bidonların içine atılan ucu açık elektrik kablolarıyla ısıtılıyor! Hiçbir şekilde temizlenmeyen bu alanlar, 50'den fazla bekar tarafından kullanılıyor; varın sağlık şartlarını siz düşünün! Genellikle elde yıkanan çamaşırlar koridorlara asılan iplerde kurutuluyor. Kuruyan kıyafetler, oda içerisindeki duvarlara gerilen iplere asılarak muhafaza ediliyor. Böylece ip, hem elbise dolabı vazifesi görüyor hem de odanın daha işlevsel kullanılmasına imkân sağlıyor. Odanın bir köşesine yığılan yataklar, uyku vakti geldiğinde balık istifini andıracak şekilde seriliyor. Isınma problemi neredeyse yok gibi! Bekârların ısınmayla ilgili yaptıkları espriyi bu satırlardan paylaşamasak da, küçük odalarda elektrikli ısıtıcı, büyük odalarda kömür sobası kullanıldığını söyleyebiliriz! Odasında televizyon olanlar şanslı sayılıyorlar; zira çöpten çalışan televizyon bulmak her bekârın harcı değil! Bu konuda en şanslılar, kâğıt toplayıcıları. Çünkü onlar, çöpten sadece televizyon değil, çalışır vaziyetteki VCD-DVD oynatıcıların yanı sıra, vizyona yeni giren filmlerin korsanlarını da buluyor.



Anadolu'daki ailelerinin geçimlerini sağlamaya çalışan insanların kaldığı bekâr odaları, ucuz oldukları gerekçesiyle tercih ediliyor. Oda fiyatları, elektrik ve su dahil olmak üzere 180 ila 350 YTL arasında değişiyor. Bu fiyat, odada kalan bekâr sayısına bölünüyor. Bugüne kadar gezdiğimiz odalarda; en az 6, en fazla 28 kişinin kaldığını gördüğümüzü belirtelim. Aynı odada kalan bireyler; ya akraba ya da hemşehri... Aralarına yabancı bir kişinin girmesine ise kesinlikle izin vermiyorlar. Aynı memleketten olanlar ya da aynı odada kalanlar genelde aynı işle uğraşıyorlar. Bunu ilk bakışta şöyle örnekleyebiliriz: "Aksaraylılar kâğıt toplama, Harranlılar elektronik eşya ticareti, Adıyamanlılar tekstil, Malatyalılar pazarcılık, Ağrılılar işportacılık gibi..." Bekâr odalarında her yaştan insanı görmek mümkün; kimisi 7, kimisi 70 yaşında... Her oda içerisindeki hiyerarşik düzen farklı. Bunu insanların kültürleri belirliyor. Genel itibarıyla, yaşça büyük olanlar ve İstanbul'un kıdemlileri hürmet görüyor. Yemeği de onlar yapıyor. Küçükler ve yeni gelenler ise bulaşık ve çay işlerine bakıyor.

Çocuklarının rızkını ağır şartlarda çalışarak çıkarmaya çalışan 'İstanbul'un evli bekarları' eşlerini ve çocuklarını görmek için 3-4 ayda bir memleketlerine gidiyorlar. Bekar gençlerin büyük birçoğunluğu ise anneleri bir kız bulup onları evlendirene kadar memleketlerine adım atmıyorlar. Bugüne dek görüştüğümüz yüzlerce kişi ortak noktada buluşuyor: "Başka alternatifimiz olmadığı için bu ağır şartlarda yaşıyor ve çalışıyoruz. Eğer biz buradaki kötü şartlarda çalışmazsak, evlerimizde aş kaynamaz! En büyük isteğimiz; temiz, düzenli, ailemize bakabilecek ve bizi kimseye muhtaç etmeyecek bir işte çalışmak. Bir insan; haline şükretmek ve çocuklarına, sunduğu imkânların kıymetini anlatmak istiyorsa bekâr odalarına baksın yeter!"



Bekâr odasından belediye başkanlığına!

1960'lı yıllarda Malatya'dan çıkagelir İstanbul'a... Soluğu, Küçükpazar semtindeki Leblebici Sokak 44 numaradaki bekâr odasında alır. Henüz 9 yaşındadır ve okuyup avukat olmak istemektedir. Harçlığını çıkarmak için işportacılık yapar; gömlek de satar, kravat da... Birkaç akrabasıyla birlikte tek göz odada geçen yıllar birbirini kovalar. Zorluklar içinde okuyan küçük Nevzat, artık büyümüş ve hukuk fakültesini bitirip avukat olmuştur. Başarılı bir hukukçudur. Öyle ki Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatlığını üstlenir. Geçtiğimiz dönem de Eminönü belediye başkanı seçilir. Nevzat Er'in yaşam hikâyesi, bekâr odalarında kalanların umutlarına katık ettikleri ve her geçen gün daha da efsaneleştirdikleri bir özellik taşıyor. 'İstanbul'un kanayan yarası' olarak nitelediği bekar odalarına ürettiği çözümü şöyle anlatıyor Nevzat Er: "Sekiz mahallede yenileme kararı aldık. 2 bin 800 bağımsız parsel ve 2 bin 700 civarında bağımsız binayı teşkil eden büyük bir alan. Yaklaşık 800 bağımsız parsel ile 700 civarında konutu Kiptaş'a ihale ettik. Kiptaş, kazmayı her an vurabilir. Bu çalışmalar büyük bir ihtimalle 2010 yılı içerisinde tamamlanacak. İki yıl içinde bin tane ev yapılabilir, yeter ki finansı sağlayabilelim. Kiptaş genel müdürüyle bekâr odaları konusunu defalarca konuştuk. Oradaki insanlar çok kötü şartlarda yaşıyorlar. O insanları kurtarmak için Çalışan Gençlik Evleri yapacağız... Bu evlerle birlikte o insanlarımız da daha rahat, daha sağlıklı yerlere kavuşacaklar. Bunu da ikinci dönemimde tamamlayacağım inşallah..."

Bu haber toplam 6739 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.