1. YAZARLAR

  2. Melda BEKCAN

  3. Rutin hayatımız, mayınlı alanlar ve kurtarılmış bölgeler…
Melda BEKCAN

Melda BEKCAN

Aksiyon Dergisi
Yazarın Tüm Yazıları >

Rutin hayatımız, mayınlı alanlar ve kurtarılmış bölgeler…

A+A-

Menşelerine göre değişiyor, mayın türleri. Arkadaşlık, iş ve sosyal ortama göre… İçlerinde tahrip gücü en yükseği mesleki kaynaklı olanıdır. Niçin mi meslek? Bu alan; maddi, manevi ve sosyal faktörleri bir arada barındırıyor da ondan…

Son günlerde, en çok konuşulan devlet meselelerinden biri de mayınlar ve mayınlı araziler. Bilindiği gibi bazen terör bazen de savunma amacıyla toprağın içine yerleştirilen bu patlayıcı düzenekler yüzünden geçmişte birçok masum insan, canından oldu. Günümüzde de bu alanların temizlenme mevzusu, hâlâ tartışılmakta muhalefet partisi ve iktidar tarafından…

Gerek savunma gerekse saldırı amacıyla yerleştirilen mayınlar bir kenara dursun, gelin biz bu hafta, günlük yaşantımızdaki gizlenmiş mayınlardan, tuzaklardan ve kurtarılmış bölgelerden bahsedelim biraz…

Öncelikle ‘rutin' kelimesinin üstünde durmak istiyorum. Bilirsiniz; düzenli aralıklarla yaptığımız işler, karşılaştığımız durumlar için kullanırız, bu tabiri. Örneğin bu bir çalışan için iş hayatında düzenli olarak yazdığı rapor olabilir… Bir ev kadınının belirli aralıklarla yaptığı temizlik olabilir… Ya da bir öğrencinin hazırladığı ödev… Benim için de okumakta olduğunuz yazıyı yazma sürecim, haftalık rutinim!

 ‘Rutin' olarak adlandırdığımız belli başlı işlerin varlığı, yaşantımıza yön verir ve bizi sistematize eder. Öncelikle düşüncelerimiz, ardından da bedenimiz disipline olur, biz farkında olmadan. Sadece bu kadar da değil! Rutin olarak vakit ayırdığımız uğraşlarımız, bazı durumlarda meşgale olup aklımızı kurcalayan sıkıntılardan bizi arındırır, bazen de yalnızlığın ahtapot kollarından kurtarıp sosyal bir varlık hâline getirir…

Dikkat ederseniz tüm dinlerin ritüelleri, düzenli aralıklarla yapılır yani bir anlamda rutine bağlar o dine inanan kişileri. Örneğin bir Budist, kendi öğretisine göre her gün meditasyon yapar, bir Hıristiyan inancı gereği düzenli aralıklarla kiliseye gider ve bir Müslüman da kendi inancı doğrultusunda belirli zaman dilimlerinde namaz kılar…

Şayet etrafınızda SBS ya da ÖSS sınavına girecek olan yakınınız varsa, muhakkak sözü geçmiştir, rehber öğretmeninin sınavda başarılı olabilmesi için her gün belli sayıda soru çözmesi gerektiğini ifade ettiğinin…      

Evrende sonsuz sayıda rutin vardır böyle örneklendirebileceğimiz. Güneşin bir döngü dâhilinde doğup batması, dünyanın güneşin etrafında dönmesi sürecinde ayların, mevsimlerin meydana gelmesi ve daha neler neler…

Anlaşılacağı gibi ‘rutin' kavramı hayatımızın temelidir ve birçok durumda insanın lehine işler. Yeter ki içinde, kişinin kendisiyle baş başa kalabileceği süreyi ve düşüncelerini yenileyip geliştirebileceği imkânları da barındırsın. Aksi takdirde kısır bir döngü içinde, tutsaklık söz konusu olabilir…

Buraya kadar hep rutinden ve düzenden bahsettiğim için tüm bunların mayınlarla ve mayınlı alanlarla ne ilgisi olduğunu düşünebilirsiniz. Açıkçası konuyu bu kadar döndürüp dolaştırmamın temel gerekçesi, yaşantımızda her şey güzel giderken ve aynı zamanda yarınlara dair çizdiğimiz yol haritası, engelsiz ve sorunsuzmuş gibi görünürken, rastgele attığımız bir adımın ardından umulmadık patlamaların meydana gelebileceğini, en belirgin şekilde gözler önüne serebilmek. Yani sosyal alanlardaki tuzakların ve mayınlı bölgelerin varlığını…

İnanın ki hiçbir sorunun ‘Dikkatli ol! Ben buradayım' diye bağırdığına şahit olmadım bugüne değin ya da  ‘Bana dikkat et!' diye bağıranlar, gerçek manada problem niteliği taşımadılar benim için. Hep yemyeşil çayırların üstünde koşarken, ‘Burası şahane bir yer. Kimsenin bana zararı dokunamaz!' dediğim anlarda attığım yanlış adımlar yüzünden, programladığım her şey altüst oldu. Ve uykumdan uyanarak, bir mayının üzerine basmış olduğum gerçeğini idrak edebilmem bile maalesef uzun zaman aldı...

Menşelerine göre değişiyor, günlük hayatımızdaki mayın türleri. Arkadaşlık ve iş ortamına, sosyal ortama göre… Bunların içinde tahrip gücü en yükseği ise mesleki kaynaklı olanıdır şüphesiz. Niçin mi meslek? Bu alan; maddi, manevi ve sosyal faktörleri bir arada barındırıyor da ondan…

Önümüzdeki günlerde üniversite sınavına girecek ve daha sonra aldığı puana göre tercih yapacak olan genç arkadaşlarıma, kurtarılmış bölgelerdeki meslekleri seçmelerini tavsiye ediyorum. Büyük iniş çıkışları değil, rutini olan. Böylelikle herhangi bir patlamaya maruz kalsanız dahi yaralarınızı en kısa sürede sarıp ayağa kalkarak, kaldığınız yerden yolunuza devam edebilirsiniz. Belki şaşıracaksınız ama ben hep öyle yapmaya çalışıyorum!

Bu yazı toplam 2794 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.