Psikiyatr Dr. Alper Hasanoğlu

Psikiyatr Dr. Alper Hasanoğlu

Kadın Narsisizmi: Onaylanma Açlığı

Kadın Narsisizmi: Onaylanma Açlığı

Narsisist kadın kendinden emin, güvenli bir maskenin arkasında kırılgan, kendine güvenmeyen, değersizlik hislerinden muzdarip bir kişilik taşır. Bu durumla mükemmel ve çekici olmaya çalışarak, işinde iyi performans göstererek başa çıkmaya çalışır. Oysa eleştiri, reddedilme ve basit kırgınlıklar güvenini hızla alıp götürür ve kendisini sevilmiyor hissetmesine neden olur. Buna paralel olarak da ilişkilerde zorluklar yaşayıp farklı korkular arasında savrulup durur. Ya terk edilmekten korkar ya da kişiliğini yitirip yok olup gitmekten.

Narsisizm terimi temel güven duygusunda bir eksikliği tanımlar ve kişinin sevgi dolu, doyurucu ilişkiler geliştirebilmesinin önündeki en önemli engellerden biridir. Günlük hayatta hepimizin yaşadığı narsistik yaralanmalar hayatın bir parçasıdır. Bu narsisistik yaralanmalar kişinin kendine verdiği değerde kısa süreli bir sarsıntı yaratabilir. Bu durumu psikoterapi gerektiren narsistik kişilik yapısından ayıran, sarsıntının şiddeti ve süresidir. Sağlam bir kendilik değerine sahip kişi eleştiri ve reddedilmeye öfke ve/ya da kederle tepki gösterebilir, ama varoluşsal bir sorgulamaya girip kendine olan sevgisini yitirmez. Narsisistik kişiyse kendine olan güvenini çok çabuk yitirip hayatının anlamını, yaşamayı hak edip hak etmediğini sorgulayacak kadar ileri gider.

* * *

En güzel olma isteğiyle, başka birinin daha çekici olma olasılığı arasındaki çelişki kadının en önemli narsisistik çatışmasıdır. Çünkü bir başkasının daha güzel olduğu düşüncesi narsisist kadının kendini kötü, çirkin, değersiz hissetmesine yol açar. Narsist kadının kendilik değeri kırılgandır; bir yandan çok çekici ve mükemmel olduğuna inanırken, hızla aksi kutba savrulup kendini çok değersiz, çirkin ve bir hiç gibi hissedebilir. Mükemmellik ve güzellik fantezileri kadını değersizlik duygusundan koruyan bir kalkandır.

* * *

Kadın narsisizmi kendini sürekli bir hayranlık talebiyle gösterir. Bu hayranlığın kendi kişiliğine değil, daha çok güzelliğine, performasına, zekasına ve diğer becerilerine gösterilmesini ister. Hayranlık gösterileri azaldığında kendilik değeri zedeleniverir. Bu nedenle hep çok güzel görünmek zorunda hisseder kendini. Daima fit, genç ve mükemmel olmak kendilik değerinin yegane koruyucusudur.
Hayranlık, takdir ya da övgü şeklindeki narsisistik doyum yaşanmadığı zaman depresyon baş gösterir. Buna hastalıklar, yaşlanma çocukların evden ayrılması gibi yaşamsal değişimler, eş ya da sevgiliden ayrılma, mesleki başarısızlık, eleştiri ya da reddedilme gibi durumlar neden olabilir.

* * *

Narsisizm daha çok erkekle özdeşleştirilen ruhsal bir süreçtir. Narsist erkek ilişkilerde bağımsızlığını kaybetmekten korkuya kapılıp bunun için savaşırken, narsisist kadın aşırı uyum sağlamaya çalışarak, alttan alarak onaylanma ihtiyacını doyurmaya çalışır.

Kadın narsisizmi gösteren sayısız erkek olduğu gibi, erkeksi bir narsistik yapıya sahip pek çok da kadın vardır. Özellikle iş dünyasında, kariyer basamaklarını hızla tırmanan kadınlar arasında. Bir de bu iki tipin karışımı narsistik yapı gösteren insanlar vardır.

* * *

Erkeksi ve kadınsı narsisizm madalyonun iki yüzü gibidir. Kadınsı, alttan alıp uyum sağlamaya çalışan narsisist hayatı boyunca depresyonla boğuşurken, mesafe koyan, erkeksi narsisist ise agresif, büyüklenmeci ve karşısındaki aşağılayıcı bir tutum içindedir. Ama son tahlilde her ikisi de güvenli bir bağlanma yaşayamadıkları ve bağımsız da olamadıkları için ötekine bağımlı ilişkiler içinde boğulup giderler. Ta ki biri onlara başka türlü bir ilişki biçiminin de var olduğunu gösterene kadar...

SORU & CEVAP

Soru: Gençlerle çalışan bir dermatoloğum. Son yıllarda o kadar çok genç, olmayan sivilcelerini tedavi ettirmek için başvuruyor ki inananamazsınız. Hepsini ruhsal hastalığı var diye etiketlememiz de olası değil. Gayet normal ve başarılı gençler çünkü. Bu gençleri nasıl anlamalıyım sizce?


Yanıt: Bahsettiğiniz yakınmalarla yalnızca gençler değil her yaşta insanlar dermatologlara, plastik cerrahlara başvurup duruyorlar. Bedensel olarak mümkün olduğunca kusursuz olmak özellikle kadınlar arasında kimliklerini tanımlamada çok önemli bir etken. Bu nedenle yüzdeki en ufak bir kırışıklık, göğüslerin doğumdan sonra biraz sarkması mutlaka düzeltilmesi gereken bir kusur olarak görülüyor. Her türlü bedensel ve doğal değişikliğin kadın tarafından kendilik değerinde bir düşme olarak değerlendirilmesi, ruhsal olarak uyum sağlanması gereken bir evrenin cerrahi olarak düzeltilmesi gereken bir hastalık olarak algılanmasına neden oluyor. Yapılması gereken bu tür yakınmalarla gelenlerin mümkün olursa bir psikiyatr tarafından da değerlendirilmesini sağlamak olmalı.

Psikiyatr Alper Hasanoğlu’na sorularınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz

Bu yazı toplam 33478 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Psikiyatr Dr. Alper Hasanoğlu Arşivi