Gençlik Şiddete Yöneliyor
Yrd. Doç. Dr. Zülal Erkan, toplumda kontrol edilemeyen bir gençliğin bulunduğunu belirterek, çocukların ve gençlerin hep şiddete, güç ilişkisine yönlendirildiğini, anne-babaların çok dikkatli davranmaları gerektiğini söyledi.
İHA - Mersin Üniversitesi (MEÜ) Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışma Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zülal Erkan, toplumda kontrol edilemeyen bir gençliğin bulunduğunu belirterek, çocukların ve gençlerin hep şiddete, güç ilişkisine yönlendirildiğini, anne-babaların çok dikkatli davranmaları gerektiğini söyledi.
Erkan, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, dizi furyasının toplum üzerindeki olumsuz etkilerini ve evlilikte boşanmanın çocuklar üzerindeki etkilerini anlattı.
Dizilerdeki güç gösterisi ve ağalık sistemine ağırlık verilmesinin, somut olarak ilk anda görülmese de bu tip dizilerin topluma verdiği zararların ileriki zamanlarda ortaya çıktığını belirten Erkan, gençliğin şu anda içinde bulunduğu durumun oldukça ürkütücü olduğunu ve gençliğe hiçbir yatırım yapılmadığını vurguladı.
İnsanların akşamları yoğun iş ortamından çıktıktan sonra evlerine geldiklerinde eğlenme aracı olarak televizyonu kullandıklarını kaydeden Erkan, "Burada anne-baba tutumları çok önemli. Kapıdan girer girmez herkesin ilk işi otomatik olarak kumandayı aramak oluyor. Çocuk ne seyrediyor? Biz ne seyrediyoruz? Ya da ne seyretmemiz gerekiyor gibi seçicilik de yok. Sürekli kanallar dolaşılıyor. Şunu hiç unutmamamız gerekiyor.
TV bir eğlence aracı. Bizim gibi az gelişmiş toplumlar için TV'nin eğitim fonksiyonu da var. O beklenir ama dünyada TV bir eğlence aracıdır. Dikkatle gözleyecek olursak şu anda TV'lerde bir dizi furyası var. Yapılan araştırmalarda dizilerin ikinci kez izlenme oranları birinci izlenme oranına da yakın. Şimdi burada ciddi bir sorun var. Zaman tüketimi. Zamanımızı bizim nasıl değerlendirdiğimizle ilgili. Küçük çocuklar ne kadar dikkate alınıyor bilmiyorum ama ailece, çoluk çocuk oturuyoruz, dizileri izliyoruz. Kendimizi dizilere kaptırıyoruz. Son zamanlarda yapılan dizilerin verdiği mesajlara bakacak olursak hukuk sistemi, güvenlikle ilgili birimlerin fonksiyonlarını ikinci üçüncü planda görüyoruz. Dizilerde hep bir ağalık sistemi var. Siyah ceketli, siyah gömlekli kravatsız modeller çıkmaya başladı. Ailelerin bunlara karşı çok dikkatli olması gerekiyor" diye konuştu.
TV'deki dizilerin sürekli olarak bir güç mesajı verdiğini hatırlatan Erkan, bu güçte toplumda hukuk değil, adalet değil, hep kişilerin illegal gruplarla oluşturduğu ilişkiler ve güçler bulunduğunun altını çizdi.
Bazı dizilerde özellikle para gücü ve zenginliğin vurgulandığına işaret eden Erkan, şöyle konuştu:
"Ama bu zenginliğin içinde çalışarak kazanılan bir para değil kara para senaryolarını görüyoruz. Bunlar da anne-babanın çocuğunu yetiştirmesinde, anne-babanın çocuğa vermek istediği değerleri vermede engel teşkil ediyor. O nedenle anne-babalar TV'yi otomatik olarak açmak yerine önce bugün hangi programları seyredebiliriz diye süzmesi ve seçici davranması gerekiyor. Haber programları izlensin. Çocukların günü takip etmek açısından haber programlarını izlemelerini istiyoruz. Ama bunun yanında okumaya da zaman ayrılması gerekiyor. Çok duyan az okuyan bireyler ve toplumlar yetiştiriyoruz. O nedenle toplumun muhakeme etme, değerlendirme gücü de azalıyor. Araştıran değil duyduğuyla yetinen insanlar çoğalıyor. TV dizileri bir anlamda ise aile bireyleri arasındaki bağların kopmasına da neden oluyor. Aile içi iletişimi TV dizileri bitiriyor."
Erkan, toplumda aile içi iletişimin gittikçe koptuğunun görüldüğünü, bunu tetikleyen unsurların da insanların iş yoğunluğunun artması, medya ve teknoloji olduğunu kaydetti.
Şu anda kontrol edilemeyen bir gençliğin bulunduğunu anlatan Erkan, "Şiddet sorunu var. Uyuşturucu ciddi sorun. Göç sorunu var. Çocuklar ve gençler hep şiddete, güç ilişkisine yönlendiriliyor. Anne-babalar mutlak surette seçici olmalı. Çocuklarına TV seyretme alışkanlığından öte okuma alışkanlığı vermeli. Okuma alışkanlığı bireyin kelime hazinesini geliştirecektir. Kelime hazinesi bireyin olaylara bakış açısını değiştirecektir. Bir olayı 2 bin kelimeyle yorumlamak başka, 5 bin kelimeyle yorumlamak daha başka. Hatta bu tutum ve davranış çocuğun akademik başarısına da olumlu yönde etki edecektir" şeklinde konuştu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.