1. YAZARLAR

  2. Nuran ÇAKMAKÇI

  3. Müfettişim, ama denetlediklerim benden daha yüksek maaş alıyor
Nuran ÇAKMAKÇI

Nuran ÇAKMAKÇI

yenibiris.com & Hurriyet
Yazarın Tüm Yazıları >

Müfettişim, ama denetlediklerim benden daha yüksek maaş alıyor

A+A-

Eğitim camiasında birçok öğretmenin korkulu rüyası, okulların çekindiği müfettişlerin ekonomik durumu pek de parlak değil. İşte, bir müfettişten gelen mektup:

"Ben bir ilköğretim müfettişiyim. İlköğretim Müfettişi olabilmek için iki üniversite bitirdim ve devletin yaptığı 4 sınavı başarı ile geçtim. Hayatımın en güzel yılları bu mesleğe hazırlanmakla geçti. Ancak son 10 yılda mesleğimiz her yönü ile gitgide eridi. Toplam 3.000 kişi olmamıza rağmen sesimizi kimseye duyuramadık. Artık usandım ve yaptığım işten utanır hale geldim. Şu anda aldığım maaş, denetlediğim öğretmenden ve müdürden daha düşük. Bir sistemde denetim görevini yapan denetlediğinden daha düşük maaş alır mı? Siz bilirsiniz, Allah aşkına dünyada bunun bir örneği var mı? Eşim öğretmen ve benden daha fazla para alıyor. Ve ben utanıyorum! Hayatımın en güzel yıllarını bu mesleğe atanabilmek için harcadım. Yıllarıma yanıyorum... İnanın içim kan ağlıyor. Lütfen sesimiz olun ve sesimizi duyurun."

İsmini, devlet memuru olduğu için açıklayamadığım müfettiş, söylediklerini bir tablo ile de desteklemiş. Tablo Kaynak: http://www.egitimbirsen.org.tr/


Çoban İrfan ve rehber öğretmeni

Üniversite adaylarıyla bu aralar çok sohbet ediyoruz. Birçok öğrencinin gönlünde PDR yatıyor. Nedir bu PDR diyeceksiniz: PDR, "Pskilojik Danışmanlık Rehberlik" bölümü. Son zamanlarda bu bölüm gençlerin gözdesi. Hemen her ilköğretim ve lisede bu bölüm mezunu bir öğretmenin aslında görev yapması gerekiyor. Mezunlar hem öğrencilere psikolojik danışmanlık, hem de kariyer, mesleki tercih rehberliğinde bulunuyor. Ama, yeterince mezun yok. Merkezi devlet okullarında ve özel okullarda PDR’cilerin değeri biliniyor.

Yıllardır bu alan mezunlarına sahip çıkan YÖRET Vakfı’ndan sosyolog Sevgi Özkan, geçen hafta yazdığım Çoban İrfan yazısı üzerine "eğitimde temel destek" olarak gördüğü Psikolojik Danışmanlık Rehberlik bölümü mezunları ile ilgili şu bilgileri veriyor:

"Eğitim alanının temel noktalarından birini teşkil eden mesleksel tercih ve yönlendirme konusu tıpkı diğer temel önemli konular gibi gereken ilgiyi görmediğinden yeterince sağlanamamakta ve bu konuda yıllardan bu yana oldukça ağır bir gelişim gösterilmekte. Üniversitelerin Psikolojik Danışmanlık Rehberlik kısaca PDR bölümleri de eğitimde söz konusu temel alanlardan birini oluşturuyor. Bu bölümden mezun olanlar, eğitim alanı içinde gereği gibi değerlendirilmediklerinden, ilköğretim ve ortaöğretimde önemli işleve sahip olan ve ihtiyaç duyulan psikolojik danışma ve rehberlik görevini tam olarak yerine getiremiyorlar.

Aslında bu temel eğitim dalının gerektiği sayıda ve nitelikte eleman yetiştirmesi toplumun geleceğinin daha gelişkin olmasını da sağlayan önemli ve temel bir etken.

Üniversitelerin kendileri bile bu branşın önemini henüz algılamakta ve gün geçtikce önemsemektedirler. Gelecekte PDR’cilerin eğitimdeki temel desteği belki daha da iyi kavranacaktır.

Son üniversite giriş sınavında Hakkari’nin Yüksekova ilçesinden yetişen bir gencin Hacettepe Tıp Fakültesi’nin (İngilizce) tıp bölümünü kazanması, çoğunlukla kişisel azmin başarısı olarak değerlendirildi. Oysa bu başarıda PDR’cilerin eğitim olgusunun içindeki temel işlevinin önemini gösteren bir gerçek de vardı. Kalabalık ailesini geçindirebilmek için çobanlık yaparak okuyan İrfan Töreci adlı gencin kendisiyle yapılan söyleşilerde bu noktaya dikkat çekmesi ile iyice ortaya çıktı. Töreci, başarısındaki önemli etkenlerden birinin de rehber öğretmeninin kendisine verdiği destek olduğunu söylemesi, dikkatlerin bu önemli konuya dönmesini sağladı.

Bu branşın yayılması, güçlendirilmesi ve tanıtımı için gerekli sivil girişim desteğini sağlayan kurumlardan biri olarak Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma ve Yetiştirme Vakfı (YÖRET) da, Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerle uzun yıllardır yürüttüğü işbirliği sayesinde, bir sivil toplum kuruluşu olarak kendine düşeni yaparak; eğitim alanındaki sivil girişim desteğine iyi bir örnek olmuştur. PDR’cilerin mesleki ve kişisel gelişim sağlamaları yönünde destekleme çalışmaları yapan vakıf, bu yolla toplumun kalkınmasına önemli bir destek vermektedir. Özellikle Anadolu’dan gelen gençlere sağladığı desteklerle çok yönlü gelişmelerini sağlayarak, kendi yörelerine döndüklerinde daha yararlı olmalarını sağlamıştır. Toplumsal sorunların çözümünün, sadece resmi kanallardan değil, gönüllü sivil toplum kurumlarının çaba ve işbirliği ile de gerçekleşeceğinin gün geçtikce daha iyi anlaşıldığı günümüzde sivil girişimlerin desteklenmesi de yurttaşlara düşen toplumsal bir sorumluluktur."


Eğitim olanakları en iyi ilçe Çankaya

Geçtiğimiz hafta Hacettepe Üniversitesi tarafından, TÜBİTAK’ın desteklediği "İlk ve ortaöğretim okullarının olanakları" başlıklı önemli bir araştırmanın sonuçları yayımlandı. Eğitim camiasında herkesin ilgisini çekecek bu araştırma İstatistik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Çıngı koordinatörlüğünde yürütülen ve Doç. Dr. Cem Kadılar ile Kamu İhale Kurumu’ndan Dr. Güler Koçberber’in araştırmacı olarak katıldığı çalışma kapsamında bölgelere göre ilk ve ortaöğretim olanakları, öğrenci başına düşen öğretmen, derslik ve bilgisayar sayısı, kütüphane imkanları ve eğitime yapılan harcamalar gibi veriler incelendi.

Türkiye’deki 923 ilçenin ilköğretim ve ortaöğretim olanakları araştırıldı. Araştırmada, genel değerlendirme ile ayrı ayrı ilk ve ortaöğretim olanaklarının değerlendirmelerinden en gelişmiş ilçe Çankaya (Ankara) olarak tespit edildi. Eğitim olanaklarına göre gelişmişlik endeksi en düşük olan ilçe ilköğretim ve ortaöğretim olanakları birlikte değerlendirildiğinde Pervari (Siirt), sadece ilköğretim olanakları yönünden incelendiğinde Başkale (Van) ve sadece ortaöğretim olanakları yönünden incelendiğinde Şemdinli (Hakkari) olarak belirlendi.

İlköğretim ve ortaöğretim olanakları değerlendirildiğinde, İstanbul’da eğitim olanakları kötü olan ilçe bulunmuyor. Ancak, eğitim olanaklarının çok iyi olduğu düşünülen Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde eğitim olanakları kötü olan ilçelerin bulunduğu belirlendi. Ankara’da Akyurt, Bala, Çubuk ve Haymana, İzmir’de ise Beydağ, Kiraz ve Torbalı’daki eğitim olanaklarının "kötü" olduğu ortaya çıktı.

Araştırmada, sadece ortaöğretim olanakları açısından ilçeler değerlendirildiğinde kötü durumda olan illerin Ardahan, Muş ve Şırnak olduğu ortaya konuldu.

Bu yazı toplam 7962 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.