KİTLELERİN TERCİHİ/ GÜÇLÜ MUKTEDİRLİK
Bütün siyasi iktidarlar kitlelerin yanılgısı sonucunda mı güç sahibi olmuşlardır? Bu sorunun cevabı hem önemlidir ve/fakat açıklanması oldukça uzundur…Sadece siyasi iktidarlar mı? Hayır.Krallar, imparatorlar, parti ve cemaat liderleri, başkanlar, reisler, liderler ve tüm güç sahipleri de böylemidir?…Temel karakteristik özellikleri lider olanların başarısı dünya siyasetini her dönem etkilemiştir.Tüm yetkinliği kendinden menkul bu liderler hakikaten insanları yönetmekte ve onların yaptıklarını toparlamakta ustadırlar…İyi bir organizatör olmayan lider kısa zamanda tarihe gömülmeye mahkumdur…
Güç sahiplerine atfedilen güç aslında haddinden fazla mübalağalıdır…Güçsüzlerin güçlülere veya normal sıradan insanların liderlere olan bağlılığının ardında bu garip psikoloji vardır…Liderler güçsüzlere iyi insan, güçsüzler liderlere büyük adam demeyi uygun bulurlar.İyi insan da, büyük adam da kitlelerin bir ferdi olarak çoğu kere onlardan bağımsız düşünemez ve değerlendirmelerinde gerçeği algılamalarında derin kriz yaşadıklarının farkında değillerdir…Maalesef büyük adamlar kendilerini dev aynasında, iyi adamlar ise aşağılanmış ve hakir görmeye eğilimlidirler…
Güç sahibi olan iktidarlar kitlelerin yanılgısından farklı şekillerde faydalanarak ortaya çıkarlar.Çünkü kitlelerin bugün iyi gördüğünü yarın ciddi bir karalamaya maruz bırakarak kötü hale getirebilirler.Bu yüzden gerçek iktidar sahipleri halkına karşı her zaman dürüst olmak zorunda olduklarını bilirler. Demokratik teamüller doğrultusunda kitlelerin fikirlerini değiştiremeyeceğini anlayan karanlık odaklar bu yüzden kitlelerin zihnini istila etmeye çalışırlar ve dezenformasyona müracaat ederek onların tercihini basitçe ve pratik olarak değiştirmeye çalışırlar.
İktidar sahipleri kitlelerin zihninin son derece oynak olduğunu bilirler.Bu yüzden etraflarında kendileri hakkında yapılan her değerlendirmeyi dikkatle takip ederler.“Halkın düşüncesini kollamak, basının ve hükümetlerin bugün başlıca endişeleri oldu.Filan olay, falan kanun projesi, filan nutuk ne gibi etki husule getirecek? İşte onlar için bilinmesi lüzumlu şeyler bunlardır.Bu iş ise pek kolay değildir:Zira kitlenin kafasındaki düşünceler kadar hiçbir şey alacalı ve değişken değildir.Bir gün önce alkışladığını bir gün sonra lanetlediği görülür.”(1)
Lanetlenmeyle alkışlanma arasında bocalamaya ve kendi kendini feshetmeye mahkum tüm iktidarlar geniş kitlelerin kolay manipüle edildiklerini ve fikirlerini hemen değiştirdiklerini bildiklerinden gizli gündem peşinde olmaksızın her şeylerini açık ve demokratik yollardan yapmayı tercih ederler.Bu yüzden gündem belirleme ve kitleleri bu gündemler doğrultusunda düşünmeye sevk etmek onların en önemli işleri arasındadır.İktidar muktedir olmak için gücü tüm yönleriyle kullanmak ve güçten farklı yönelim ve açılımlar devşirmek zorundadır.
İnsanlar tek tek birey olarak mı yoksa kitleler halinde mi daha doğru karar verirler? Tek tek doğru karar vermeye göre kitleler halinde karar vermek mantıken daha doğru gibi gözükür…Zira geniş kitleler iyi niyetle pozitif mesajlara yönelir ve kendisine yapılan faydalı uygulamalara kesinlikle kayıtsız kalmaz…Bir insan hata yapabilir fakat binlerce, milyonlarca insanın hata yapma ihtimalinin oldukça az olduğu kabul edilir…Kitlelerin zihni kolay manipüle edilebilir fakat hatalı yöne savrulduklarının çabuk farkına varır…
Yaşadığımız çağda kitlelerin zihni hangi yönde seyretmektedir? Medeniyet krizinin etkisi kitlelerin gözünü ne kadar açmıştır? Kitleleri etkilemenin ve bir yöne sevk etmenin kudreti, bunu yapanın popüler gücünden mi gelir? Popülerliğin gücü kalıcı değildir.Sadece bir kez veya en fazla iki kez başarıyı sağlar.Popülerliğin gücünü değil de kitlelerin menfaati gözetiliyor ve bunun sayesinde iktidar olmanın yolu açılıyorsa bundan rahatsız olunmalı mıdır? Kuşkusuz hayır…Çünkü dünya maalesef menfaat üzerine kurulmuştur.İktidarın gerçek muktedirliği modern dünyada geniş kitlelere verdiği imkanlar oranıyla belirlenir…
İktidar olmanın ve daha sonrasında muktedir olmaya giden yolun sadece millete bir şeyler vermeyle ve milletin isteklerini yerine getirmeyle bağlantılı olduğu düşünülmeye başlanabilir…Hayır demek istenilen tam olarak bu değildir. Milletin faydalanacağı ve isteklerinin tatmin olacağı şeyleri vermek de tıpkı popülerlikte olduğu gibi geçici başarı ve muktedirliği sağlar.Asıl başarı milletin benliğine ve ruh dünyasına seslenen, onun istekleriyle uyuşan bir söylem ve icraattır.Bu durum kendine güven duymayla, hayır diyebilme başarısı göstererek, ülkesini dış dünyada başarılı kılmakla direkt bağlantılıdır.
(1) Kitleler Psikolojisi, Gustave Le Bon Yağmur Yayınları 3.Basım Mart 2005 İstanbul Sayfa: 113
Dr.Recai Yahyaoğlu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.