Dur noktamız yok ROPÖRTAJ
GÜLENGÜL USLU / Yeni Asır
Psikolog Armağan Pınar Adanar'a göre günümüz insanını bitmek bilmeyen beklentileri tatminsiz ve mutsuz kılıyor.
Bu haftaki konuğumuz Psikolog Armağan Pınar Adanar Ege Üniversitesinden mezun olduktan sonra yurt dışında aile terapileriyle ilgili eğitim aldı. İkinci master'ını İstanbul Üniversitesi'nde tamamladı. İstanbul Bahçeşehir'de kurulan ilk "Aile Hekimliği Merkezi"nde bir süre çalıştı. Şu anda, özel bir eğitim merkezine ve tüp bebek merkezlerine danışmanlık hizmeti veriyor. Adanar, mesleğini çok seven ve kendini sürekli geliştiren genç bir aile terapisti. Yani; anne, baba, çocuk üçgeni ve karı-koca ilişkileriyle ilgileniyor.
-İnsanlar ağır yaşam koşulları nedeniyle sıkça psikolojik sorunlar yaşıyor. Bir insanın psikolojisinin bozuk olduğunu nasıl anlayabiliriz ?
Kaşlar çatık, yüz düşmüş oluyor genelde. Sıkıntılı ve gergin bir ifade, oturuşunda bir kamburluk, eller kenetlenmiş genel bir sıkıntı hali oluyor. Saç baş dağınık, kendine bakmayan bir tip görüntüsü. Gözlerinin ışığı olmuyor.
-Tam tersi, çok bakımlı ve mutlu görünen ama psikolojisi bozuk insanlar da görüyoruz..
Bunlar da var. O tipler daha çok kendi aile ortamında sorunu çözmeye çalışıp, sorun dışarı taştığında utanan tipler. Her şeyi kendi içlerinde yaşamaya çalışan, dışarıya her şey mükemmelmiş gibi gösteren tipler çok fazla. Özellikle kültür seviyesi yükseldikçe, bu daha fazla yaygınlaşıyor. Varoş kesimine baktığımızda onlar sorunlarını komşularıyla rahatça konuşabiliyorlar. Ama eğitimli kesim bunu dile getiremiyor. Bir başarısızlık olarak düşünüyor. Ben mutsuzum diyemiyor ve kimseye bir şey anlatamıyor. Çünkü, arkadaşlarıyla devamlı rekabet halinde.
-Sorunları içine atarak bu durum nereye kadar gidiyor? Antidepresan kullanan o kadar çok insan var ki..
Her keyifsiz insan depresyonda demek doğru değil. Üstelik depresyon 'grip' gibi bir şey de değildir. Tedavisi ancak bir hekimle olur. İlaç tedavisi gereken durumlarda, normal hormonlar salgılanmıyor demektir. Bizi mutlu eden serotoninimiz güzelce salgılanıyorsa biz keyifliyiz demektir. Aksi durumda, aklımız dağınıksa, mutsuzluk hissediyorsak antidepresan gerekiyor. O dengesiz salgılanan serotonini yerine koymak için hastaya antidepresan verilmelidir Ve 3 ay gibi kısa bir devrede tedaviye cevap alıyorsunuz.
-Yıllarca antidepresan içen insanlar biliyorum..
İlaç tedavisine uygun psikoterapi yapılmadığı içindir.. İddia ediyorum; uygun psikoterapi ve uygun ilaç tedavisi yapılmadığı için yıllarca bu nedenle sömürülen insanlar var.
-Aile terapisti olarak yolunda gitmeyen evliliklerde karı kocayı karşınıza alıp yönlendiriyorsunuz değil mi?
Bozuk olan mekanizmayı somut örneklerle bulup o noktayı ele alıyoruz. Arada sırada rol yapmaları da gerekse, erkeklerin kadınlara hoş davranması gerektiğini öğretiyorum. Erkeklerin böyle bir kapasiteleri yok çünkü. Duygusal zekaları gelişmediği için törpülenmeye de ihtiyaçları var. Evlilik terapileri yaklaşık 5-6 seans sürüyor. Yüksel kültürel düzeydeki çiftler arasındaki en önemli sorun; kadınların hassaslığı, erkeklerin vurdumduymazlığı. Daha orta ve alt kesimde ise şiddet daha fazla. Aslında, istatistiklere bakıldığında üniversite mezunlarının şiddete daha sık baş vurduğu görülüyor ama ben on yıldır bu işi yapıyorum benim görüşüm varoşlarda şiddetin daha çok olduğu.
-Şiddetin ana nedeni nedir?
Öfke hepimizin içinde var. Ancak, bu hiçbir işe yaramıyor. Öfkelendiğinde, aç müziği otur. Öfkesini kontrol edemeyen insanlar şiddete başvuruyorlar. Ve, kökenine baktığımızda çocukluklarında şiddete maruz kalan insanlar bunlar.
ŞİDDET BİR HASTALIK
-İnsan çocukluğunda yaşadığı sıkıntıları kendi çocuklarına nasıl yaşatır?
Sağlıklı insanların çocuklarına ilk öğrettiği konuşma dilidir. Öfkelenseler bile bunu konuşarak dile getirirler. Fakat, sağlıksız insan çocuğuna kızdığında, öfkelendiğinde öfkeyi tolere edemediği için çocuğuna tokat atıyor. Bu çok önemli..çocuklar iletişim dilini böyle öğreniyor işte. Önce, gidip arkadaşının yanaklarını sıkarak başlıyor sonra çimdik atıyor ve ardından vurmaya başlıyor. Evet, çocuğun ailesinden gördüğü bu. Dolayısıyla, burada çocuk için anormal bir şey yok. Bunu böyle öğreniyor. Sonra, bir alışkanlık haline geliyor. Yetişkin olduğunda, eğer bu konuda bir tedavi görmediyse bilgi iletişim dili bu olduğu için bunu uyguluyor. Başka bir şey bilmiyor. Bu normal bir davranış değil ama sağlıksız insanlara normalmiş gibi geliyor. Şiddet bir hastalıktır. Küçük bir tokatta atsa da hiç fark etmez. Bu bir psikiyatrik hastalıktır ve kişinin tedavi olması gerekir.
Çocuklara sağlıklı bir sosyal ilişki kurmayı nasıl öğretiriz ?
Önce, anne babanın buna model olması gerekiyor. Anne baba önce bilgisayarını, televizyonun kapatacak. Bu insanlar eski evlerdeki gibi sofrada gülerek eğlenerek bir arada yemekler yiyecekler. Bu bir sosyalleşmedir, görgüdür. Ama, şu anda baktığımız zaman anne baba bilgisayar karşısında saatlerini geçiriyor. Çocuk bunu görüyor, o da bilgisayar karşısına geçiyor. "Sen hiç kitap okumuyorsun" diye anne çocuğa kızıyor. İyi de, kendisi gazete bile okumuyor.. Oysa, çocuklar anne ve babalarını model olarak alıyorlar. Onları tanrı ve tanrıça olarak görüyorlar.
-İnsanların mutluluk arayışı nereye kadar uzanıyor ve tatminsizlik ne zaman başlıyor ?
İnsan yaşadığı süre mutluluk arayışını sürdürüyor. İnsanlar zaten tatminsizdir. Dur noktamız yok. İnsanlar geliştikçe, talepleri ve beklentileri de farklılaşıyor.
-Cinsellik insan psikolojisinde ne kadar önemli?
Sağlık açısından seks çok çok önemli. Seks sırasındayken mutluluk hormonu salgılar beden. Biz depresyon hastalarına; düzenli cinsel ilişkinin sağlıklarına faydasını anlatıyoruz. Görev olarak görse bile seks yapmalarını öneriyoruz.
Güven ve inanç eksikliği yüzünden mutsuz oluyoruz
-Bu çılgın dünyada aklımıza sahip olmak adına ne yapmamızı öneriyorsunuz ?
Aslında anların keyfini çıkartmak gerekiyor. Bir toplumun mutlu olması için, içinde yaşadığı kültürden de feyiz alması gerekir. Bugün, İzmir'de bomba patladı. Ve, hepimiz çok mutsuzuz. Veya, bir çetenin çok güvendiğiniz kurumların başka kurumları linç ettiğini görüyorsunuz. Böyle bir toplumda birey olarak nasıl mutlu olabilirsiniz? Toplum olarak çıldırma noktasındayız. Bizim dinimizde şükür etmek çok önemli. İnancınız ne olursa olsun, insan bir şeye inandığı müddetçe mutludur. Korkarım, inançsız ve güvensiz bir toplum olmaya doğru gidiyoruz ve "rağmen" mutlu olmaya çalışıyoruz. Bu durumda pozitif düşünmeye davet ediyorum herkesi. Çünkü pozitif düşünen, kendine yatırım yapan insan mutlu insandır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.