Tasavvufî Empati ve Carl Rogers’ın Terapötik Modeli: Mevlânâ, Şems-i Tebrizî ve Yunus Emre’nin Perspektifinden Yeni Bir Köprü.
Dr. Abdullah Türkmen’in bu çalışması, psikoloji ve tasavvuf arasında empati kavramı üzerinden yeni bir teorik köprü kurarak alan yazına özgün bir katkı sunuyor.
Türkmen, Mevlânâ, Şems-i Tebrizî ve Yunus Emre’nin öğretilerini Carl Rogers’ın terapötik empati modeliyle karşılaştırarak disiplinler arası derinlikli bir perspektif ortaya koyuyor.
ÖZET
Bu çalışma, Carl Rogers’ın birey merkezli terapötik empati modeli ile Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Şems-i Tebrîzî ve Yunus Emre’nin eserlerinde temsil edilen tasavvufî halden anlama anlayışını fenomenolojik bir yaklaşımla karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Araştırmanın amacı, modern psikolojide yapılandırılmış empati kavramı ile tasavvufî tecrübede sezgi, ilahî aşk ve manevî sorumluluk ekseninde şekillenen empatik bilincin benzerlik ve farklılıklarını analiz etmektir. Çalışmada nitel araştırma deseni benimsenmiş; veri toplama aracı olarak doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. Temel veri kaynaklarını Mesnevî, Dîvân, Risâletü’n-Nushiyye ve Makalât adlı klasik eserler oluşturmaktadır. Veriler; tematik analiz, kavramsal çözümleme ve anlatı analizi teknikleriyle değerlendirilmiş; empati süreçleri bilişsel, duygusal ve sezgisel boyutlarda kodlanarak Rogers’ın modeliyle karşılaştırılmıştır. Bulgular, hem Rogers’ın empati modelinin hem de tasavvufî empati anlayışının bireyin içsel dönüşümünde, öz-farkındalık ve sahici ilişkiler geliştirmede merkezi rol oynadığını göstermektedir. Rogers, empatiyi yalnızca psikolojik iyileşme ve öz-gerçekleştirme aracı olarak değil, aynı zamanda danışmanın terapi süresince sahip olması gereken temel bir nitelik olarak ele alır. Freud’un yapısalcı modeline alternatif olarak geliştirdiği yaklaşımda, danışan-danışman ilişkisini bu kavram etrafında yapılandırmıştır. Öte yandan, tasavvufî yaklaşım, empatiyi aşkın bir varoluş bilincine ulaşmanın zorunlu aşaması olarak konumlandırmaktadır. Ayrıca tasavvufî empati anlayışının mindfulness temelli terapiler, şefkat odaklı psikoterapi ve varoluşçu terapiler gibi modern yaklaşımlarla bütünleştirilebileceği görülmüştür. Sonuç olarak bu çalışma, psikoloji ile tasavvuf arasında empati kavramı ekseninde yeni bir düşünsel köprü kurmayı hedeflemekte; bireysel manevî gelişim ile toplumsal etik duyarlılığı birleştiren teorik, uygulamalı ve öneri temelli bir katkı sunmaktadır.
Empati, modern psikolojinin temel kavramlarından biri olarak bireyin duygusal ve bilişsel dünyasında önemli bir rol oynar. Carl Rogers’ın birey merkezli terapötik yaklaşımı, empatiyi sağlıklı terapötik ilişkilerin vazgeçilmez unsuru olarak tanımlar. Ancak empati, yalnızca modern psikolojiye özgü bir kavram değildir. Tasavvuf geleneğinde “halden anlama”, “muhabbet” ve “rahmet” kavramları, empatik bilincin mistik boyutlarını ortaya koyar.
Bu makalede, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Şems-i Tebrizî ve Yunus Emre’nin öğretileri, Carl Rogers’ın empati modeliyle karşılaştırılmıştır. Çalışmada kullanılan fenomenolojik yöntem, empatiyi sadece bilişsel bir süreç değil; sezgi, manevî sorumluluk ve ilahi aşk ekseninde çok boyutlu bir tecrübe olarak ele almaktadır. Bulgular, tasavvufî empati anlayışının bireysel dönüşüm, ruhsal arınma ve toplumsal etik duyarlılık açısından güçlü bir model sunduğunu göstermektedir.
Modern psikoterapi yaklaşımlarında son yıllarda yükselen mindfulness temelli terapi ve şefkat odaklı psikoterapi yöntemleri, tasavvufun empatiye dair sunduğu kavramlarla örtüşmektedir. Bu bağlamda, psikoloji ve tasavvuf arasında disiplinler arası bir köprü kurmak; bireyin ruhsal iyileşme sürecini derinleştirecek yeni yöntemlerin kapısını aralamaktadır.
Empatinin Çok Boyutlu Anlamı
Carl Rogers'ın terapötik empati modeli ile Mevlânâ Celaleddîn-i Rûmî, Şems-i Tebrîzî ve Yunus Emre'nin tasavvufi "halden anlama" anlayışını karşılaştıran bu çalışma, hem modern psikolojideki empati kavramını hem de tasavvufi tecrübedeki sezgi, ilahî aşk ve manevî sorumluluk ekseninde şekillenen empatik bilinci fenomenolojik bir yaklaşımla incelemektedir. Araştırma, nitel doküman incelemesi yöntemiyle Mesnevî, Dîvân, Risâletü'n-Nushiyye ve Makalât gibi klasik eserleri temel veri kaynağı olarak kullanmıştır.
Empatinin Rolü: Dönüşüm ve İlişki Kurma
Çalışmanın bulguları, Rogers'ın empati modelinin ve tasavvufi empati anlayışının, bireyin içsel dönüşümünde, öz-farkındalık geliştirmede ve sahici ilişkiler kurmada merkezi bir rol oynadığını göstermektedir. Rogers, empatiyi psikolojik iyileşme ve öz-gerçekleştirme aracı olarak ele alırken, aynı zamanda terapistin sahip olması gereken temel bir nitelik olarak konumlandırmıştır. Tasavvufi yaklaşım ise empatiyi, aşkın bir varoluş bilincine ulaşmanın zorunlu bir aşaması olarak değerlendirir.
Modern Terapilerle Bütünleşme Potansiyeli
Makale, tasavvufi empati anlayışının mindfulness temelli terapiler, şefkat odaklı psikoterapi ve varoluşçu terapiler gibi modern yaklaşımlarla bütünleştirilebileceği sonucuna varmaktadır. Ayrıca, Mevlânâ'da bilişsel empati, Yunus Emre'de duygusal empati ve Şems-i Tebrîzî'de sezgisel empati kavramları incelenmiş, nörobilimsel bulgularla ilişkileri kurulmuştur. Özellikle ayna nöron sistemleri ve beynin duygusal işlem bölgelerinin empatik süreçlerde aktif olduğu belirtilmiştir.
Psikoloji ve Tasavvuf Arasında Köprü
Çalışma, psikoloji ile tasavvuf arasında empati kavramı ekseninde yeni bir düşünsel köprü kurmayı hedeflemekte ve bireysel manevî gelişim ile toplumsal etik duyarlılığı birleştiren teorik ve uygulamalı katkılar sunmaktadır. Eleştiriler kısmında, Rogers'ın modelinin aşırı yüceltilmesi ve kültürel bağlamdaki sınırlılıkları ile tasavvufi empatinin bilimsel ölçülebilirlik zorlukları ele alınmıştır.
Geleceğe Yönelik Çıkarımlar ve Disiplinlerarası Yaklaşım
Özetle, empati hem psikoterapötik gelişim hem de varoluşsal dönüşüm için kritik bir süreç olarak konumlandırılmış ve gelecekte disiplinlerarası çalışmaların artırılması gerektiği önerilmiştir.
Makalenin Kaynağı: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4812768