“Ağzı bozukluk konusu” hakkında semi-psikolojik tahliller&#8

Uzm. Psk. Ceyda ŞENEL

Okuyanlar bilir, birkaç gün önce Taha Kıvanç kulisinde, benden bir tahlilde bulunmamı istedi. Hürriyet gazetesi başyazarı, Oktay Ekşi'nin kendisine hoş olmayan bazı sözleri olmuştu. Kendisinin dedikoducu ve gizli faşist olduğu gibi.
Tanıdığım kadarıyla Fehmi Koru'nun gizli faşist olma gibi ya da daha farklı “hezeyanları” yok. Onu sürekli spotlar altında tutan tek şey, farklı konular hakkındaki, elinden düşürmediği kitapları ve kendini her geçen gün yenileme ve geliştirmeye olan merakı.

Sanırım bana düşen, tepedekilerin sözlerini uzman gözünün yanında cumhur gözüyle de cevaplamak.

Ortada ciddi analiz gerektiren psikolojik bir durum yok aslında, belki biraz latent kıskançlık olabilir. Bu da yazarlık gibi yüklü bilgi birikimi ve kıvrak zekâ gerektiren bir mesleğin cilveleri diye düşünüyorum.

Oktay Bey'in yaptığı suçlamalar şık olmamış, muradının da bu olmadığından eminim gerçi!

Malum imam-cemaat meselesi…

Her ne olursa olsun ben bir okuyucu olarak çizgiyi aşıp toplumu tahrik eden yazılardan hiç keyif almadığım gibi onları, ciddiye de almıyorum.

Çünkü Bertrand Russell'ın dediği gibi, sesler yükselmeye başladığında mantık biter. Ve şiddetli duygusallık görüş sahibinin rasyonel kanıtlardan yoksun olduğunun bir göstergesidir. Ve bildiğim kadarıyla Russell, Oktay Ekşi'ye, Fehmi Koru'dan daha yakındır.

Ayrıca, herkesin, kimin kim olduğunu bilmesinden çok, kişinin kendini bilmesi yeterlidir...

Yeni Şafak