1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Psikolojik Sorunların da Trendi Olabilir mi?

Psikolojik Sorunların da Trendi Olabilir mi?

Henüz 32 yaşında ama alanında dünyanın en ünlüsü... Milyonlarca kişi onun internet sitesini takip ederek yeniliklerden haberdar oluyor. Jeremy Gutsche ‘trend’ kavramına ilişkin her şeyi Star Gazetesi'nden Esra CENGİZ'e anlattı...

A+A-

Esra Cengiz / [email protected]


Jeremy Gutsche, 480 milyon toplam izlenme oranıyla dünyanın en çok takip edilen trend portalı Trendhunter.com’un kurucusu. Henüz 32 yaşında ama danışmanlık referanslarında en büyük uluslararası şirketlerin ismi var. Dünyanın en önemli şirketleri listesi olan Fortune 50 müşterilerine üst seviyede strateji danışmanlığı yapıyor. Aynı zamanda dünyanın dört bir yanındaki TV programlarının, konferansların en aranan konuşmacılarından biri.

Gutsche geçen hafta Türkiye Araştırmacılar Derneği’nin düzenlediği Değişim başlıklı zirve için İstanbul’daydı. Zirvede öyle bir sunum yaptı ki katılımcılar konuşmanın bir saniyesini bile kaçırmadan dinledi. Çünkü Gutsche eskinin dev şirketlerinin çok basit hatalarla nasıl yok olup gittiğinden kriz dönemlerinin nasıl fırsata çevrileceğine birçok ilginç konudan söz etti. Dünyanın en ünlü trend avcısını yakalamışken kendisine uzunca bir süredir ağızlardan düşmeyen ‘trend’kavramına ilişkin sorularımızı yönelttik.

Psikolojik sorunlar yayılıyor

Neyin trend olacağını nasıl anlıyorsunuz?

Bunun bir formülü yok. Biz Trendhunter’da pek çok ürüne, davranışa yer verip ilgi çekenleri takip ederek onların yaygınlaşma ihtimallerini ölçüyoruz. Her trend önce küçük bir çevrede başlıyor. Uygun koşullar oluştuğunda -ki artık sosyal medya sayesinde bu fırsatlar fazlasıyla var- yaygınlaşıyor.

Psikolojik sorunların da trendi oluyor mu?

Kesinlikle var ve psiko-grafik trendler benim de çok ilgilendiğim bir alan. Bu başlıktaki favorim yaşlanmaktan kaynaklananlar. Bu tür trendler bumerang gibi sürekli geri geliyor. Çünkü oldukça güçlü bir psikolojik etkisi var. Pop kültür, içinde çok hızlı yeni trendler de yaratıyor. Eskiden 60’larındaki kadınlar denilince gözümüzün önüne mutfakta yemek yapan yaşlı büyük anneler gelirdi. Şimdi photoshoplu resimleri olan, genç kız vücutlu 60 üstü ünlüler var. Demek ki bir trendden söz edebiliriz. Eskiden trendler belli bir yaş grubu için ortaya çıkarken şimdi pop kültürde her yaş grubu için trendler var.

Büyük kısmını medya yaratıyor

Bazıları trendlerin stokları eritmek için olduğunu düşünüyor. Hatta trend kavramı aracılığıyla kazıklandığımızı iddia edenler bile var.

Geleneksel medyaların trendleri belirlediği zamanlarda dünya çok daha yavaş hareket ediyordu. Mesela herkes ünlülerin ne giydiğini yazılı medyadan takip ediyordu. Biraz gerilere gidin; bir ara herkesin benzer giydiğini, aynı şeyleri yediğini hatırlayacaksınız. Yani trend olarak takip edilecek çok az şey vardı. Artık trendi değiştiren sadece trend endüstrisi değil aynı zamanda medya endüstrisi. Yeni medya kanalları sayesinde trendler çok daha fazla sayıda insana ulaşıyor. Blog ya da Twitter bu yeni medyanın çok önemli iki örneği.

Son dönemlerde en hızlı trend olan şey ne?

Groupon ve benzeri fırsat siteleri ve bulunduğunuz yeri insanlarla paylaşmanıza yarayan Foursquare internet sitesi. Çok hızlı başladılar ve büyük bir hızla büyüyorlar. Groupon, Youtube’dan bile daha çabuk yayılıyor.

“Yok artık bu da trend olur mu?” dediğiniz neler var?

(Gülüyor) Muhtemelen her gün bu tipte bir web sitesi açılıyordur. Şok eden ve garip siteler birden parlasalar da ilgi ömürleri kısa oluyor. Şok reklamcılığı diye bir şey var. Limitlerinizi zorlayıp ilginizi çekmeye çalışırlar. Ama etkileri uzun sürmez. Mesela kişileri et yemekten uzaklaştırmak için teneke kutuya istif edilmiş insan görüntüsü kullanmak veya sigara bıraktırmak için çöpteki suni insan uzuvları görüntüsü gibi.

Sosyal kampanyalar tutmadı

Hiç tahminde bulunup hayalkırıklığına uğradığınız olmuyor mu?

Oluyor tabii. Eko-design ve social business bence olmaları gerektiği kadar dikkat çekemedi. Social business’ın odaklandığı nokta olumlu değişiklikler yaratmak. Mesela bir ayakkabı mağazası olan Thomas’ shoes,  bir çift ayakkabı aldığınızda bir çift ayakkabı da ihtiyacı olan bir çocuğa veriyor. Bu tür sosyal işler oluyor ama yeterli seviyede değil. Daha fazla olmasını umuyorum.

Sosyal medya nereye gidiyor?

Sosyal medya gittikçe daha da büyük bir etken haline geliyor ve geleneksel medyayla birleşiyor. İki farklı dünyanın birleşmesi gibi. İnsanlar hala ayakkabı veya elbise alırken denemeyi tercih etseler de sosyal medya öğeleri geleneksel alışverişe girmeye başladı. Mesela New York’ta bir mağazada dokunmatik ekran sayesinde satın almayı düşündüğünüz elbiseyi sanal olarak giyebiliyor hatta bunu sosyal medyayı kullanarak arkadaşlarınıza da gönderebiliyorsunuz. Onların fikrini saniyeler içinde almış oluyorsunuz. Sosyal medya inanılmaz bir şekilde yayılmaya ve değişmeye devam edecek.

Peki trendlerin ömrü neye bağlı?

Endüstriye bağlı. O alanda yeni bir trend çıkana kadar devam ediyor olsa da trend süreleri kısalmaya başladı. Trendler bir anda yok olmuyor, bir sonraki çıktığında etkisini kaybediyor ama yine de bir süre devam ediyor. 

Hyperrealism tweetonomics kidvertising?

2011’in trendlerini yavaş yavaş görmeye başladık. Bilmediğimiz neler var?

Bu yıl, markaların yaratıcılığı geleneksel olanla birleştirdiği ürünler. Sosyal ağları kullanarak müşterilere ya da markalara anında ulaşmak. Tweetledikçe ürünlerin fiyatlarını düşüren uygulamalar ki buna tweetonomics, kullanıcılarına eski uygulamaları sunan, nostaljiyi yaşatan yeni ürünler (Monopoly oyunu sunan iPod gibi), vintage modası, ekonomik krize rağmen zengin kesime hitap eden lüks ürünler, yetişkin modasının çizgilerini taşıyan çocuk modası (modern kidvertising). hyperrealism; olayların, hikayelerin, nesnelerin aşırı gerçekçi yansıtılması, resmedilmesi.

Sokak modası yükselişe geçti

Trendhunter’a İstanbul ile ilgili övücü bir şeyler koyup “Şimdi burası trend’ deseniz, neler olur?

Bunu ne şekilde sunduğunuza ve fotoğrafın ne olduğuna bağlı. Çılgın bir imaj yaratabilir, bildiğiniz birisiyle sunabilirsiniz. Çok çılgın ya da garip bir yer diye lanse edebilirsiniz. Dediğim gibi bir şeyi insanlara ne şekilde pazarlayabileceğinizi bilmeniz lazım.

Trend belirlemede en önemli unsur sanırım ünlüler...

Tabii ki ünlüler en bariz örnek. Ama bazen küçük bir grup ve alan da etkili olabiliyor. Mesela son yıllarda sokak modası trend belirlemeye başladı. Çok ünlü mağazaların vitrinlerini sıradan kişilerin kıyafetlerinin süslediğinis görebilirsiniz.

‘Sessiz’lik lütfen!

CEP telefonu hayatımızın vazgeçilmezi olsa da konser alanı, restoran, havaalanı, alışveriş merkezi ve spor merkezi gibi kalabalık ve gürültülü ortamlarda konuşmak bir sorun. Sesimizi duyurmaya çalışırken özel hayatlar birbirine karışıyor, ne yazık ki kimsenin gizlisi, saklısı kalmıyor. Bir Türk firması olan İdenova bu gerçekten yola çıkarak ilginç bir konsepte imza attı; Silent Room (Sessiz Oda). Şık tasarımı ve modern teknolojili donanımıyla dikkat çeken kabin gürültülü ortamlara yerleştiriliyor. Dünyayla sessiz, misafir kulaklar olmadan iletişim kurmak için yapmanız gereken tek şey, Silent Room’un içine girmek ve ‘özel alanınızda’ rahatça konuşmak!

Konseptin tasarımı dünyaca ünlü bir isme, Aziz Sarıyer’e ait.  Başarılı tasarımcı Silent Room’la ilgili olarak “Zor ve yaratıcı bir projeyi işlevsel hale getirerek üretmek bir tasarımcı için en yüksek doyum noktası. Silent Room’da bunu başardığımıza inanıyorum” diyor.

Mobil iletişimde sessiz, konforlu ve lüks bir ortam sunan Silent Room’da ses izolasyonu,  LCD ekran, klima ve hava strerilizatörü standart donanımlar. Ayrıca interaktif ekran gibi uygulamalara da olanak tanıyor.

Bu haber toplam 6516 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.