1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Dr. Agah AYDIN İle İlişki, Evlilik, İnternet, Aşk - Röportaj

Dr. Agah AYDIN İle İlişki, Evlilik, İnternet, Aşk - Röportaj

Aktüel Psikoloji içerik editörü, Ebru AKKOYUN, bu ay Türkiye'nin önemli psikiyatri uzmanlarından aynı zamanda psikoterapist Dr. Agah Aydın ile "İlişki-Evlilik-İnternet-Aşk" konusu hakkında söyleşi yaptı.

A+A-

İlişki ve ilişkiler konusunda çok şey sordum size. Aşk nedir peki? Aşk nasıl yaşanmalı?

Aşkın en güzel ve doğru tanımını Marcel Proust’un yaptığını düşünüyorum. ‘Sevdiğimiz zaman aşk o kadar büyüktür ki bir bütün olarak içimize sığmaz; sevdiğimiz insana doğru yayılır, onda kendisini durduran, başlangıç noktasına geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; işte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür; bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse kendimizden çıktığını fark etmeyişimizdir.’ Bu tanımdan yola çıkarsak, bizden çıkan, karşımızdakine giden ve ondan bize yansıyan duygular her insanın kişiliği ile belirlidir. Dolayısıyla neyin aşk olduğu, kime aşık olunacağı, nasıl yaşanacağı adamına, kadınına göre değişir ve kısacası aşktan bahseden herkes kendi deneyimini ve algısını aşk olarak bilir.

İlişki içindeyken kişiliklere, karakter özelliklerine birkaç örnek verebilir misiniz? (bağımlı, histerik, narsist vs.)

Elbette. Örneğin bağımlı kişilik özellikleri olanlar uysal, yapışkan, sürekli ötekine ihtiyaç duyan, bakılma ihtiyacında olan kişilerdir. İlişkilerinde de bu ihtiyaçları gidereceğini düşündükleri birilerine aşık olur, terkedilmemek için sorunları, kusurları üstlerine alırlar. İyiyi, güzel olanı da karşısındakini iyi hissettirmek için ona yansıtırlar. Narsisistik olanlar ise temelde yetersizlik duyguları olan ve yetersizlik duygusunu gidermek için büyüklenmeci davranan, böbürlenen, kendisine hayran olunmasını bekleyen, bu hayran olunma beklentileri karşılanmadığında da suçlayıcı, saldırgan tutumlar sergiledikleri gibi, böyle zamanlarda utangaç, çekingen, geri çekilebilen bir tipe de dönüşebilirler. Yani kusurun, sorunun, suçun karşısındakinden, iyinin, güzelin kendilerinden geldiğine, kaynaklandığına inanma eğilimindedirler. İlgi odağı olma, hayran olunma, ayrıcalıklı olduklarına, kayrılmaları gerektiğine inanma ihtiyacındadırlar. Kendilerine olan hayranlığı besleyen, inananlara aşık olur, hakikatle yüzleştirildiğinde de reddedici, suçlayıcı davranıp, çekip gidebilirler...

Bireyin sağlıklı ilişki kurması için nasıl bir psikolojik süreci tamamlaması gerekir?

Bir kişinin bir başka insanla yakınlaşması temel güven duygusunun tamamlanmış olmasını gerektirir. Bir insan ne kadar çok ötekilerin onayına, beğenisine ihtiyaç duyuyorsa o oranda ilişkilerinde zorlanır. İnsan iyi ve kötü yanlardan oluşan bir varlıktır. Temel güven duygusu tamamlanmış biri ancak, kendindeki ve ötekindeki kötüye dayanabilir. Ötekini ve hatta kendini o iyi ve kötü yanlarıyla kabullenip sevebilecek biri aşık olup, sürdürebilir. Birini sevmek anlaşılmaz bir şekilde o birinde, ondan daha fazla bir şeyi sevmektir ve bu, her ilişkide hayal kırıklığı olduğunu doğrular. İşte yalnızca bu kırıklığın kabullenildiği ilişkiler sürer.

Neden kişi kurduğu ilişkilerin hep benzer olduğunu söyler?

Bu haber toplam 85168 defa okunmuştur
Haberin Devamı 1 2 3 4 5 6 7 8 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.