1. HABERLER

  2. ARAŞTIRMALAR

  3. Alopesi Areata ve Akne Vulgarisin Ruhsal Durum Üzerine Etkileri

Alopesi Areata ve Akne Vulgarisin Ruhsal Durum Üzerine Etkileri

Bu çalışmada bazı psikiyatrik ölçekler kullanarak, ruhsal faktörlerin Alopesi Areata ve Akne Vulgarisin ile ilişkisini ve tedavi sonrası etkileşimini araştırma amaçlanmıştır.

A+A-

Alopesi areata nedir?

Alopesi tıp dilinde saç kaybı anlamına gelmektedir. Alopesi areatada ise saçlarda aniden yuvarlak saçsız alanlar oluşturacak şekilde dökülme olmasıdır.

Alopesi areatanın nedeni nedir?

Alopesi areata otoimmun bir hastalıkdır. Otoimmun hastalıklarda bilinmeyen br nedenle bağışıklık sistemi kendi hücrelerini yabancı olarak görüp bu hücrelerle savaşmaya başlar. Bu durumda kıl kökleri etrafında bulunan lenfosit denen hücreler sitokin diye adlandırılan kimyasallar salgılarlar ve bu da saçlarda dökülmeye neden olur.

Akne Vulgaris Nedir?
Akne Vulgaris kıl - yağ bezi biriminin kronik inflamatuar hastalığıdır.

Akne Vulgaris Kimlerde Görülür?
12-25 yaş grubunun % 85’inde görülür. Ender olarak 8 yaş civarında başlayıp, 30 yaştan sonra da devam edebilir. Erkeklerde daha sıktır ve daha ağır klinik seyir görülebilir.

Akne Vulgaris Niçin Olur?
Son yıllarda üzerinde en fazla durulan nedenler arasında sebum yapımında artış, anormal folliküler keratinizasyon ve mikrobiyal kolonizasyon sayılabilir. Mikrobiyal kolonizasyondan sorumlu mikroorganizmalar propinibakterium acnes, stafilococcus epidermidis ve pitrosporum oveledir.
Akne vulgaris oluşumunda genetik faktörler de suçlanmaktadır. Hastaların çoğu aile öyküsü verirler ancak özel bir geçiş şekli saptanmamıştır.

Akne Vulgarisin Klinik Görünümü Nasıldır?
Primer yerleşim yeri yüz, sırt, göğüs ve omuzlardır. Gövdedeki lezyonlar orta hatta yoğunlaşır. Herhangi bir lezyon ağırlıklı olabilmekle birlikte genellikle bir çok lezyon biraradadır.


Bu çalışmada bazı psikiyatrik ölçekler kullanarak, ruhsal faktörlerin Alopesi Areata ve Akne Vulgarisin ile ilişkisini ve tedavi sonrası etkileşimini araştırma amaçlanmıştır.

Amaç: Psikosomatik hastalıklar grubunda yer alan alopesi areata ve akne vulgarisin ruhsal durum ile ilişkisi ve tedavinin ruhsal faktörler üzerine etkisini değerlendirmek amacıyla; alopesi areata ve akne vulgarisli hastalar ile kontrol grubu olarak sağlıklı bireyler çalışmaya alındı.

Yöntem: Her grup 25 kişiden oluştu. Her hasta tedavi öncesi ve sonrasında Hamilton depresyon ölçeği, Beck depresyon indeksi, Hamilton anksiyete ölçeği, Maudsley obsesif-kompülsif soru listesi, durumluluk ve süreklilik kaygı envanteri ile değerlendirildi. Kontrol grubu aynı testler ile ilk görüşmede ve üç ay sonra olmak üzere iki kez değerlendirildi.

Bulgular: Alopesi grubunda daha belirgin olmakla birlikte, her iki hasta grubunda tedavi öncesi depresif belirtiler ve anksiyete düzeyleri yüksek olarak saptandı. Tedavi sonrası tüm psikiyatrik belirtilerde belirgin azalma gözlendi. Alopesi ve akne grubundaki kadın hastalarda süreklilik kaygısı ve algılanan depresyon bulgularının erkek hastalardan daha yüksek olduğu ve bu yüksekliğin alopesi areata grubundaki kadın hastalarda akne vulgaris grubundan daha belirgin olduğu gözlendi. Her iki grupta nüks öyküsü olan hastalarda depresyon bulguları tespit edildi. Alopesi areata grubunda küçük yaşlarda tedaviye yanıtın daha düşük olduğu ve bu hastalarda, hastalık süresinin uzamasına paralel olarak süreklilik kaygısı ve algılanan depresyon değerlerinde artış saptandı.

Sonuç: Çalışmamızda; alopesi areata ve akne vulgaris hastalarında tedavi öncesi depresyon ve anksiyete bulgularına rastlanması bu hastalarda etkili tedavi yaklaşımının gerekliliğini ortaya koymaktadır. (Turk J Dermatol 2010; 4: 4-8)

GİRİŞ

Alopesi Areata (AA), inflamasyon bulguları olmaksızın, odaklar şeklinde kıl kaybı ile karakterize bir hastalıktır. Hastalığın etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, otoimmünite, endokrinolojik ve enfeksiyöz etkenler, emosyonel stres ve nörolojik faktörler suçlanmaktadır (1,2).
Alopesik alanlar sıklıkla saç bölgesinde görülmekle birlikte kaş, kirpik ve diğer vücut kıllarında da ortaya çıkabilir. Hastalık remisyon ve nükslerle seyretme eğilimindedir. Genellikle sübjektif yakınıma neden olmasa da lezyon genişliğine paralel olarak ciddi kozmetik sorunlara yol açabilmektedir (1-3).
Akne vulgaris (AV), sıklıkla yüzde yerleşen, kronik seyirli, komedon, papül, püstül ve nodülokistik lezyonlarla karakterize ve seyrinde kalıcı skarların gelişebildiği bir hastalıktır (4, 5). Sıklıkla dış görünümün önemli bir unsur olarak kabul edildiği adolesan dönemde ortaya çıkması ve kalıcı sikatrislere neden olması hastalarda bazı ruhsal sıkıntılara yol açabilmektedir.

AA ve AV gibi dış görünümde değişikliğe yol açan hastalıkların kişinin ruhsal yapısı üzerine etkileri ile ilgili pek çok araştırma yapılmıştır. Bu hastalıklardaki ruhsal faktörler, bazı psikiyatrik ölçeklerle değerlendirilir. Çalışmamızda bazı psikiyatrik ölçekler kullanarak, ruhsal faktörlerin AA ve AV ile ilişkisini ve tedavi sonrası etkileşimini araştırmayı amaçladık.

Yöntemler

Hasta seçimi ve izlem Çalışma, Dermatoloji ve Psikiyatri Anabilim Dallarıyla ortaklaşa gerçekleştirildi. Yirmi beşer hastadan oluşan gruplar, en az ilkokul mezunu, 13 yaşından büyük, AA ve AV tanısı alan hastalardan oluşturuldu. Hastaların yaşı, cinsiyeti, hastalık süresi, aile öyküsü ve nüks öyküsü sorgulanarak kaydedildi.

AA’lı hastalarda, hastalığın klinik tipi, lokalizasyonu, lezyon sayısı, lezyon çapı ve aktif kenar özellikleri değerlendirildi. Klinik takipte, ek olarak yeni lezyon çıkışı ve vellüs gelişimi izlendi. Hastalara, klinik bulgularına uygun standart tedavi yöntemlerinden; topikal kortikosteroid, antralin, intralezyonel kortikosteroid veya sistemik kortikosteroid protokollerinden birisi verildi. Tedaviye yanıt skorlandırması tam kapanma-1, kısmen veya daha az kapanma-2 olarak yapıldı.

AV’li hastalarda; açık ve kapalı komedon, papül, püstül,nodül ve sikatris varlığı değerlendirildi. Hastalık şiddeti, hafif-1, orta ve şiddetli-2. derece olarak skorlanarak değerlendirildi. Hastanın klinik bulgularına uygun tedavi yöntemlerinden; topikal antibiyotikli ajanlar, komedolitik ve antiinflamatuar ajanlar, sistemik antibiyotik veya izotretinoin tek başına veya kombine olarak uygulandı. Tedaviye yanıtta tam düzelme-1 ve kısmen düzelme-2 olarak kabul edildi.

Araştırmanın devamı için tıklayınız

Bu haber toplam 9245 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.